Yazının başlığını Ertuğrul Özkök’ün yazısından ödünç aldım.
Özkök, bugünkü yazısının bir bölümünde dün yapılan seçimin sonucunu yorumlarken, bir ara başlık atmış…
„Soğan bulabilenler“ mutsuz; bulamayanlar havai fişek atıyor…
Dün, yani 28 Mayıs günü, mutsuz olan müzminlerle mutlu olan havai fişekçiler sandığa koştu.
Türk cumhuruna başkan olacak „doğru“ kişiyi seçmek için…
Seçim’den çok, sonuçlarını merak eden biri olarak, ilk kez dün yapılan seçimleri izleme gereği duymadım.
Çünkü dün yapılan ikinci tür seçimin sonucu, daha 14 Mayıs akşamından belliydi.
Tekrarı, sadece işin zevkini çıkarmaktan ibaretti.
Çünkü İçişleri Bakanı olan Soylu birkaç gün önce, “14 Mayıs’ta müdahale etseydim, işi birinci tür da bitirirdim” demişti.
Soylu doğru söylüyordu, isteselerdi birinci turda finali yaparlardı.
O gün müdahale etmediler…
Çünkü her halükârda kazanacaklarına güveniyorlardı.
Oysa müdahaleyi çok daha önceden yapmış ve dağıtıkları afyonun etkisi her tarafı sarıp sarmalamıştı.
O nedenle üçüncü kez aday olma hakkı dahi olmayan Erdoğan, aday oldu ve de kazandı.
Bu sabah, internet ortamında gezinirken, seçimin sonuçlarını yorumlayan bazı gazetecilerin yazılarına göz gezdirdim.
Yandaş basında kalem oynatanların yorumlarında bir zafer sarhoşluğu…
Muhalif cenahta kendilerine bir yer bulanların yorumlarında da bir hamaset edebiyatı egemen…
Yandaş olanlarında ortak payda, “Doğru adamla doğru yola devam…”
Muhaliflerin yorumlarında ise ortak payda, “kaybederken kazandı…”
Adamın neresinin doğru, doğru yolun da hangi yol olduğu bir naradan…
Kaybederken kazandı sloganı da bir teselliden ibaret.
Bu iki kesimden farklı olarak seçimi ve de çıkan sonucu yorumlayanlar da yok değil…
Onlardan biri de, bir zamanlar Türk basınının Amiral Gemisi olarak adlandırılan Hürriyet‘te attığı manşetlerle başkan, başbakan değiştirebilme etkisine sahip olan Ertuğrul Özkök.
Ertuğrul Özkök, „Küçük güzel şeyler“ başlığı altında yazdığı ve „newsletter“ olarak paylaştığı bugünkü yazısında, seçimin sonuçlarını değerlendirirken, çok somut bir belirlemede bulunuyor.
Seçim sonucuyla ilgili yorumunu bir kaç cümle ile şöyle ifade ediyor.
“Soğan bulabilenler mutsuz; bulamayanlar havai fişek atıyor…
Yaşadığım Beykoz’un nispeten varlıklı bölgelerinde dün akşam derin ve mutsuz bir sessizlik varken, onun etrafındaki yoksul kesiminde ise havai fişekler patlıyordu.
Türkiye’nin dışarıdan anlaşılamayacak en çarpıcı çelişkisini bu tablo anlatıyordu.
Tabı bir de popülist rejimlerin yeni gerçeğini…
Ekonomik krizden daha az etkilenen insanlar mutsuz, dibe vurmuş insanlar ise mutluydu…“
Özkök’ün son cümlesi, Türkiye’deki sosyolojiyi yalın ve net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Seçim sonucunun mevcut sosyolojik yapının kaçınılmaz doğal bir sonucu olduğunu da ima ederek…
Şimdi ders çıkarmak isteyen herkese düşen görev, bu doğru belirlemenin kime ait olduğundan çok, ne kadar doğru olduğunu kabullenmeleri.
Tabii bir de, her yenilginin yeni bir direniş destanına dönüşemeyeceği gerçeğini de görerek, hamaset edebiyatından uzak durmaları…
29.05.2023