Başlık biraz kalabalık ve de karışık oldu.
Bunun farkındayım…
Çünkü konu da konunun aktörleri de kalabalık.
Haliyle aktörlerin yaşadıkları yer ve işlevleri de en az başlık kadar karışık.
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri hep sorunlu geçer.
Tek partili dönemde…
Çok partili döneme geçişle birlikte oluşan parlamenter sistemde de sorunluydu…
Cumhurbaşkanlığı sitemine geçişle birlikte, kısa sürede sistemin kendisi, o sorunla bütünleşerek, büyüdü, önümüzdeki 2,5 aylık süreçte daha da büyüyecek gibi görünüyor.
Daha önceki dönemde, Türkiye’de cumhurbaşkanlığı makamı sembolikti.
Yeni sistemde, tek başına ve her şeye karar verebilecek bir makama dönüştü.
Sembolik de olsa, “Devletinbaşı” olma nedeniyle büyük bir önem atfediliyor ve oraya herkesin oturması uygun görülmüyordu.
Çok partili sürecin başlamasıyla birlikte o makam, ordunun tepesine çıkmış kimi generallerin apoletlerinin çıkarıp, papyon takarak, oturabilecekleri bir makam olarak dizayn edilmişti.
Ancak o dizayn 80 darbesinden sonra, Özal tarafından bozuldu.
Sorunlu olarak Demirel, Sezer ve Gül ile devam etti.
Erdoğan, sembolik olan o makamı, bir operasyonla yeni sisteme de adını vererek icracı bir makama dönüştürdü.
Dolayışıyla yeni sistemde cumhurbaşkanlığı, „devletinbaşı“ olma pozisyonu „herşeyinbaşı“ olmaya dönüştü.
Haliyle makamın sağaldığı güç gibi, seçiminde yaşanan sorunlar da büyüdü.
Bu seçimde daha da büyüyecek gibi görünüyor.
Parlamenter sistemde, Cumhurbaşkanı parlamento tarafından seçiliyor.
Seçimi, kavga ve gürültüyü çıkaran aktörler iki grupta kümeleniyorlardı.
Onlar da laik ve seküler Kemalistler ile muhafazakâr Kemalistlerden oluşuyorlardı.
Yeni sistemde ise Cumhurbaşkanı halk tarafından seçileceği için o iki kesime bir de anahtar konumunda Kürtler eklendi.
Ancak Kürtlerin devlet tecrübeleri olmadığı için ellerindeki anahtarın işlevi konusunda ciddi sorun yaşıyorlar.
Henüz günü belli olmamakla birlikte, bu anahtarın kullanılacağı tarih büyük bir ihtimalle 14 Mayıs…
„Herşeyinbaşı“ olma işlevi gören o koltuğa oturmak için iki kişi yarışıyor.
Biri, muhafazakâr Kemalistleri temsilen koltuğun şu an ki mevcut sahibi Recep Tayyip Erdoğan.
Diğeri de laik ve seküler Kemalistleri temsilen Kemal Kılıçdaroğlu.
Her ikisinden birinin oturacağı o koltuğa açılacak kapının anahtarını elinde bulunduran güç ise, Kürtler …
Anahtarı kilide koyup sola çevirirlerse Kılıçdaroğlu…
Sağa çevirirlerse Erdoğan o kapıdan girecek.
Sağa çevirmeyecekleri konusunda kararlı…
Sola çevirmeleri konusunda ise, biraz utangaç…
Ne yapacaklarını, hatta anahtarın ne işe yaradığını bilemeyecek durumdalar…
Benim gibi başkaları da merak içinde.
Bu nedenle dün akşam bir televizyon kanalı, Kürtlerin temsilcisi olarak gördüğü HDP’in Eş Genel Başkanı olan Mithat Sancar’ı konuk etmişti.
Sancar sorulan makul soruları da onun bu sorulara verdiği cevapları da sabırla izleyerek, dinledim.
Sancar’ın bu seçimde “anahtar” konumunda olmuş olma rollerini nasıl oynayacakları konusunda sorulan bir soruya cevap verirken, ikircikli tutumu ve cevap olarak söyledikleri, Çetin Altan’ın yıllar önce okumuş olduğum bir yazısını çağrıştırır nitelikteydi.
Çetin Altan o yazısında, biraz da kendi konumundan hareketle Alzheimer olan yaşlı erkelerin bir sorununu fıkra tadında anlatmıştı.
Aradan geçen süreye rağmen birebir olmasa da hatırladığım kadarıyla şöyle diyordu:
“Eğer ilaç firmaları Viagra’yı üretmek için yatırım yaptıkları paranın yarısını Alzheimer hastalığının tedavisi için harcamış olsalardı, bugün milyonlarca yaşlının maruz kaldığı bu hastalık olmazdı. Viagrayı da üretiyor olmaları kötü bir şey değil hani… Ancak yaşlı bir insan olarak ihtiyaç duyduğun Viagra’yı alıyorsun, bir şeyin kalkıyor, ama bu kez o kalkan şeyin ne işe yaradığını bilemiyorsun…”
Şimdi Kürtlerin anahtar sahibi olma durumu da bu misal.
Türkiye Cumhuriyeti, Kürtlerin ret ve inkârı temelinde kuruldu ve bu günlere kadar geldi.
O cumhuriyetin kuruluşunun tam da 100. yılında, onu tek başına yönetecek olan 13. Cumhurbaşkanı’nın seçimi yapılacak.
100 yıl önce varlıkları dahi ret ve inkar edilen Kürtler, ellerindeki anahtarla o başı en kolay belirleyebilecek konumundalar…
Ancak Kürtlerin sahip oldukları anahtarı teslim ettikleri kişiler…
Ne nasıl bir anahtara sahip olmanın farkında…
Ne de o anahtarı nasıl kullanabileceklerinin bilincindeler…
07.03.2023