
Elazığ depreminin ardından görsel ve yazılı medyada yoğun bir şekilde paylaşılan, bir kare.
“UMKE- Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi” adı verilen ve gönüllülerden oluşan bir kurtarma ekibi.
Ekibe mensup bir bayan, bir enkazın başında, enkaz altında kalan Azize isimli bir kadının telefonuna ulaşmış, onunla konuşuyor.
Gönüllü; “Azize… Azize…” seslenerek enkaz altında kalan kadınla konuşup ona moral veriyor.
Enkaz altında nasıl hareket etmesi gerektiğini, enkaz altındaki çocuklarıyla irtibat kurmasını, kurtarılıncaya kadar güçlü kalmasını öğütlüyor.
Aynı binanın enkazı altında Azize’nin Türkçe bilmeyen, Kürt komşuları da var.
Azize’nin onlara seslenmesi gerekiyor…
Ancak Azize tek kelime Kürtçe bilmiyor.
Gönüllü bayan, Azize’ye komşularına Kürtçe nasıl seslenmesi gerektiğini öğretiyor.
Ve bozuk bir Kürtçe ile Azize’ye diyor ki;
“De ki, Xalti kudera te diêşe!” (Söyle, Teyze neren ağrıyor!)
***
Azize ile Xalti (Teyze) denilen enkaz altındaki kadın aynı binada oturuyorlar.
Bina deprem ile kül yığınına dönüşmesine rağmen, komşulukları enkaz altında da devam ediyor.
Her komşu gibi, Türk Azize ile Kürt komşusu Xalti deprem esnasında da aynı kaderi yaşıyor…
Depremin enkazı altında da aynı acıları çekiyorlar…
Dolayısıyla acıları ortak ancak acılarının dili farklı…
Azize, kim bilir kaç yıllık komşusu olan Xalti’nin dilini, Xalti’de Azize’nin dilini bilmiyor.
Bu nedenle ortak acılarını paylaşabilmeleri, ancak bir gönüllünün aracılığıyla mümkün olabiliyor.
Depremin adeta simgesi haline gelen bu diyalog havuz medyasına mensup gazeteciler tarafından, „Kürtçe ve Türkçe’nin kardeşliğini anlatan bir sesleniş“ diye sembolleştirirken, devletin resmi ajansı (AA) bu diyalogdaki Kürtçeyi sansürleyerek servis ediyor.
Anlayacağınız, kardeşlik devlet ve millet katında yine tek taraflı işliyor.
Kendilerini özgür medya olarak sunan kimi kalemler ise, Xalti denilen Teyze ye hala Türkçe öğretilememiş olmasını devletin bir ayıbı olarak değerlendiriyorlar.
Birinci kesim, Xalti’yi görmesine rağmen, Xalti’nin konuştuğu dili duymaya hala hazır değiller.
İkinci kesim ise, Xalti’yi bugüne kadar yok edemeyip Teyze’ye dönüştüremeyen devlete hayıflanıp, devleti günahkâr ilan ediyorlar.
Halkların kardeşliği rüyasına kendilerini kaptırıp, devleti ise halktan soyut bir organizasyonmuş gibi gören duygusal Türk ve Kürtler de, “acıların dili ortaktır” hikayesi üzerinden deprem edebiyatını parçalamaya çalışıyorlar.
Hiç kuşkusuz dinsel, dilsel ve toplumsal farklılıkların zenginlik olarak kabul edildiği, insanların farklılıklarıyla özgür ve eşit haklara sahip olarak birlikte yaşadıkları toplumlarda, sevinçlerin de acıların da dili aynıdır.
Ancak söz konusu toplum Türkiye olunca, acıların dili ortak olabilir mi?
Eğer Türkiye’de acıların dili ortak olmuş olsaydı, bu ülkede yaşayan milyonlarca Aziz ve Azize, yıllarca aynı binada yaşadıkları Kürt komşularına, birlikte çalıştıkları Kürt iş arkadaşlarına, kız alıp vermekle övündükleri Kürt akrabalarına Kürtçe seslenebilecekleri üç-beş kelimeyi öğrenebilme zahmetinde bulunabilirlerdi.
Eğer Türkiye’de acıların dili ortak olmuş olsaydı, milyonlarca Aziz ve Azize, mensubu oldukları devletin, kendilerinin de üzerine yaşadıkları toprakların gerçek sahipleri olan Kürtleri on yıllarca “Dağlı Türkler”, dillerini de “Dağ Dili” olarak tanımlamasına, kardeşlik ya da komşuluk hukuku hatırına itiraz ederlerdi…
Eğer Türkiye’de acıların dili ortak olmuş olsaydı, aynı sırayı paylaştıkları Türk arkadaşlarıyla eşit haklara sahip olmak için mücadele ederlerken ölen Kürt gençleri “terörist”, Türk gençleri de “şehit” ilan edilmezdi…
Eğer Türkiye’de acıların dili ortak olmuş olsaydı, aynı enkazın altında kalan Azize’nin konuştuğu dil resmi, enkaz altında bile komşulukları devam eden Xalti’nin konuştuğu dil ise devletin resmi kayıtlarında hala bilinmeyen bir dil olarak geçmezdi.
Eğer Türkiye’de acıların dili ortak olmuş olsaydı, Elazığ’daki depremzedelere gönderilmek üzere Ergani Belediyesi’ne ait yardım arabalarının önü kesilip, engellenmezdi…
Eğer Türkiye’de acıların dili ortak olmuş olsaydı, kim bilir belki de deprem olmazdı…
27.01.2020
firataras@navkurd.net