16 Ekimde ortaya çıkan Kerkük meselesi, bölgede yeni bir başlangıcın da sebebi oldu. Üç yıldan beri Dünya bölgede ortaya çıkan, İŞİD ile uğraşıyor. İŞİD’in mutlaka bir sahibi vardır ve bu bir gün ortaya çıkacak. Rakka yenilgisinden sonra İŞİD artık iş göremez duruma geldi. İŞİD siyasi sahnede bir süre daha var olacak ama sahiplerine hayrı kalmadı.
2014 yılında Şii lider Sistani’nin İŞİD’e karşı cihat çağrısı ile Irak’ta Haşdi Şabi ortaya çıktı. Haşdi Şabi’nin başında Kudüs Orduları Komutanı Kasım Süleymani görevli. Bu örgüt İran’ın kurduğu bir örgüttür. Irak’da Haşdi Şabi, Suriye’de Pasdaran adları ile faaliyetlerini sürdürüyor. Kerbela Fedaileri adıyla anıldığı, Hamas, Hizbullah,Taliban ve daha bir çok İslami örgüt ile de yakın ilişkiler içerisinde olduğu bilinen bir gerçek. Bölgede daha bir çok ülkede faaliyetlerini sürdürüyor. Başta İran olmak üzere, bazı İslam ülkeleri de mali destek veriyor.
İŞİD ilk ortaya çıktığında, müslüman bir devlet kurmak istediğini açıkladı. Ancak devleti olan hiç bir yönetime saldırmadan, Kobani, Musul, Kerkük başta olmak üzere, Kürdlerin yaşadığı yerlere saldırdı. Şii örgüt Haşdi Şabi’nin de hedefinde Kürdler var. Her iki İslami örgütünün hedefi aynı olduğuna göre, sahiplerinin de hedefi aynı ve ortaklar.
Bu da bize şunu gösteriyorki önümüzdeki süreçte, bölgedeki 63 müttefik devletin ve onların müttefiği Kürd Milleti’nin de ortak hedefi Haşdi Şabi ve sahipleri olacak. Haşdi Şabi’nin Kerkük’e saldırmasında dünya suskun gibi göründü ama İran’ın ve dostlarının bütün marifetini de dünya kamuoyunun gözlerinin önüne serdi.
Tekrar ediyorum, Barzani’nin sağduyulu davranışı, Kürdlerarası bir çatışmayı engelledi. Kosret Resul, Mele Bahtiyar ve Necmettin Kerim gibi insanların da sağduyulu davranışı, Kürdlerin dağılmasını engelledi. Önümüzdeki süreç Kürdlerin lehine işleyecektir. İran Şii örgütü Haşdi Şabi ile birleşenler kayıp edecektir. Biraz sabırlı olan herkes bunu görecektir.
İhanet sadece Kürdlere mahsus bir olay değil, ihanetçiler bütün milletlerin içerisinde vardır. Kerkük olayının çok acı verdiği doğrudur ama Kürdler daha önce de bu tür olayları çok yaşadı. Bundan sonra da yaşamayacak diye bir şey de yoktur.
1869 da Osmanlı, Cizre-Botan da Mir Bedirhan’a saldırdı. Savaş uzun sürdü ve Osmanlı çekilme kararı aldı. Fakat çekilmeden önce iki kişiyi gece Bedirhan’ın yeğeni Yezdan Şer ile görüşmeye gönderdiler.
Görüşmeye gidenler; „Yezdan; Osmanlının seninle bir sorunu yoktur. Sorun amcan Bedirhan’ladır. Gel Bedirhan’ın icabına bakalım, Cizre’nin Mir’i sen ol“ dediler.
Yezdan sabahleyin savaş başlayınca, amcasının birliklerini arkadan çevirdi. Bedirhan yenildi ve esir alındı.
Yezdan Şer’i çağırdılar ve amcasının gözü önünde, „Cizre’deki amcasına bunu yapan, İstanbul’daki Osmanlıya neler yapmaz ki“dediler ve kellesini uçurdular.
1938’de Dersimde Seyit Rıza’nın yeğeni Rebar’a para sözü verdiler. Rebar Türk askerlerinin önüne düştü, gitti Seyit Rıza’yı yakalattı. Bir yüzbaşı parasını vermek üzere Rebar’ı bir yarın başına çağırdı, „Dersim’deki amcasına bunu yapan, Ankara’daki Atatürk’e neler yapmaz ki“ dedi. Elindeki tabanca ile beynine bir kurşun sıktı, leşi yardan aşağı dereye yuvarlandı. Kimse sahip çıkmadı, leşini kargalar yedi.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Günümüzde bile hala mini, minnacık örgütler bile birbirlerini yemekle meşgul oldukları için başkaları ile ilgilenemiyorlar. Bunların çoğu da sosyalist olduklarını iddia ederler. Bunlara göre ABD düşmanlığı solculuktur. Kürd Milleti, bunlardan uzak durmalı. Bunların kendilerine bile hayrı yoktur ki, başkalarına da olsun.
Bağdat, Ankara ve Tahran sac ayağı oluşturdular, aralarında oluşturdukları ateşte Kürdleri yakmaya çalıştılar. Ankara Haşdi Şabi’nin Kerkük’e girmesini milli bayram gibi kutladı. Bunu sadece Türkiye’deki Kürdler değil bütün dünya hayretle izledi. Ankara son tangosunu oynadı ve Haşdi Şabi’nin yanında yerini aldı. Kutlu olsun.
Bölge haritasını yeniden belirlemeye çalışan 63 müttefik ülke, üç yıldır İŞİD ile uğraşıyordu. Yukarda da belirttiğim gibi İŞİD’in sahipleri bir gün mutlaka ortaya çıkacak. İŞİD tam etkisizleştirildiği bir anda, İran dostları ile birlikte Haşdi Şabi’yi sahaya sürdü. Ancak bu sefer sadece Haşdi Şabi değil, sahipleri de hedefde olacak. Müttefiklerin açıklamalarında bunu okumak mümkün. Çünkü Haşdi Şabi de bölge ve batı için en az İŞİD kadar tehlikelidir. Gerisini sahipleri ve mücadele ortakları düşünsün. Haşdi Şabi ile ilişkili, herkes kayıp edecek.
Irak ordusu; Haziran 2014’de İŞİD Musul ve Kerkük’e saldırdığında, bir günde buraları İŞİD’e teslim etti ve arkasına bakmadan kaçtı. Yoksa o kaçış bir oyun muydu? Daha sonra Peşmerge bir günde Kerkük’ten İŞİD’i çıkardı. Irak ordusu Haşdi Şabi ile birlikte 4 ayda ancak İŞİD’i Musul’dan çıkarabildi. Tarafların savaş gücü ortada. Kürdler Kerkük’ten savaşmadan çekilerek, İran ve Türkiye’nin oyununu boşa çıkardı. Yoksa oyun Yezdan Şer’in 1669’da Cizre’de amcası Bedirhan’a oynadığı oyuna dönüşebilirdi.
Türkiye Kerkük’deki Türkmen soydaşlarını korumaya çalıştığını iddia ediyor. Peki Peşmerge Kerkük’ke girdiği zaman, kaç tane Türkmen kaçtı Bağdat’a sığındı ve kaç tane Türkmen’in evi talan edildi?
Haşdi Şabi Kerkük’e girdiğinde binlerce Kerkük Türkmeni Kürdistana kaçtı. Haşdi Şabi Kerkük’de binlerce Türkmen’in evini talan etti. Türkiye bunu görmemezlikten geldiği gibi vatandaşını da yanıltıyor.
Türkiye 1926 Ankara antlaşması ile Kerkük’ü Araplara bağışladı. O gün Kerkük „kadim Türkmen şehri“ değil miydi? Yoksa Kerkük 2014’te Kürdlerin eline geçtikten sonra mı kadim oldu? Türkiye’nin söylediklerini alt alta yazıp topladığımızda. Türkiye eşittir, Kürd düşmanlığı. Başka bir izahı yoktur.
Kerkük 5000 Yıllık kadim bir yerleşim yeri. 643 Yılında Hz Ömer döneminde, Müslüman Araplar Kürdlerin yaşadığı Kerkük’ü ele geçirdi. 1638’de Kerkük Osmanlıların eline geçti. 1926 Yılında Ankara antlaşması ile Kerkük Türkler tarafından Araplara hibe edildi. 2014 Yılında Kürdler Kerkük’ü tekrar ele geçirdi. Bu gün Kerkük Haşdi Şabi (Farsların) elinde. Kerkük hiç bir zaman „kadim Türkmen şehri“ olmadı ama burada Türkmenler de yaşıyordu.
Görüldüğü gibi Osmanlılar Kerkük’ü ele geçirmeden, 3500 yıl önceden de kadim Kerkük vardı. Ayrıca Osmanlılar Türkmenlerden nefret ederdi, onlar için „izansız, marifetsiz toplum“ derdi. Türkmenler Saddam’ın zulmü altında inlerken, Türkiye neredeydi? Kerkük’lü Türkmenler bunu bilmek istiyor.
Kürd Milleti’nin yapması gereken, sükünetini koruyup, gelişmeleri izlemek. Kerkük kadim bir Kürd şehridir ve yinede Kürdlerin olacaktır. Kerkük Haşdi Şabi’nin eline geçti diye sevinenlerin, sevinci kursaklarında kalacak. Yılan eğrilir büğrülür, deliğin ağzına gelice doğrulur.
Kerkük kadim bir Kürd şehridir.
Ekim 2014
İbrahim Aksoy