
Dünya, bir cebe girebileceği kadar küçüldü…
Kimin kimle ne halt çevirdiği, akşam kiminle yatıp, sabah kiminle uyandığı herkesçe bilinen bir dünyada yaşıyoruz.
Bırakın at sırtında mesaj taşıyan ulakları, artık kimse üç kelimelik mesaj yazma gereğini bile duymuyor.
Herkes bir ‘tık’ mesafesi kadar birbirine yakın.
Birine karşı sevgi mi besliyorsun, bir tık ve bir emoji ile sevgini anında yansıtabiliyorsun.
Nefret ya da kıskançlığını da, duygularını uzun uzadıya yazmaya gerek duymadan, zamandan tasarruf adına, yine bir tık ve bir emoji ile karşı tarafa iletebiliyorsun.
Üstelik bu duygularını paylaştığın karşı tarafla ortak bir dili konuşmuş olman da şart değil.
Her şey, emoji de saklı…
İşte böylesi bir dünyada Ak Saray’ında oturup halifelik hayallerini kuran Erdoğan’ın Suriye’de, Irak’ta, Libya’da kimlerle el ele verip, kol kola girdiğini, ne tür hayaller peşinde koştuğunu, başta Trump ve Putin olmak üzere, Ortadoğu’da söz ve karar sahibi olmak isteyen tüm aktörler tarafından biliniyor. Ancak, herkes kendi oyununa odaklanmış, sonucu kendi lehine çevirmeye çalışıyor.
Hatta kimileri Erdoğan’ın hayallerini süsledi, kimileri hayallerinin peşinden koşar adım gitmesi için iştahını kabarttı.
Bu nedenle bir Perşembe akşamı Emevi Cami’nde Cuma namazını kılma hayalini çevresiyle paylaşırken, birileri çıkıp ta, „Yanıbaşımızda Süleymaniye Cami varken, Emevi Cami’nde Cuma namazını kılmak neyimize“ diyemedi.
Aksine, „Cuma namazına henüz 12 saat var, iyisi mi, daha kimse uyunmadan sabah namazına yetişelim“ gazını pompaladılar.
Hani, „Şeyh uçmaz, ama müridi uçurur“ misali, Erdoğan’da kendince bir hayal kurarken, çevresindekilerin kendisine verdikleri gaz ile transa geçti.
Kendini bir an da 1,5 milyarlık İslam aleminin halifesi olarak görmeye başladı.
Ne Trump’ın dostane uyarılarının nereye varabileceğini tahmin edebildi…
Ne de Putin’in oyun kuruculuğunun nerelere savrulabileceğini kavrayabildi.
„Yeter ki Kürt devlet sahibi olmasın“ karşılığında Trump’a da Putin’e de her türlü tavizi verdi.
Önüne konulan her türlü anlaşma ve sözleşmeye, düşünmeden imzasını attı.
O okuyup anlayamadığı İngilizce ve Rusça metinlerin altına imzasını atarken, müridleri tarafından Dünya Lideri, İslam Alemi’nin son kurtarıcısı unvanlarıyla anılmaya başlandı.
Yılın ilk gününde Trump, klasik bir yöntemle Kasım Süleymani’yi uçurarak, Erdoğan’a da „boşuna halifelik hayalini kurma, fazla ileri gidersen senin Süleymanlarını da cehenneme gönderirim“ mesajını verdi.
Transa geçen Erdoğan bu klasik mesajı algılayamadı…
Trump’ın mesajından tam on gün sonra bu kez Putin, Emevi Camisi’nde Esad ile verdiği görüntüyü günün modasına uyarak emoji olarak kendisine gönderdi.
Deve sırtında hayalinin peşinden koşturan Erdoğan, Trump’in klasik mesajı gibi Putin’in emojili mesajını da anlayamadı.
Çevresindeki vezirleri de, bu konuda kendisini uyarabilecek cesareti kendilerinde göremedi.
Irak’ın kuzeyinde kurulması hedeflenen „İkinci İsrail’in” kuruluşunu engellemiş, Suriye’nin kuzeyinde de „terör devletinin“ kuruluma ihtimalini bertaraf etmiş, Akdeniz üzerinden devesini Libya’ya doğru koşturuyorken, birden İdlib’te saldırıya maruz kalması, Erdoğan’ın normal hayata dönmesini sağlar mı, bilinmez.
Ancak dün İdlib’te, özel tim mensubu 6 askerin ölümü ve 9’ünün yaralanmasıyla sonuçlanan Suriye’nin Türk askerlerine yönelik saldırısının pek de hayra alamet olmadığı, şimdiden görünen bir gerçek.
Bu alametin nereye ve nasıl evrileceğini zamanla daha net olarak göreceğiz.
Bundan birkaç yıl önce yazmış olduğum bir yazıda, “Putin Erdoğan’ın abdestini bozdu, Trump ise kıblesini değiştirecek…” demiştim.
Eğer dün yaşanan olayla birlikte Erdoğan, kıblesini değiştirmese de, zaman geçirmeden abdestini yenilemek zorunda kalacak.
Yenileyeceği abdestle kaç vakit namaz kılacağını ise, hiç kuşkusuz Putin belirleyecek…
03.02.2020