
Türkiye’nin geçen yıl Kürdistan’ın Güney’ine başlattığı „Pençe, 1, 2, 3“ operasyonlarıyla ilgili „Pençe Operasyonlarının Uluslararası Hukuk’taki Yeri“ (https://navkurd.net/2019/08/pence-operasyonlarinin-uluslararasi-hukuktaki-yeri/) başlıklı bir yazı yazmıştım. Söz konusu yazıda herhangi bir devletin, sınırları ötesinde “sıcak takip” adı altında yapacağı operasyonun üç şarta bağlı olduğunu, o şartlar yerine getirilmiş olsa bile, uluslararası hukukta kabul görmediğini belirtmiştim.
„Sıcak takip” adı altında başka bir ülkenin sınırları dahilinde operasyon yapan ülke, şu üç şarta uymak zorundadır.
- Sıcak takibe başlamadan önce, topraklarında operasyon yapılacak devletin onayının alınması…
- Yapılacak operasyonun sadece „teröristlerle” barındıkları kamplarının imhasıyla sınırlı olması…
- Operasyonun tamamlanmasıyla, operasyonu yapan güvenlik güçlerinin derhal kendi ülke sınırlarına geri çekilmesidir…
Oysa Türkiye’nin 1984 yılından başlayarak, “sıcak takip” adı altında Kürdistan’ın Güney’ine yaptığı ve sayısı dahi bilinmeyen operasyonların hiçbiri, yukarıda belirtilen üç temel şarta dayanmıyor.
15 Haziran’dan beri, öncekilere göre daha kapsamlı olan „Pençe-Kartal“ operasyonu da, ha keza söz konusu şartlara bağlı yapılan bir operasyon değil.
Geçen yıl yazmış olduğum yazıya, özellikle Kuzeyli Kürtlerden hakaret de içeren tepkiler almış ve Güney’deki Federe Kürt Yönetimi’ne düşmanlık yapmakla suçlanmıştım.
Suçlamayı yapanların ileri sürdükleri gerekçelerin ortak noktası şuydu:
„Türkiye’nin operasyon yaptığı alan, her ne kadar Güney sınırları içinde olsa da, PKK’nin egemen olduğu alandır. Federe Hükümet’in söz konusu operasyonlara karşı çıkmasını gerektirecek bir durum yoktur. Operasyonların son bulması, PKK’nin o bölgeden çıkmasına bağlıdır…“
Bulundukları parçada kış uykusuna dalan, Güneylilere yönelik en hafif bir eleştiri söz konusu olduğunda aslan kesilen bu Kuzeyli Kürtler, kaş yapayım derken, gözden olduklarının farkında bile değillerdi, hala da değiller.
Son operasyondan iki gün sonra bu kez, “Pençe-Kaplan Operasyonu” ve Kürtler… (https://navkurd.net/2020/06/pence-kaplan-operasyonu-ve-kuertler/) başlıklı yazımda Güneylilerin sessizliğini eleştirmiş, yine benzer kişiler Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakkını kullanarak PKK’ye yönelik operasyon yaptığını ve Federe Kürt Yönetimi’nin yapabileceği bir şeyinin olmadığını ileri sürerek, beni de PKK propagandası yapmakla suçlamışlardı.
Oysa operasyonun yapılış biçimine bakıldığında, Türk devletinin asıl niyetinin PKK’nin Güney’deki varlığından çok, Güney’deki kazanımların ve Güney ile Rojava’nın yakınlaşmasını önlemek olduğu, Türk devletini yönetenler, yaptıkları açıklamalarıyla bunu bizatihi teyit ediyorlar.
Buna rağmen, Güneyli Kürtler hala sesiz, Kuzeyli Kürtler ise, ters bir aklın ürünü olan yazı ve söylemleriyle Türk devletinin operasyonlarına, bilerek ya da bilmeyerek adeta meşruiyet kazandırmaya devam ediyorlar.
Demem o ki, Güneylilerin sessizliği, Kuzeylilerin bu aklı devam ettikçe, daha çok operasyonlar görecek ve yapılan işgale seyirci, hatta destekleyici konuma duşmuş oluruz.
Güneyliler seslerini çıkarttıklarında, Kuzeyliler de tersine işleyen akıllarının farkına vardıklarında ise, iş işten geçmiş olacak…
09.07.2020