Amerika’nın İran’la ilgili aldığı son kararlar öncelikli olarak Suriye üzerinde Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme amaçlıdır. Suriye’den sonra, sıra İran İslam Cumhuriyeti olan karanlık Molla rejimine gelecektir.
Enteresan olan Avrupa’nın üç büyük ülkesi, Almanya, İngiltere ve Fransa, Amerika’nın aldığı bu karara karşı çıkmalarıdır. Bu üç ülkenin, yüzyıllardır İran ile çok köklü ilişkileri söz konusudur. Bugün de bu ülkeler silah pazarı ve ağır sanayi de dahil, gizli ve açık şekilde, İran ile ticari ilişkileri devam etmektedir. Tarihte gelen bu derin ticari ve siyasi ilişkiler, bölgede en fazla Kürtlere zarar vermiştir. Bu ülkeler her ne kadar dost görünseler de Kürtler bu görüntüye aldanmamalı, yaşanmış olaylarda ders alıp duyarlı davranmak zorundalar.
Başta Amerika olmak üzere bu ülkelerle dostane ilişkilerini güçlü tutmalılar. Siyasi, ticari ve askeri ilişkilere uzun vadeli yaklaşmalı ve resmi antlaşmalar yapmalılar. Çünkü bugün Kürtler yapılan görüşme ve antlaşmalarda taraf olma güç ve potansiyel sahibidirler.
Mesela, 1916 yılında yapılan Sykes-Picot Antlaşması, aynı zaman da Küçük Asya Antlaşması (Asia Minor Agreement) olarak ta bilinir. Bu Osmanlı Devleti’nin parçalanması sürecinde Birleşik Krallık, Fransa ve Rusya arasında imzalandı. Antlaşmayı yazanlar Mark Sykes ve François Georges-Picot’tur.
İmzalayanlar ise Büyük Britanya adına imzalayan Edward Grey İngiliz Dışişleri Bakanı. Fransa adına imzalayan Paul Cambon’dur.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Kut’ül Ammare Kuşatması sonrasında, 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Türkiye’nin Orta Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli bir antlaşmadır.
Sykes-Picot Antlaşmasının Maddeleri
- Rusya’ya, Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmı.
- Fransa’ya, Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları.
- İngiltere’ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir.
- Fransa ile İngiltere’nin elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak.
- İskenderun serbest liman olacak.
- Filistin’de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktır.
1917 devriminden sonra Rusya Sykes-Picot anlaşmasından vazgeçmiş, Lenin gizli olan bu anlaşmayı dünya kamuoyuna açıklamıştır.
Geçmişte yapılan bu antlaşmalarla, Kurdistan’ın dört parçaya bölünmesine neden oldu. Bugün yine Ortadoğu’nun dizaynı ile ilgili olan devletler, geçmişte Kürtlerin karşısında olan ayni güç ve devletlerdir.
Bilindiği gibi bu anlaşmalar sonucunda, Kürdistan’ı dört bölge devleti üzerinde, dört parçaya böldüler. Eğer ki bu bölünme dört parça değil de tek bir parçada olsaydı, bugün Kürtlerin kaderi belki daha faklı olurdu. Belki de Ortadoğu’nun en güçlü ve demokratik devleti durumunda olabilirdi.
Geçmişte Kürdistan coğrafyasında yapılan siyasi ve toprak paylaşımı ile bugünkü Kürdistan da ciddi farklıklar var.
Bu aradaki fark ve objektif durum Kürtler açısında önemlidir. Kürtler, bugün Irak’ta federal bir statüye, Suriye’de ise defakto bir bölgeye sahipler.
Ağırlıklı olarak Kürt milleti yüksek bir sesle bağımsızlık talebinde bulunmaktadır.
Bu anlamda 25 Eylül 2017’de Güney Kürdistan da yapılan bağımsızlık referandumu önemlidir.
Bu, Kürtlerin tarihinde hem bir ilk hem de büyük bir başarıdır. Bana göre bu referandum kararı kısa süre zarfında güney Kürdistani’ı bağımsızlığa götürecektir.
Ayrıca güney Kürdistan’ın, Irak merkezi seçimlere katılması önemlidir. Kürtler bugün Irak’ta kendi adayları ve ulusal hakları için merkezi seçimlere katılmakta ve seçim propagandalarında ağırlıklı olarak bağımsızlığı savunmaktadırlar.
Özellikle KDP aday ve yetkilileri ciddi bir şekilde Kürdistan’ın bağımsız ve egemenlik hakini savunulması için çaba sarf etmekteler. Seçilecek adayların Kürdistan’ın bağımsızlık talebinde bulunabilecek kişiler olmasını ısrarla vurguluyorlar. Eylül 2018’de ise Kürdistan parlamento seçimleri yapılacaktır.
İran’da kısmen de olsa silahlı ve siyasi mücadele devam etmektedir. Ama özgür bir bölge ve idari bir yapı söz konusu değil.
Türkiye’de ki Kürtlerde ise bugün tekrar güncelleşen, Ortadoğu’daki yeni paylaşıma karşın en ufak Kürdistani siyasi ve idari bir kazanımları yoktur. Mevcut Kürt partiler daha çok demokratik bir Türkiye talebiyle hareket etmektedirler. Bu aynı zamanda Güney ve Rojava Kürdistan’ındaki kazanımlara da gölge düşürmektedir. Rojava Kürdistan’ın da ki Türkiye işgalciliğini de meşru kılacaktır. Kürtler, mevcut sömürgeci dört devletle demokratik birlik ve kardeşlik için mücadele etmemeliler. Yüzyıldır Kürtlere yapılan baskı ve zulmü, kardeşlik, ortak demokratik vatanı savunmak, sadece sömürgeci millet ve devletlerin çıkarınadır.
Her şeye rağmen dört parça Kürdistan’da birey bazında, parti ve kitle temsilcileri, toplumsal renk ve katmanlar, Kürtlerin bağımsızlığını savunmalılar.
Çünkü mesele sadece partilerin değil. Her bir Kürt, ulusal taleplerini bir parti gibi yüksek sesle dile getirmelidir. Ulusal talepler yükseldikçe, Ortadoğu’da yapılacak yeni paylaşım ve dizayn da Kürtlerin elini bir o kadar güçlendirecektir.
12.05.2018