Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Başbakanı Mesrur Barzani, Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna konuşmuş.
Konu Kürt-Türk ilişkilerine gelince, adeta şu an tedavülde olmayan Türk Başbakanı gibi; Kürtlerin PKK’den ibaret olmadığını ve Kürtlerle Türkiye arasındaki ilişkilerin sadece Türkiye ile PKK arasındaki ilişkiler çerçevesinde görülmemesi gerektiğini ifade ederek, “Türkiye’nin PKK ile sorunu var ama diğer Kürtlerle sorunu yok…” demiş.
Kürtlerin PKK’den ibaret olmadığı doğru.
Ancak Türkiye’nin, diğer Kürtler dediği PKK dışındakilerle bir sorunu olmadığı söylemi, sadece Türkiye’yi yönetenlerin ileri sürdüğü bir argüman.
Mesrur Barzani de bu argümanı kullandığına göre, demek ki bir bildiği olmalı…
Kürtler Mesrur Barzani’nin, bu sözü kadar, bu söze kaynaklık eden bir bilgiye sahip ise, o bilgiyi de merak ediyorlar.
Çünkü Mesrur Barzani sıradan bir Kürt değil, temsil ettiği makam itibariyle her söylediği söz, kendisi kadar Kürtleri de ilgilendirir.
Resmi adı, Bölgesel Kürt Yönetimi olan Kürdistan’ın Güney parçasının başbakanı.
Başbakanlık görevine getirildiği güne kadar, hep askeri kıyafetle gördüğümüz Mesrur Barzani, bu özelliğinin yanı sıra, aynı zamanda iyi eğitim almış bir Kürt.
Washington’daki Amerikan Üniversitesi’nin Uluslararası Çalışmalar bölümünü onur derecesiyle bitirmiş…
Aynı Üniversitede Barış ve Çatışma Kararları konusunda yüksek lisans yapmış…
Genç yaşta PDK’nin Politbürosuna seçilmiş…
2012 yılından başbakanlık görevine getirildiği güne kadar Kürdistan Bölgesi Güvenlik Konseyi Başkanı olarak, üst görevlerde bulunmuş…
Böylesi bir birikime ve tecrübeye sahip biri olarak Mesrur Barzani, “Türkiye’nin PKK dışındaki Kürtlerle bir sorunu yok” cümlesini, acaba bizim bilmediğimiz hangi bilgi ve belgeye dayanarak kullanmış, her Kürt gibi ben de merak ediyorum.
Eğer, „diğer Kürtler“den kastettiği, mensubu bulunduğu PDK’li Kürtler ise, fazla uzağa gitmesine gerek kalmadan, referandum sonrası süreçte yaşananlara bakması dahi, Türkiye’nin kimlerle ve ne ölçüde sorunlu olduğu konusunda ona yeter ölçüde bir fikir verebilir.
Ya da „diğer Kürtler“den kastettiği PKK dışındaki Kürtlerin Türkiye’deki örgütlenme özgürlükleriyse, bu, kısmen doğru görünse de, yanıltıcı…
Kürdistan’ın Kuzeyinde, sosyalistinden liberaline, milliyetçisinden ümmetçisine kadar Kürtlerin her kesimini temsil etme iddiasında olan siyasi partiler var.
Üstelik, isimlerinde Kürt ve Kürdistan kelimeleri yer almalarına rağmen, yasal olarak kurulmuş ve varlıklarından dolayı herhangi bir sorunla da, şimdilik karşılaşmıyorlar.
Örneğin, şu an Türkiye’de PDK + x, y, z gibi eklemeli harflerle kurulmuş olan partilerin sayısını, genel başkanlarının kimler olduklarını, sponsor olarak masraflarını karşılayanlar bile, karıştırıyorlar.
Ancak PKK dışındaki Kürtlerin kurmuş oldukları ve isimlerinde Kürt ve Kürdistan kelimesinin yer aldığı partilerin varlığı ve şimdilik ciddi bir sorun yaşamayışları, Türk devletinin onlarla dahi herhangi bir sorununun olmadığı anlamına gelmiyor.
Birer tabeladan ibaret olan bu partiler, devlet için yakın bir tehlike oluşturamadıkları gibi, bilakis varlıklarıyla, Türk Devleti’nin, “Kürtlerle bir sorunumuz yok…” şeklindeki argümanına dayanak bile oluşturuyor, hatta Kürtlere başbakanlık yapan Mesrur Barzani gibi bir Kürd’ün yanılmış(?) olmasına da yol açabiliyorlar.
Ha, ayrıca Mesrur Barzani yanılmış da olsa, bu cümlesiyle, sadece Türk devletini temize çıkarmakla ve bugüne kadar Kürtlere karşı işlemiş olduğu günahlarından arındırmış olmakla kalmıyor…
Aynı zaman da, kendisiyle gönül bağıyla bağlı olan Kuzeyli Kürtlerin, PKK-Devlet ilişkisi ile ilgili ileri sürdüregeldikleri tezlerini de tartışmalı hale getiriyor.
Dolayısıyla kullandığı cümle nereden baksan sorunlu.
O nedenle daha fazla kırıp dökmeden son söz olarak söyleyeceğim o ki; Kürdistan’ın herhangi bir parçasında yaşayan bir Kürt, adı, sanı, oturduğu mevki ve makamı ne olursa olsun, mensubu olduğu partinin, yönettiği ya da yönetmeyi hedeflediği parçanın çıkarını düşünme hakkına sahiptir. Bunun için başka ülkelerle olduğu gibi, Kürdistan’ın diğer parçalarını sömürge edinen devletlerle de, ticari ve diplomatik ilişki kurabilir.
Yeter kurduğu ilişki, o parçadaki kaba sömürgeci ilişkiyi göremeyecek kadar onu körleştirememiş olsun…
29.04.2021