Ağar’a umut bağlayanlar kervanına eski DEP Milletvekili Orhan Doğan’da katıldı. Orhan Doğan, 13-14 Ocak tarihlerinde Ankara’da yapılacak bir toplantının organizatörlerinden biri.
Ayrıca bu toplantıyla ilgili kendine uygun bir isim de bulmuş. Toplantının düzenlenmesinde „kolaylaştırıcı“ rol oynuyormuş, ne anlama geliyorsa…
17 Aralik tarihli Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde Mahmut Övür’ün belirtiğine göre, Orhan Doğan, yapılacak toplantıda nasıl bir kolaylaştırıcı rol oynadığını açıkça ifade etmese de, gelecekle ilgili niyetini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Diyor ki; „Türkiye’nin bir Gandi’si bir Zapatero’su, Desmond Tutu’su olsaydı belki bu harekete gerek kalmazdı.
Güney Afrika’da bir papaz, İspanya ve IRA barışında bir rahip rol aldı. Biz bir imam bulamadık.“
Arkasından Türkiye’nin De Klerk’i olabilecek Mehmet Ağar’ın desteklenmesi gerektiğini açık bir ifadeyle dile getiriyor. Tabi burada bir gizli niyetini de ortya koymuş oluyor ki, o da Türkiye’nin De Klerk’i Mehmet Ağar olunca, haliyle „Kürtlerin Mandelası“ da İmralı hazretleri olacak.
Bakın bu ince politikasını aynen şu şekilde formüle ediyor Orhan Doğan; „Mehmet Ağar Türkiye’nin G. Afrika’daki De Klerk’i olabilir. Ben başaracağına inanıyorum, biraz güç vermek lazım. Desteklemek lazım. De Klerk, G. Afrika Genelkurmayı’nın en etkili ismiydi. Oradaki uygulamaların sorumlusuydu. Sonra devlet başkanı oldu. İlk kez Afrika Ulusal Kongresi üyeleriyle ‚ben görüşmeye hazırım‘ dedi. Gitti Mandela ile cezaevinde görüştü. Dedi ki, ’sabotaj eylemlerini durdur.‘ Türkiye Klerk’ini arıyor. Mehmet Ağar da buna en büyük aday. Yaşar Kemal ise Türkiye’nin Desmond Tutu’su olmalı.“
Kürtler tarafından Mehmet Ağar’a biçilen rol ve önümüzdeki seçimlerde kendisine verilecek destek, bana saşırtıcı gelmiyor. Bu güne kadar benzer birçok örneğini yaşadık. Ders çıkarmadığımız için de, cellatlarımızdan birine yeniden tapabilir ve kaderimizi ona bir kez daha emanet edebiliriz.
Doğan’ın açıklamasında bana asıl şaşırtıcı gelen Yaşar Kemal’e biçilen rol. Yaşar Kemal’in kendisine biçilen bu rolü konusunda ne düşündüğünü ve nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum.
Ama eğer Türklerin Desmond Tuttu’su olarak‚ Derin Ağar’ı iktidara taşırsam, Ağar ve Abdullah ile birlikte Nobel’in Barıs Ödülü’ne ortak olabilir ve edebiyat olanını alamamanın eksikliğini unutmuş olurum’ diye düşünuyorsa, boşuna umutlanmamasını öneririm.
Çünkü ne Türkiye Güney Afrika, ne de Mehmet Ağar De Klerk olabilir. Kürtlerin Mandelası ise, ufukta bile görünmüyor.
Yaşar Kemal’in iyi bir okuru olarak buradan kendisine önerim ise şudur; iyisi mi, bırak birileri olmayacak dualara amin desinler.
Sahte De Klerkler ile sahte Mandelalarla kitleleri bir kez daha oyalayan kötü senaristlerle boşa zaman harcayacağına, otur „Bir Ada Hikayesi“nin dördüncü bölümünü yaz.
Belki Orhan Pamuk’un ardından ikinci kez Türkiye’ye bir Nöbel Edebiyat ödülünü kazandirmayabilirsin, ancak okurlarına tattıracağın haz, bundan eksik olmaycak bilesin…
17 Aralık 2006
firataras@navkurd.net