Bu başlıktan hareketle, Erdoğan’a övgüler düzeceğim aklınıza gelmesin.
Erdoğan’ın nasıl bir kişiliğe sahip olduğu…
Kürtlere hangi gözle baktığı…
Bugüne kadar Kürtlere neler yaptığı, elinden gelebilse bundan sonra neler yapacağı, herkesin malumu.
Buna rağmen Erdoğan Türk devletinin alışılagelen Kürt politikasının dışına çıkarak Kütlere yaklaştı.
İçerde ve dışarda çok sayıda Kürdün katledilmesinin emrini verdi, ama Kürtleri hiçbir zaman inkâr etmedi.
Hatta bir dönem Kürtlerden gördüğü destek nedeniyle, siyasetten kendisini Kürtlerin en güçlü temsilcisi olarak da lanse etti.
İlk 10 yılında dini maske ile, Kürtlerle din kardeşi gibi görünmeye çalıştı.
Son iki dönemde ise, maskesini millileştirerek, Kürtlere adeta savaş ilan etti.
Dini maskesiyle Kürtlere seslenerek, „Sizi seviyorum, Yaradan dan dolayı” diyerek sevgi gösterisinde bulundu.
Milli maskesiyle Kürtleri “Şeytana tapanlar” diye nitelendirerek, onlara karşı içinde beslediği kin ve nefretini kustu…
Yeri geldiğinde Kürtlerle aynı masada oturarak, Kürt sorununun çözümü için çaba harcadı.
Yeri geldiğinde, kurduğu masayı elinin tersiyle devirerek, Kürtlerin ölüm fermanını imzaladı.
Döneme ve koşullara göre Kürtlere yaklaşımı değişmekle birlikte, muhalefeti hep Kürtler üzerinden sıkıştırmaya çalıştı.
İşine geldiğinde CHP’yi geçmişi nedeniyle Kürt katili, İYİ Parti’yi de Kürt düşmanı, işine geldiğinde her ikisini Kürtlerin işbirlikçisi olarak işaret ediyor.
İşine geldiğinde Kürdistan kelimesini kullanarak, Kürtlerin duygularını okşuyor.
İşine geldiğinde Kürdistan kelimesini kullandıkları için, muhalefeti bölücü ve Türkiye’yi yıkmakla suçluyor.
Sahte sevgi gösteresinde bulunurken de, içindeki kin ve nefretini kusarken de, Kürtleri ret ve inkar etmiyor.
Erdoğan, geçmişte Kürt sorununun varlığını kabul ederken de, bugün çözdüğünü iddia edip artık kalmadığını söylerken de, kıvırmadı/kıvırmıyor.
Çünkü iktidara yürüyüş hikayesinde, o hikâyeyi 20 yıldan beri sürdürmesinde de, Kürtlerin ciddi bir role sahip olduğunun bilincinde.
Hatta iktidardan düşecekse, o düşüte de Kürtlerin belirleyici olacağının farkında.
Peki yarım düzine liderden oluşan muhalefet cephesi Kürtleri nasıl görüp, tanımlıyor.
Ekonomi, laiklik gibi konularda belki Erdoğan’ı geçebilirler, peki ya Kürt sorununun çözümü ve buna bağlı olarak demokrasi konusunda bir Erdoğan edebilirler mi?
Bugünkü tablo itibariyle her iki tarafı Kürtlerin terazisiyle tartacak olursak varacağımız sonuç şu olur:
Yarım Düzinelik Muhalefet = (- Erdoğan)
Çünkü bu blokun temelini, bırakın Kürt sorununun varlığını, kendi kökünü bile inkâr eden Kılıçdaroğlu’nun CHP’si, çatısını ise Asena unvanıyla nam salan Akşener’in İYİ Partisi oluşturuyor.
Diğerleri ise, blokun görüntüsüne sadece renk katan, boya ve badanadan ibaret…
Kılıçdaroğlu kapalı kapıların arkasında bir araya geldiği Kürtlere; “Aman aman önümüzde, arkamızda, sağımızda, solumuzda yer alarak, görüntü kirliliğine yol açmayın. Seçim günü geldiğinde Erdoğan’ı devirmek için oylarınızı bize verin, ancak bize oy vereceğinizi ya da verdiğinizi asla beyan etmeyin…” diyor.
Ortağı Asena ise, Kürt kelimesine dahi tahammül demiyor.
İşin badana ve boyası olmaktan öte bir anlam ifade edemeyenlerin ne söylediklerini, zaten Kürtler gibi başkaları da merak etmiyor
Dolayısıyla yarım düzineden oluşan liderlerin Kürtlere yönelik övgüde de, sövgüde de Erdoğan’ı yakalamaları çok zor.
Muhalefette olmalarına, iktidara ise ancak Kürtlerin desteğiyle gelebileceklerini bilmelerine rağmen, bırakın Erdoğan kadar açık olmayı, sorunun adını koymaktan dahi korkuyorlar.
Bu nedenle, bir yarım düzine insandan oluşmalarına rağmen bir Erdoğan dahi edemezler.
Ne Erdoğan gibi Kürtleri, “Yaradandan ya da başka şeyden dolayı sevdiklerini” ifade edip sahte de olası sevgi gösterisinde bulunurlar, ne de “Şeytana tapanlar” diye gösterip açıktan öldürürler.
Dolayısıyla otokrat olan Erdoğan’ın gidişine de…
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme de evet.
Peki bu iki evet karşılığında Kürtler vaat edilen şey ne?
Ya da altılı masada kullandıkları slogan olan ‘Yarının Türkiyesi için…’ de Kürtlerden istenen şey, ortalıkta görünmeyip, görüntü kirliliğine yol açmamaları mı?
02.03.2022