
Ramazan, Müslümanların kutsal ve dini duyarlılıkların arttığı bir ay.
Geçmişte Kürdistan’ın köylerinde bir şenlik havasında geçerdi. Akşamları köy cemaati kurulur, normal zamanlarda dengbêjlerin söyledikleri stranlarla şenlenen ortam, dini sohbetlerle süslenirdi.
Oysa şimdi ne eski ramazanlar ne de eski sohbetler kaldı.
Şimdi ise, her televizyonda prof. ünvanlı bir şaklaban çıkıyor, millet de bıkmadan ve usanmadan her gün aynı palavraları dinliyor.
Ramazan ayını köyde geçirdiğim dönemlerde, köy cemaatinde sıkça duyduğum bir söz vardı. Kimi zaman köyün imamı, kimi zaman da yaşlılardan biri Müslümanlarla kafir dedikleri diğer dinlere mensup milletler arasında kıyaslama yapar ve şöyle derlerdi.
„Asıl Müslüman biziz, ancak İslamiyet’i en iyi uygulayanlar kafirlerdir!“
Kendileriyle ilgili tespiti doğru yapmakla birlikte, kafirlerin İslamiyet’i en iyi uyguladıkları kısımla ilgili gerekçelerini ise doğru bir nedene dayandıramıyorlardı.
İleri sürdükleri gerekçeler darmadağınık ve belirli ibarelerle sınırlı kalıyordu.
Kimileri, Kafirlerin daha ileri ve zengin olmalarını Kuran-ı tersten okuyup hayata uygulamalarına bağlıyor, kimileri de; İslami kuralları kopyaladıklarını ileri sürüyordu.
Herhangi bir araştırmaya dayanmadan ileri sürdükleri gerekçelerle ne kendileri tatmin oluyor, nede etrafındakileri ikna edebiliyorlardı.
Yılardan beri söylenen ancak sağlıklı bir gerekçeye dayandırılamayan Müslümanlarla kafirler arasındaki fark, 2010 yılından beri iki Müslüman akademisyen tarafından yapılan araştırmalarla ortaya konuluyor.
Şeherzade Rahman ve Hüseyin Askari, ABD’deki George Washington Üniversitesi’nde akademik çalışmalar yapan iki İranlı Müslüman akademisyen.
2010 yılından bu yana İslam dinindeki ahlaki ve toplumsal ilkeleri baz alarak her yıl “İslamilik Endeksi” başlıklı bir araştırma yapıp, yayınlıyorlar.
Her iki akademisyenin 2018 yılı için yaptığı “İslamilik Endeksi” başlıklı araştırmaya göre, 153 ülke arasında ilk 40 sıraya giren hiçbir Müslüman ülke yer almıyor.
Araştırmadan çıkan sonuç, İslami kıstaslara göre en iyi ülke Yeni Zelanda olurken, Türkiye 95. sırada yer alıyor.
Yeni Zelanda’yı İsveç, Hollanda, İzlanda, İsviçre, İrlanda, Danimarka, Kanada, Avustralya ve Norveç izliyor.
İlk on da yer alan ülkelerin tümü Avrupa’dan ve bu ülkelerde yaşayanların dinleri ise Hristiyanlık…
En çok bilinen Müslüman ülkelerin listedeki sıralaması ise şöyle: Şeriatla yönetilen Suudi Arabistan 85, İran 125, Mısır 137, Sudan 152, Yemen 153 ile en sonda yer alıyor.
İlginç bir paradoks gibi görünüyor ancak nedeni çok basit.
Çünkü Müslüman ülkelerde, her türlü yolsuzluk, adaletsizlik, fakirlik, geri kalmışlık ve akla gelebilecek her türlü kötülük “dindarlık” örtüsü ile perdelenerek, insanlara yutturuluyor.
Peki “İslamilik Endeksi” denilen şey nedir ve neye göre hazırlanıyor?
Hiç kuşkusuz bu endeks İslam’ın beş şartı esas alınarak oluşturulmuyor.
Çalışmada, İslami yaşam ile ilgili Kuran-ı Kerim’deki bazı ayetler, Hz. Muhammed’in yaşamı, uygulamaları ve sözleri, İslami öğretilere bağlılık referans olarak kabul ediliyor.
Çeşitli göstergelerin kullanıldığı endeks, ekonomi, hukuk ve yönetim, insan hakları ve siyasi haklar ve uluslararası ilişkiler olmak üzere dört alt daldan oluşuyor.
Araştırmada esas alınan bazı kriterler ise şöyle:
Hukuk ve yönetim alt endeksinde; Ülkelerdeki hukuksal bütünlük, yolsuzlukla mücadele, güvenlik ve devlet etkinliğine bakılıyor. Bununla ülkelerde görülen yolsuzluğun yaygınlığı, mülkiyet haklarının güvenliği, hesap verebilirlik, hukukun üstünlüğü ve yönetim yapısının etkinliği ölçü alınıyor.
İnsan hakları ve siyasi haklar başlığı altında ise, medeni ve siyasi haklar, sosyal refah ölçüsü, sosyal sermaye, kişisel özgürlük, kadın hakları, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim ve demokrasi düzeyi ile ilgili veriler esas alınıyor.
Ayrıca 2018 yılına ait ortaya çıkan İslamilik Endeksi listesi kamuoyuna sunulurken, araştırmacılar yaptıkları basın açıklamasında Mısırlı alim Muhammed Abduh’un bir sözüne atıfta bulunuyorlar. Muhammed Abduh bundan 100 yıl önce diyor ki: “Batı’ya gittim, İslam’ı gördüm ama Müslüman yoktu; Doğu’ya döndüm, Müslümanları gördüm ama İslam yoktu.”
Bu söz de, “İslamilik Endeksi” listesi kadar anlamlı olmakla birlikte, bir soru işaretini de kendi içinde barındırıyor.
Acaba sorun, Müslümanların İslami kurallardan uzak olmuş olmaları mı, yoksa İslamiyet’in kendisi mi?
22.05.2019
firataras@navkurd.net