Tarih 6 Şubat.
Günlerden Pazartesi.
Sabahın kör karanlığında 10 kenti beşik gibi sallayan deprem, yaklaşık 15 milyon insanı derin uykuda yakaladı,
Şanslı olanlar kendilerini dışarı attı, olamayan on binlerce insan ise, depremin kalıntıları arasında kalarak can verdi.
Sağ ya da yaralı olarak kurtulanların kimisi sakat, kimisi dul, kimisi de yetim kaldı.
Devlet denilen aygıtın harekete geçmesi, korumakla görevli olduğu vatan-taşlarını kurtarması için tek karar verici olan şahsın tatlı uykusundan uyanması beklendi.
Saniyeler dakikaları…
Dakikalar saatleri kovaladı.
Kalıntıların altında kalan yüzbinlerin inlemeleriyle, onları kurtarmak için el ve tırnaklarından başka kullanabilecek alet ve edevatı olmayan çaresiz milyonların feryadı birbirine karışarak yankılandı.
Ancak yeri ve göğü inleten o feryat u figan bir türlü Ankara’da duyulmadı.
Çünkü devlet denilen aygıt beklemede…
Reis uykuda…
Yamaklar ise, el pençe dizilmiş, onun uyanmasını bekliyorlardı.
Felaketi duyan ülkeler harekete geçmiş, yardıma koşmak için adeta birbirleriyle yarışıyorlardı.
Bir can kurtarmak…
Kanayan bir yarayı sarmalamak adına.
Yardıma ilk koşanlardan biri de sınır komşu ve aynı zamanda depremin vurduğu insanların çoğunluğuyla akrabalık bağı olan Güneyli Kürtlerdi.
Her ne kadar bağımsız bir devletleri olmasa bile, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, arama kurtarma timleriyle, vincinden kepçesine kadar iş makineleri ve acil insani yardımlarıyla deprem bölgelerine ulaşan ilk ekip olmuşlardı.
Keza Barzani Yardım Vakfı da depremzedelerin ilk anda ihtiyaç duyabilecekleri yiyecek ve barınma malzemelerini taşıyan tırları yola çıkarmış… Gücü oranında yapabileceklerini yerine getirmek, yaraların bir an önce sarılması için harekete geçmişti.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani deprem bölgesini ziyaret etmiş, deprem mağdurlarıyla görüşerek acılarını paylaşmıştı.
Depremin üzerinden 15 gün geçti.
Arama kurtarma faaliyetini sonlandırma kararı alındı, deprem kalıntılarının altında hala yakınlarının çıkarılmasını, ölü ya da diri, bekleyen on binlerin varlığına rağmen…
Alınan kararla yurtdışından gelen arama ve kurtarma ekipleri de ülkelerine döndü.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, yardıma gelen yabancı ekiplere teşekkür etme amaçlı, „Dost kara günde belli olur! Şükranla“ notuyla hazırlanmış olan 6 dakikalık bir videoyu paylaştı.
Paylaşılan videoda, yabancı yardım ve kurtarma ekiplerine kendi dillerinde tek tek teşekkür ediliyor.
Ancak teşekkür edilenler arsında Kürdistan Bölgesel Yönetimi de, Kürtçe de yer almıyor.
Çünkü Kürd’ün adı da dili de Türklerin hiçbir kutsal kitabında yer almıyor.
Kardeşliğini de…
Komşuluğunu da ilan etse…
Ortak vatan adına kavgaya da tutuşsa…
Komşu olarak yardıma da koşsa…
Devletin yüzyıllık kayıtlarında yer alan red ve inkâr da…
Buna rağmen o çarktan geçirilen Kürt de değişmiyor.
21.02.2023