Kılıçdaroğlu’nun geç parlayan yıldızının ne kadar süreceği, önümüzdeki bir kaç ay da göstereceği performansa bağlı.
Çünkü Kılıçdaroğlu, siyasi hayatının son demlerini yaşıyor.
Yaşı 70’i aşmış…
CHP Genel Başkanlığı’nın üzerinden 10 yılık aşkın bir süre geçmiş.
Bu 10 yılı aşkın süre içerisinde bir muhalefet lideri olarak tek başarısı, 2019 yerel seçimlerinde CHP’ye kazandırdığı belediye başkanlıkları…
Ki bu başarı her ne kadar büyük oranda CHP ve Kılıçdaroğlu’nun hanesine yazılmış olsa da, bu başarıda Millet İttifakı’nı oluşturan partilerle HDP’nin katkıları da inkar dilemez bir gerçek…
Kılıçdaroğlu’nun bu başarıda ki payı, CHP’yi milliyetçi ve muhafazakâr kesime beğendirmek, onların kafalarında yıllardan beri oluşagelen kimi algıları gidermiş olmaktır.
Bunun için milliyetçi ve muhafazakâr kimi siyasetçiler aday göstermekle, Erdoğan karşıtı cepheyi bir araya getirip korumakla, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok büyük kentin belediye başkanlıklarını CHP’ye kazandırdı.
Bu sonucun toplumda yarattığı etki, daha önce Cumhurbaşkanlığı için adı söz konusu dahi olmayan Kılıçdaroğlu’nu alternatif aday olma payesini kazandırdı.
Bunu gören Kılıçdaroğlu ve çevresi, hamle üzerine hamle yapıyor, bu hamlelerle nadiren de olsa Türkiye’nin gündemini de belirliyorlar.
Dünkü konuşması da, elektrik zammıyla ilgili yaptığı açıklama da, bu çıkışlarından bir tanesi.
Ne diyor Kılıçdaroğlu; „Erdoğan 31 Aralık’ta imzaladığı zamları geri çekinceye kadar ben bugünden itibaren gelecek hiçbir elektrik faturamı ödemeyeceğim. Bu da böyle biline…“ diyor ve noktayı koyuyor.
Bu kararlılığını sürdürmesi ve parti tabanını da bu karara ortak etmesi, başlı başına bir sivil itaatsizlik eylemi, ki milyonlarca insanın ortak iradesine dönüşen böylesi bir eylemin karşısında hiçbir gücün karşı durabilme şansı olamaz…
Geçmişteki adalet yürüyüşünü bil tek başına yapan, sözüm ona provokasyona yol açar diye, kitlesinin sokaklara çıkmasını bile yasaklayan Kılıçdaroğlu, bireysel olarak başlatacağını ilan ettiği sivil itaatsizlik eylemini sonuna kadar sürdürüp, kitleselleştirir mi, kuşkulu…
Bunu kitleselleştirip tabana yayması, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’na aday olmasının önüne konulmuş olan tüm barikatların ortadan kalkmasına yol açabileceği gibi, adaylığı durumunda, seçimde kazanma şansını da artırır.
Yaptığı açıklama ve elektrik faturasını ödememe kararı kendisiyle sınırlı kalması halinde ise, kendisine elektrik zammından muaf olma imtiyazını sağlasa bile, adaylığı önünde kurulmuş olan barikatların daha da çoğalmasına neden olur.
Ha bu arada, „demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer“ açıklaması da fena değildi.
Her ne kadar kamuoyunda iz bırakacak şekilde bir etki yaratmadıysa da, bu sözüyle o da Demirel, İnönü ve Mesut Yılmaz gibi şimdiden tarihte yerini almış oldu.
Bir de bunlara ek olarak, Alevi ve Kürt olduğunu itiraf edip, köklerine sahip çıkabilme cesaretini de gösterse, aday olması halinde Erdoğan’ın kendisini toplum gözünde küçük düşürme ve alaya alma silahını da elinden almış olur.
Böylelikle bir Alevi Kürt olarak Atatürk’ün parti koltuğundan sonra, oturmuş olduğu devlet koltuğuna da oturma şansını yakalayabilir.
Aksi takdirde, 1923 seçimlerinden sonra genel başkanlık koltuğuyla birlikte, CHP’nin de en beceriksiz lideri olarak köşesine çekilmek zorunda kalır…
10.02.2022
firataras@navkurd.net