Bugün Türkiye’de siyaset her ne kadar iki cepheli bir görünüme sahipmiş gibi yansıtılsa da, aslında bir ayağı eksik tek cepheden oluşan bir yapıya sahiptir.
O da Vatan Cephesi’dir.
Gerçek ile görünürlük arasındaki tek fark, birbirinin kopyası olan aktif ve pasif iki masa etrafında kümelenmiş olmalarıdır.
Aktif olan Vatan Cephesi’nin muhafazakâr ayağını Erdoğan’ın AKP’si, milliyetçi ayağını Bahçeli’nin MHP’si, sol ayağını ise Perinçek’in VP’si oluşturuyor.
Yedekte tutulan pasif Vatan Cephesi’nin sol ayağını Kılıçdaroğlu’nun CHP’si, milliyetçi ayağını Akşener’in İP’i, muhafazakâr ayağını da Babacan, Davutoğlu ve Karamollaoğlu’nun liderleri oldukları partilerden oluşturuyor.
Her iki masada da eksik olan Kürt ayağıdır.
Dolayısıyla aktif ve pasif masada kümelenenlerin gelecekle ilgili en önemli hesabı, Kürtleri kendi masalarına dördüncü ayak olarak monte etmeleridir.
Kürt ayak isebelli, HDP…
Ancak yapılan hesap, hesabı yapanların kafası kadar karışık.
HDP her ne kadar kendisini Vatan Cephesi’nin pasif konumundaki masasına yakın konumlandırsa da, sol ayak onun görüntüsünden, milliyetçi ayak ise onun varlığından rahatsız.
Vatan Cephesi’nin aktifleri, diğerlerine göre daha rahat olmakla beraber, onlar da bugüne kadar temsiliyet konusunda hesap hatası yaptılar. Kendilerince doğru muhatabı bulmakla birlikte, muhatabın içerisinde bulunduğu konumun ters tepki yaratabileceğini göz ardı ettiler.
Bun nedenle 2019 Yerel Seçimlerinde Öcalan’dan getirdikleri bir mektupla Kürt ayağını tahkim edebilecekleri hesapları doğru olmakla birlikte, kendileri açısından doğru bir sonuç elde edemediler.
HDP’in Öcalan’a uyacağını beklerlerken, HDP’in, Öcalan’ı ret etmemekle birlikte, onun esaret altında olmuş olma gerekçesine sığınarak, çağrısına uymayacağını hesaba katmadılar.
Bu nedenle sonuç alamayan aktif Vatan Cephesi yeni bir hesap yapma arayışında, yeni formüller peşinde…
Bu yeni formülün ilk ipuçlarını Vatan Cephesi’nin yol haritasını çizdiğini söyleyen Perinçek daha geçen Ekim ayının başlarında, katılmış olduğu bir televizyon programında şöyle formüle etmişti; „Abdullah Öcalan yakın zamanda televizyon kanallarına çıkacak, dağdakilere, ‚Silahları bırakın biz yanlış yaptık‘ diyecek…”
AKP cenahından yapılan yalanlamaya cevap olarak da, bu iddiasını sürdüren Perinçek, “bu söylediğim bir duyum değil, tespittir” demişti.
Perinçek’in yaklaşık olarak üç ay önce dillendirdiği bilgi ya da komplo teorisinin son günlerde 1001 odalı Saray’ın mutfağına da taşındığı iddia ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir danışmanının bir süre önce Osman Öcalan ile yaptığı görüşmeyi bugün Korkusuz Gazetesi’ndeki köşesine taşıyan Ahmet Takan şöyle diyor; “Terörist Osman Öcalan ile görüşen saray danışmanının kim olduğu hakkında Ankara’nın derin koridorlarında kuvvetli tahminler ve hatta ondan da öte ‘kesin bilgi, şu şahıs’ diyenler var. Ancak, takdir edersiniz ki; duyduğum ve ‘büyük olasılıkla o’dur’ dediğim bu şahsın adını yazmam imkan dahilinde değil (…)
Saray kaynaklarından edindiğim bilgilere göre; terörist Öcalan (Osman) ile görüşen o saray danışmanı ile birlikte bazı saray danışmanları süreç içerisinde Kürt siyasetinde etkili olan Sivil Toplum Kuruluşları ile görüşüyorlarmış… Neyi?.. Yeni bir açılım sürecini… Nabız tutma mahiyetinde gerçekleşmiş bu görüşmeler…”
Bu görüşmelerde, Saray’ın danışmanları tarafından Öcalan’ın önümüzdeki süreçte ev hapsine çıkarılacağı konusunda bir formülün işletileceği bilgi olarak ileri sürülüyor…
Bu formüle göre:
Öcalan, sağlık sorunu gerekçe gösterilerek önce güvenlikli bir hastahaneye kaldırılacak. Hastahanede belli bir süre kaldıktan sonra yine sağlık sorunundan dolayı ev hapsine alınacak.
Ev hapsindeyken HDP’lilerle rahatça görüşebilmesi, hatta HDP dışı Kürt kanat önderleriyle diyalog kurması sağlanacak. Ardından devletin kendisine sunacağı bir yol haritası çerçevesinde Öcalan, özgür iradesiyle PKK ye silah bırakma çağrısında bulunacak. Çağrısının doğuracağı sonuca göre HDP bir bütün olarak ya da HDP’ten kopan büyük bir kesimin kuracağı yeni bir parti ile AKP, MHP ve VP’den oluşan aktif Vatan Cephesi’nde yerini alarak, bu cephenin eksik olan Kürt ayağını oluşturacak.
Bu sağlandıktan sonra yine Öcalan üzerinden Batılı Kürtlerin, Neçirvan Barzani üzerinden de Güneyli Kürtlerin, Amerika’dan uzaklaşarak Türkiye ile yeni bir eksen oluşturmaları sağlanacak…
Her ne kadar bir komplo teorisi gibi görünse de, iktidardaki Vatan Cephesi, bundan bir yıl önce HDP’i PKK ile olası ilişkisi nedeniyle terörist ilan ederken, PKK’nin doğal lideri olan Öcalan’a mektup yazdırması göz önüne alındığında, Öcalan’ı ev hapsine alıp Kürtleri yanına çekme hesabını yapmış olmaları, yabana atılacak bir ihtimal değil.
Bu ihtimalin mektup yönteminden farklı bir sonuç doğurması ise, Öcalan’ın yapacaklarından çok HDP’li Kürtlerin takınacakları tutuma bağlı.
Ancak Kürdistan’ın Güney ve Batısındaki Kürtlerin Türkiye ile ortak bir eksende buluşmaları konusuna gelince, bu o kadar da kolay değil. Bu, Öcalan’ı da Neçirvan’ı da, hatta Kürtleri de aşan bir durum.
Çünkü bu parçalardaki Kürtlerin Türkiye ile bir eksende buluşmaları ancak ve ancak ABD’nin çizeceği sınırlar dahilinde olabilir.
Aksi takdirde, Kürtlerin bugün iki parçada sahip oldukları kazanımlar da bir an da tuz buz olur…
06.01.2021