Bilindiği gibi TC vatandaşı Reza Zarrab; bir dönem çok büyük bir hızla büyüyen ve ne iş yaptığı da pek bilinmeyen, hatta devlet kademelerinde bile yerini alan Türkiye’nin önemli bir iş adamıdır. İranlı ortağı yakalanıp, idam cezasına çarptırıldıktan sonra, İran’da mesele kapandı. Zarrab; birileri öldürülüp kendisiyle ilgili meseleyi tamamen kapatacaklarını anlayınca, bir biçimde kendisini ABD’de buldu. Hava alanında yakalanarak ceza evine atıldı ve şimdi yargılanıyor.
Siyaset erbabı ve sözde aydınlar, Zarrab meselesini küçümseyerek geçiştirmeye çalıştılar. Ben o zaman da yazmıştım. Zarrab Türkiye’nin en önemli sorunlarından biridir. Zarrab bir gün özgürlügü karşılığında, bildiklerini pazarlarsa, Türkiye’nin hali ne olur, diye sormuştum.
Ortalıkta dolaşan haberlere göre, Zarrab itirafçı olmuş. Türkiye büyük bir panik içerisinde. Ne olacağını da Zarrab’ın kadim dostları düşünsün.
Türkiye’de şu sıralarda, siyasetin ve siyasete yalakalık yapan sözde aydınların ortak feryadı:
„Reza Zarrab bir iftiracıdır. Söylediklerinin hiç bir değeri yoktur. Türkiye’yi zor durumda bırakmak istiyor. İnandırıcı değil. Ceza evinden kurtulmaya çalışıyor. ABD nasıl bir itirafçıyı ciddiye alır“ naraları şeklinde havada uçuşuyor.
Türkiye’de binlerce insan, itirafçıların beyanına göre şu anda hapishanelerde gün sayıyor. Bunlar iftira sayılmıyor.Yüzlerce itirafçı dışarda keyf çatıyor. Sözde Türk aydınları, bu itirafçıları kutluyor, hapishanelerdekilerini de lanetliyorlar. Bu yalaka sözde aydınların, Zarrab’ın itiraflarına karşı çıkması inandırıcı olamaz. Siyaset bunlara güveneceğine oturup nerede yanlış yaptığını bulmaya çalışsa, kendisine daha yararlı bir iş yapmış olur.
Devlet yöneticilerinin görevi, Zarrab’ın itiraflarını ciddiye alıp, karanlık işlere karışan ve devleti zor durumda bırakanları tesbit edip adalete teslim etmektir. Zanlı kim olursa olsun, adalete teslim edilmelidir. Devlet aklanmalı ve kamuoyu vicdanı rahatlamalıdır. Eğer bunu yapmazsa, dışarıdan yönelecek saldırılara, hazır olmalı. Zarrab Türkiye’ye hayli zor günler yaşatacak gibi görünüyor.
Geçtiğimiz günlerde Norveç’de düzenlenen NATO dijital tatbikatında Atatürk ve Erdoğan düşman ülke liderleri olarak gösterilmiş. Sözde Türk aydınları, sadece NATO’ya savaş ilan edelim demedikleri kaldı.
Efendim; „15 Temmuz darbe gecesi NATO tanker uçakları, Ankara üzerindeki F-16’lara tam 20 kez yakıt aktardılar. Pentagon ile NATO o gece darbe girişiminin içindeydiler. Ankara bunu başından beri biliyordu“ gibi yapılan açıklamaları gazetelerde okuyoruz.
Peki, Ankara bunu başından beri biliyordu da darbe olacağını neden bilmedi?
Acaba her şeyi bilen sözde aydınlar, neden MİT tırları ile ilgili cahil takınıyorlar?
Almanya ve Hollanda Maraş’daki Patriot füzelerini söktü götürdüler, sözde aydınlar neden görmemezlikten geliyorlar?
1 Mart testekesi ile ilgili Ankara’da insanlar ellerine kına yakıp, oynadılar. Silopi’de geri çevrilip, İskenderun Körfezi;ne dökülen ABD ordusu, NATO ordusu değil miydi?
Efendim Rakka’da ABD anlaşmış, İŞİD militanlarını öldürmeden şehiri terk etmelerine izin vermiş. ABD nasıl İŞİD ile anlaşır. İŞİD Musul’a girdiği zaman, Türk Konsolosluğu’ndaki 54 kişiyi esir aldı götürdü. 101 gün sonra bu görevliler pantolonları ütülü olarak geri geldiler. Türkiye İŞİD’e hiç bir taviz vermeden mi bu esirleri geri aldı?
101 gün sonra ütülü pantolonla dönen CHP sözcüsü ve dönemin Musul Konsolosu Öztürk Yılmaz nasıl kurtulduklarını çıkıp insanlara neden anlatmıyor?
İŞİD’in elinde kalan Öztürk Yılmaz’ın ruhsatlı silahı ile acaba İŞİD şimdiye kadar kaç mazlumun canına kıydı?
Reza Zarrab; büyük iş adamı olarak, Türkiye’de yaşadığı süreci ve ne işler yaptığını, MİT dolayısı ile devlet çok iyi biliyor. NATO ile ilgili dönen dolapları, MİT dolayısı ile devlet, çok iyi biliyor. FETÖ ile ilgili oynanan göbek havasını, MİT dolayısı ile devlet çok iyi biliyor. Devlet yalakası sözde aydınların da önemli bir kesimi bunları çok iyi biliyor ama yalakalık onların işine geliyor. Çünkü kaoslarda, savaşlarda ve çatışmalarda, bunlara hiç bir şey olmaz. Bu tür olayların bütün kadasını, belasını vatandaş çeker. Vatandaşı yanıltmak da sözde aydınların görevi.
Yaşanan bu sonuçlar, TC kurulduğu günden beri, izlediği siyasetin sonuçlarıdır. 50 yıllık soğuk savaş sürecinde, Türkiye her yaptığını batılı müttefiklerine kabul ettirdi. Batı görmemezlikten geldi, çünkü bölgede siyasi dengelerinin bozulmasını istemiyordu. Soğuk savaş tam 27 yıl önce sona erdi, Türkiye’nin bundan haberi olmadığı için, birden devasa dış sorunlarla karşılaştı.
Türkiye’nin dış sorunlarının temel nedeni, kendi yarattığı iç sorunlarıdır. Soğuk savaş sürecinde, iç sorunlarını adil ve makul bir çözüm değil kendi yöntemleriyle çözmeyi yeğledi. Dünya’daki siyasi dengelerin değişmesi ile Türkiye’nin iç sorunları, batılı müttefiklerinin de sorunu olmaya başladı. Türkiye bunu görmek istemiyor. Hala kendi yöntemlerini dayatmaya çalışıyor. Bu dayatma da dış sorunlar yaratıyor.
Yunanistan ile ufak tefek sorunlar yaşamış olsa da Karadeniz Pontus Rum sorununu çözdü. Karadeniz baştan başa Orta Asya’dan göçmüş gelmiş, Müslüman Türkmen. Ege ve Trakya sanki Balkanlardan değil de Orta Asya’dan göçmüş gelmiş Müslüman Türkmen. 4-5 Milyon Çerkez Rus Çar’nın zülmünden değil de Orta Asya’dan göçmüş gelmiş, Türkmen.
TC’nin kuruluş ilkesi olan Türk-İslam- Hanefi ilkesine uymayan ve hala yaşamaya çalışan Şafii Müslüman Kürdler ve Kızılbaşlar. Özellikle Kürd Milleti’nin ulusal talepleri, Türkiye’yi zorlamakta ve dış siyasetin temelini oluşturmaktadır. 33 yıldan beri devam eden düşük yoğunluklu Kürd savaşı, batının da sorunu olmaya başladı.
Birinci Dünya Savşı’nda Batı’nın belirlediği Ortadoğu sınırlarının içerisi sesiz ve sakindi. Petrolün de yüksek hatırı için kimse bir taşı bile yerinden oynatmak istemedi. Görüldüğü gibi günümüzde Ortadoğu kaynıyor. Ulusal ve Mezhepsel çelişkiler, iyice belirginleşti. Kürdistan bölgesi bu kaynaşmaların başını çekiyor. Bağımsız Kürdistan oluşmadan bölgeyi sakinleştirmek mümkün değil. Artık bunu herkes de görmeye başladı.
Kerkük savaşı Kürdler için bir hezimetti ama görüldüğü gibi sonuç Kürdlerin lehine dönüştü. Türkiye Haşdi Şabi’nin başarısını kutladı ve sokaklara döküldü, bayrama dönüştürdü. İşte şimdi de Türkiye yaptığı büyük hatanın bedelini ödüyor ve ödemeye devam edecek.
Reza Zarrab’ın itirafları, büyük bir siyasi ve ekonomik darbe olacaktır. Türkiye bunu kılıç, kalkan oyunu ile geçiştiremez. NATO’nun Brüksel’deki merkezinde görevlendirdiği FETÖ’cü subaylar, çok baş ağrıtıcı olacak. Kürd sorununa adil ve makul bir çözüm sunmazsa başı ağrımaya devam edecek. Bu konuda, Kıbrıs Türk soydaşları için önerilerinde, Kürd vatandaşları için de açık olmalı.
ABD bölgede kara askerlerini çekti götürdü ama bölgeyi böylece bırakıp gideceğini düşünmek biraz saflık olur. ABD kara askerlerinin görevini, şimdi Kürdler yapıyor. Kürdleri ortada bırakacağını düşünmek, biraz aptallık olur. Haşdi Şabi ABD ve bölge için, İŞİD’den daha tehlikelidir.
Kürd Milleti Kerkük hezimetinde, çok üzüldü ama o hezimet kısa sürede zafere dönüştü. Bütün dünya Kürdlerin yanında yer aldı. Kürdler; Özgür Kürdistan zihniyeti ile meseleye yaklaşmalı. Uzatılan her eli bir dost eli olarak görmeli. Kürd zihniyeti ile kendi birliğini sağlamalıdır.
Herkes ektiğini biçer.
Kasım 2017
İbrahim Aksoy