Anayasa Mahkemesi’nin çöp sepeti siyasi partilerle doldu.TC kurulduğu günden beri parti kapatma en az tartışılan siyasi konulardan biridir. Çünkü parti kapatmak Türkiye’de doğaldır. Çünkü iktidardan farklı düşünen parti kapatılır. Son günlerde yeniden parti kapatma konusu tartışılıyor. Türkiye’de parti kurmak, dernek kurmaktan daha kolaydır. Parti kapatmak ise, evin kapısını kapatmaktan daha kolaydır. Yönetici bağırır ve “kapatın şu partiyi” der. Yargıtay Başsavcılığı dava açar, Anayasa Mahkemesi davayı karara bağlar, parti de kapanmış olur. Çünkü Kemalist demokraside, yargı siyasetin emrinde görevini yapar.
Hükümet ortağı Bahçeli, kaç gündür “kapatın şu HDP’yi” diye bağırıyordu. Yargıtay Başsavcılığı davayı açtı, Anayasa mahkemesi de davayı bir gün karara bağlayacak. Paşalar Cumhuriyeti kurulduğu günden beri, yüzlerce siyasi parti kapatıldı. Daha pek yakında, 2007 seçimlerinde %46,58 oy alan ve büyük bir çoğunlukla iktidar olan AKP’yi kapatmak için, aynı yöntemle dava açılmadı mı? AKP’liler o gün ne düşündü ve dedilerse, bugün de aynı düşünceleri paylaşmak zorundadır. TC’de Kemalist Demokrasi, tıkır tıkır işliyor, kimsenin gözünün yaşına bakmaz.
Siyasetin asıl amacı, HDP’yi kapatmak değil, çünkü HDP’nin yedeği DBP hazır bekliyor, onunla yoluna devam ederler. Kapatılmasını isteyenler de bunu çok iyi biliyor. Asıl amaç HDP’yi CHP’ye yamamak için siyasi bir ortam oluşturmak ve bazı insanlara siyaset yasağı getirmek. Açılan davaya göre 687 kişinin siyaset yasağı kapsamına alınacağı söyleniyor. Türkiye içine düştüğü siyasi girdaptan nasıl kurtulacağının hesabını yapıyor. Bunun için de mevcut siyaseti dönüştürmek gerekiyor, HDP de bunun malzemesi ve yardımcısı.
HEP kurulurken, APO talimat verdi hiçbir PKK’li HEP’e üye olmadı. Derin Devlet baktı ki, Kürtler APO’suz yoluna devam etmek istiyor. 1991 seçimlerinde komisyoncu Ahmet Türk SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’yü İzmir’e götürdü. İnönü telefonla APO ile görüştü ve anlaştılar. APO’nun İnönü’ye verdiği listede bazı Kürtler milletvekili seçildi. 1994 tarihinde CHP bir oyun oynadı, bunları partiden attı, yargı da bunları APOcu olmakla suçladı, bazıları on yıl kadar hapis yattı. Halbuki Genel Sekreter Baykal bunları SHP’ye üye yapmıştı. Önümüzdeki seçimde aynı oyunu oynamak için siyaset hazırlık yapıyor, oyunun baş rollerinde yine Bahçeli’nin samimi dostu ve arkadaşı Ahmet Türk var.
Hoca ne demiş, “komşular hırsızın hiç mi suçu yoktur”?
HDP’nin hiç suçu yok mu? HDP Türk solu ile birleşmiş, Türkiye’yi demokratikleştirmeye çalışıyor. Barikat ve çukur hazırlıklarından Devlet de haberdardı, HDP de haberdardı ama kurşunlar Kürt milletinin başına yağdı. Eğer Diyarbakır Sur’un altından kilometrelerce tünel kazılıyor, barikatlar ve çukurlar oluşturuluyor, Valinin haberi yoksa ve bu kadar evler yıkılıyor, insanlar ölüyorsa, önce Vali ve şehrin güvenlik sorumluları yargılanmalıdır. Olaydan 6 yıl sonra, HDP’liler sorumlu oluyor, APO’cu olmaktan yargılanıyorlar. Bunlar HDP’nin demokrasi mücadelesinin sonuçlarıdır.
HDP son belediye seçimlerinde 65 belediye başkanlığı kazandı. Şu anda sadece 5’i görevde kaldı, diğerlerini görevden alıp hapse attılar, onların yerine de kayyum atadılar. HDP’liler dilini yutmuş, bana değmeyen yılan bin yaşasın mantığıyla seyrediyorlardı. HDP’nin müttefiki CHP de tebessüm ve zevkle gelişmeleri seyrediyordu. Ne zamanki yılan kendilerine dokundu, feryadı figan bağırmaya başladılar. Kürt oylarıyla seçilen 60 belediye başkanı görevden alınıyor, hapse atılıyor ses yok, ama bir milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılıyor, kıyamet koparıyorlar.
Anayasa’nın 78 maddesine göre, parlamentoda milletvekili sayısında %5 yani 30 kişi azalırsa parlamento en geç üç ay içerisinde, ara seçime gitmek mecburiyetindedir. Milletvekili ara seçiminde boşalan belediye başkanları için de seçim yapılır. Zaten şu anda parlamentoda 16 eksik var. Eğer HDP zamanında yeniden kazanacağı illerden ve büyük metropollerden birer milletvekili istifa etseydi, belediye başkanları seçimleriyle birlikte, şu anda Türkiye’nin yarısında seçim olacaktı. Seçim havasında bunlar da yaşanmayacaktı. HDP bunları biliyordu, yeni siyasete destek vermek ve CHP’ye yama olmak için bilerek bu sonuca geldi. Siyaseti Başkan belirler, oy veren Kürtler onun umurunda değil.
HDP’yi kapatma tartışılırken, gündeme başka bir tartışma konusu daha girdi. “Türk yemini”. Küçücük çocuklar her gün derse başlamadan önce bu yemini hep bir ağızdan, bağırarak okumak mecburiyetindedir. 2010 yılında AB ile yeni görüşmeler başlayınca, bu ırkçı ve faşizan yemini okumak askıya alındı. HDP’nin milli cephe ortakları, İYİ Parti ve CHP yeminin yeniden okunmasını istiyorlar. Yemin “Türküm doğruyum” ile başlıyor “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” ile bitiyor.
HDP müttefiklerine uymak için sonunu “HDP’nin varlığı, CHP’nin varlığına armağan olsun” olarak değiştirdi. Fena da olmadı, zaten ilk seçimde HDP’yi CHP’ye armağan edecekler.
AKP’nin 2010 yılında yayınladığı “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” belgesine bakalım. “Teröre harcanan 300 milyar dolar, teröre harcanmasaydı, bu para ile neler yapılabilirdi?
15.000 adet 24 derslik okul, 900 adet 400 yataklı tam teşekküllü eğitim ve araştırma hastanesi, 150 adet boğaz köprüsü, 120 adet Atatürk Barajı veya 450.000 km duble yol yapılabilirdi.”
Bunları ben değil 2010 yılında Türkiye’yi yöneten AKP’nin yayınladığı bir belgesi söylüyor. Bu harcamalar daha ne kadar sürecek acaba, daha önceki harcamaları da buna ekleseler, yeni bir Türkiye yapılır mıydı?
Türkiye 30 yıllık iç savaşta, bu kadar para harcadıysa, acaba savaş alanı Kürdistan’da, bu avaş Kürtlere kaça mal oldu? Yaylaya çıkış yasaklandı, Kürtlerin en önemli gelir kaynağı hayvancılık bitti. Her Kürt PKK’li olarak suçlanıp, işkencede geçip hapishanelere dolduruldu. 4200 köy PKK’li olmakla suçlanıp TSK tarafından evleri, içindeki eşyalarıyla birlikte yakıldı. 3-4 milyon Kürt çaresizlik içerisinde, batıya göçtü. Günümüzde davası görülen, çukur ve hendek olayında, TSK bombalarıyla şehirler yıkıldı, milyonlarca Kürt evsiz kaldı. Eğer 2010 yılına kadar savaş Türklere 300 milyar dolara mal olduysa, Kürtlere de en az bunun üç katına mal oldu, yerini yurdunu terk edenler de hariç. Günümüzde Türk illerinde kişi başı milli gelir ortalama 15.000 dolar iken, Kürt illerinde 5.000 doların altındadır. Fakirleştirip göçüreceksin, göçürüp Türkleştireceksin.
1925 yılında Mustafa Kemal’in cumhurbaşkanı sıfatıyla imzaladığı çok gizli belgeyi, ”Şark Islahat Planı” ile başlayan Türkiye’nin Kürt siyaseti, kesintisiz devam ediyor. Özünü inkar ve imha oluşturuyor. Her zaman Kürtlerden kendilerine yandaş da bulmuşlardır. Dünya değişti, yandaşın tanesi beş paraya düştü, artık yandaşın da yapacağı bir şey kalmadı.
Lenin’in yoldaş İmparatorluğu dağılınca, dünya dengeleri değişti, siyaseti de buna uyumlu hale getirmek gerekiyor. Dünya siyaseti haritayı da değiştirerek, uyumu ve dengeli bir ortam oluşturmaya çalışıyor. Paşalar Cumhuriyeti buna uyum sağlamakta zorlanıyor. Papa’nın da haritasında görüldüğü gibi, Ortadoğu’da Bağımsız Birleşik Kürdistan var. Yerli ve Mili siyaset bunu hazmetmekte zorlanıyor. Haklıdırlar; yüz yıldır paralarını ülkenin kalkınması için değil, Kürtleri Türkleştirmek için harcadılar. O kadar emek, o kadar para boşa mı gitti? Çare olarak oturmuşlar 687 Kürdü siyasi yasak kapsamına alacaklar. Sakın kızmayın, yüz yıldır bütün Kürtler; Kürt olarak zaten siyasi yasak kapsamında değiller miydi?
Yerli ve milli siyaset ne düşünürse düşünsün, Müttefik Güçler Ortadoğu’yu Papa’nın haritasına dönüştürmeden, buradan ayrılmayacaklar. Herkes parsadan pay kapmaya çalışıyor. Bölge ülkeleri ne kadar akıllı davranırlarsa, o kadar az zararla sonuca ulaşacaklardır. Durum çok nazik, hırs ile kalkan, zararına oturur. Görüldüğü kadarıyla Türkiye de hırsını dindirmiş, bölgedeki devletlerle yeniden dost olmaya çalışıyor.
Parti kapatmalar, siyasi yasaklar, ev baskınlarında suçlu aramak gibi oyunlar da gösteriyor ki, Türkiye izlediği siyaseti değiştirmek istiyor. Bunların hepsi yeni bir siyasi yapılanmanın ve yeni bir yönetimin işaretleri. Bu oyunlarla da PKK’nin dağılmasına engel olmaya çalışıyorlar, çünkü devletin Kürt oyununda PKK hala önemli bir jokerdir, istedikleri yerde kullanıyorlar. Kütler sakın hayal görmesin, onların payına düşen sadece inkar ve imhadır. Buna da yeni bir örtü hazırlanıyor. Kürtlerin tek güvencesi, bölgedeki ittifak güçleridir.
Delik testi ile çeşmeye giden, evine susuz döner.
Mart 2021