
Bir süre önce, arada bir Güney’e gidip gelen bir arkadaşımla sohbet ediyorduk.
Ekonomiden asayişe, Kerkük’ten Peşmergenin birleşmesine kadar birçok konuyu konuştuk. Sonuçta söz dönüp dolaştı, Güneyli Kürtlerin saç rengine geldi.
Saçı erken yaşta beyazlaşan arkadaşım; „Kaç kezdir Güney’e gidip geliyorum, saçları beyazlaşan bir kurde rastlamadım. Genç veya yaşlı, hemen hepsinin saçları hem simsiyah, hem de ayna gibi parlıyor“ dedi.
Ben de; „petrolden dir“, diye cevap verince…
„Saç rengiyle petrolün ne alakası var„ diye itiraz etti.
Bunun üzerine, „Güney’e gidip gelen sensin. Sorsaydın büyük ihtimalle aynı cevabı onlardan da alırdın“, dedim.
Arkadaşım, „Madem bu kadar eminsin, o zaman sen ver cevabını“ diye ısrar etti.
Ben de; „Petrol sudan ucuz olduğu için Güneylilerin musluklarından su yerine petrol akıyor. Düşlerini de petrol ile aldıklarından dolayı, saçları hep siyah hem de parlak oluyor“ dedim.
Bu kez, “bana niye hiç denk gelmedi“ diye itirazını sürdürdü.
“Sen otellerde kalıyorsun, eğer bir evde kalmış olsaydın, birkaç yıkamadan sonar senin de saçların simsiyah ve parlak olurdu. Çünkü sadece evlerdeki musluklar petrol kuyularına bağlı…”
Bu açıklamamdan sonra arkadaşım pes etti ve başka konuya geçti.
Bu, işin şaka tarafı…
Ancak petrol meselesi ciddi bir mesele.
Güney’de sudan ucuz olsa da, Kürtlerin hala en önemli silahı…
Başta Amerika olmak üzere güçlü devletlerin dünden bugüne Güney’e yönelik bir ilgileri varsa, askeri ve diplomatik düzeyde bir destekleri devam ediyorsa, hatta bölgesel düzeyde Kürtlere bir rol biçiliyorsa, bunun en büyük nedeni Kürdistan’ın üzerinde oturduğu petrol rezervlerinin varlığı ve zenginliğidir.
Kürdistan’ın adı, bugün petrol sayesinde dünya enerji haritasında önemli bir yer işgal ediyor.
Son çeyrek yüzyılda Bağdat’a karşı Kürtlerin elini güçlendiren en önemli kart…
Güney Kürdistan, yine sahip olduğu petrol rezervi sayesinde küresel ve bölgesel ülkeler nezdinde hatırı sayılır bir konuma sahip oldu.
Bölgesel Kürt Yönetimi, 2005-13 yılları arasında dünya çapında faaliyet gösteren çok sayıdaki petrol şirketi ile 60 civarında anlaşma imzaladı.
Hewler, petrol şirketlerinin üst yöneticileri tarafından en fazla ziyaret edilen şehir oldu.
Buna rağmen Güneyli Kürtler, ellerindeki bu güçlü silahı da bugüne kadar doğru dürüst kullanamadılar.
Bölgesel Yönetimin, 27 yıllık aradan sonra hala tek ve güçlü silah olan petrolü merkezi hükümete teslim etme noktasına gelmiş olması da, bunun bir ispatı.
Bağımsızlık Referandumu ile Kürtler, bir devlete sahip olma hayallerinin gerçeğe dönüşebileceğine sevinirlerken, işler tersine dönmeye başladı.
Referandum sonrası, ilk önce sorunlu bölgeler olarak tanımlanmasına rağmen Bölgesel Yönetimin denetiminde olan Kerkük ve kimi yerleşim alanları merkezi hükümetin denetimine geçti.
Kürdistan Bölgesi Türkiye ve İran tarafından ablukaya alındı.
Batılı devletlerin desteğiyle abluka aşıldı, ancak bağımsızlık kelimesi Güneylilerin literatüründen çıktı.
Yüzler Bağdat’a çevrildi…
Şimdi de sıra petrolün devrinde, üstelik bizzat Kürtlerin önerileriyle…
Niye elde kalan tek silah petrol…
Çünkü Güney’de resmi olarak bir başkan, başbakan, parlamento ve hükümet olmasına rağmen, fiiliyatta hala birbirilerinin alanlarına müdahale edemeyen ikili bir yönetim hakim.
Özellikle 2003’de Saddam yönetiminin çökmesiyle, Irak’ın en güçlü ve diri gücü olan Pêşmerge güçleri hala partilere bağlı…
Yine batılı ülkelerin öneri ve ısrarlarına rağmen pêşmerge güçleri bir türlü düzenli bir orduya dönüşemedi/dönüşemiyor…
Irak Dışişleri Bakanlığı Kürtlerin elinde olduğu dönemlerde, uluslararası düzeyde güçlü diplomatik bir ağ ya da güçlü bir lobi oluşturulamadı…
İki dönem üst üste bu bakanlığı üstelenen Hoşyar Zebari’nin mesaisinim çoğunu, bugün Bağdat’ı yöneten Arapları toplayıp Amerikalılara muhatap kıldıklarına harcadığını, verdiği son röportajında öğreniyoruz…
Bunun içindir ki, bugün birçok ülkede Kürt Bölgesel Yönetimi’nin temsilcilikleri olmasına rağmen, kayda değer diplomatik bir faaliyetleri yok. Bırakın diplomatik çalışmayı, bulundukları ülkelerdeki Kürtlerle ciddi bir temasları bile söz konusu değil.
Basın yayın desen, hepsi Güney’in „Amiral Gemisi“ olan Rûdaw’ın denetiminde.
Onların yaptıkları en iyi iş ise, Erdoğan’ın her yaptığını haber yapmak ve söylediği her sözü manşetlere taşımak…
Haklarını vermek gerekirse, Güneyli yöneticilerin son dönemlerde yaptıkları en önemli iş, Hewlêr’de bulunan konsoloslarla görüşüp, poz vermek…
Eğer yapılan görüşmeler neticesinde bir anlaşma sağlanırsa ve Kürdistan petrolü Bağdat’taki merkezi hükümete devredilirse, Bölgesel Yönetim petrolün yanı sıra, petrolden dolayı elde ettiği siyasi ve diplomatik ağrılığını da kaybeder.
Haliyle öylesi bir durumda Güneyli Kürtler de, kaçınılmaz olarak saç boyasına bile muhtaç olurlar…
Benden söylemesi…
05.10.2019