Doğudan esen rüzgar soğuk ve de kuru olur.
Bu rüzgar, tedbirini almayanın iliklerine işler.
Bir süre sonra diner ama etkisi uzun sürer.
Etkilediğini yatağa düşürür…
İran’da yaşanan siyasi gelişmeler de doğu rüzgarı gibidir…
O da batıya doğru yayılan bir etki gücüne sahiptir.
En çok da Irak, Suriye ve Türkiye’yi etkiler.
İran’da yaşanan her değişimin bu üç ülkeye fazlasıyla sirayet etmesinin nedeni, kimi Arap devletlerinde olduğu gibi mezhepsel değildir.
Nedeni, dört ülkenin ortak paydasını oluşturan Kürtler ve Kürt sorunudur.
Dolayısıyla bu dört ülkenin herhangi birisinde yaşanan bir değişim, en fazla diğer üç ülkede fazlasıyla hissedilir…
İran’ın Haşdi Şabi ile Irak’ta, Pastaranlarla Suriye’de olması, ezeli rakibi olan Türkiye ile yeri geldiğinde kol kola girmesinin temel nedeni de Kürtlerdir…
Bu nedenle İran’da yaşanabilecek bir alt-üst oluş sadece İran ile sınırlı kalmaz.
Bölgesel, hatta ABD-Rusya’nın bölgedeki varlıkları nedeniyle küresel etkileri olur.
Dolayısıyla orada değişimi belirleyen, kaç gündür sokaklara dökülen halkın tutumundan çok İran’daki sistemin gücü ve ona yapılacak dış müdahalelerin şiddeti belirleyici olur.
Dış müdahalenin kimden veya nasıl olacağını aşağı yukarı hemen herkes tahmin edebiliyor.
Geriye sistemin gücü kalıyor ki, ona bakmakta yarar var.
Peki İran’da son 40 yılda oluşan yeni sistem nasıl işliyor?
Sistemin tepesinde oturan Dini Lideri, 88 üyeden oluşan Uzmanlar Meclisi tarafından atanıyor ve ömür boyu devletin başı olarak kalıyor.
İran’da bu koltuğu Humeyni’nin ölüm tarihi olan 3 Haziran 1989 tarihinden beri Ali Hamaney işgal ediyor.
Dini Lider Hamaney’in altında 12 kişiden oluşan Muhafızlar Konseyi var.
Bu konseyin 12 üyesinden 6’sını Hamaney seçiyor.
Konseyin en önemli işlevi, seçimle gelecek yöneticilerin aday olabilmelerine onay verme yetkisine sahip olması…
Kim bu seçimle gelenler?
Uzmanlar Meclisi’nin 88 üyesi.
Parlamento’nun 290 üyesi.
Cumhurbaşkanı.
Uzmanlar meclisi ile parlamento üye ve cumhurbaşkanlığı için aday olanların adaylıkları, ancak Muhafızlar Konseyi’nin onaylamasıyla gerçekleşir.
Uzmanlar Meclisi’nin üyelikleri için 8 yılda bir seçim yapılıyor.
Bu meclisin en önemli görevi, Dini Lideri atamak ve gerekirse görevden almaktır.
Parlamento üyeleri için 4 yılda bir seçim yapılır.
Parlamentonun temel görevi, sadece yasa yapmaktır.
Cumhurbaşkanı da parlamento üyeleri gibi 4 yılda bir seçilir.
Cumhurbaşkanı ise, Dini Lideri ilgilendirmeyen konular dışında yürütmenin başıdır.
Yukarıda görülen şema da olduğu gibi tüm yetkiler tek kişi de, atamayla gelen ama seçimle gelenleri ön elemede geçiren Dini Lider de toplanmakta…
Böyle bir sistemin uzun vadeli ayakta kalma şansı var mı?
Sanmıyorum.
Bu nedenle son günlerde sokaklara dökülen halkın etkisiyle, İran’da köklü bir sistem değişikliği yaşanmasa da yönetimde taşların yerinden oynaması kaçınılmaz gibi görünüyor.
Bu değişim de Kürtlerin payına bir şey düşer mi, o da Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürtlerin izledikleri ve bundan sonra da izleyecekleri siyasete bağlı…
Çünkü İran, bugün sadece İran’dan ibaret değil.
Haidi Şabi ile biraz Irak.
Devrim Muhafızlarıyla biraz Suriye.
Kürt ortak paydası nedeniyle biraz da Türkiye’dir.
İran’da taşların yerinden oynaması, diğer üç ülkede deprem etkisi yaratmasa da bir sarsıntıya neden olur.
Buralarda yaşanabilecek depremin ya da sarsıntının şiddeti ise, Kürtlerin tutumuna ve izleyecekleri siyasete bağlı az ya da çok olur.
Kürtler, ayaklarına gelebilecek yeni ve belki de son olabilecek bir fırsatı değerlendirebilirler mi?
Yaşanan tecrübelerden hareketle pek de emin değilim…
04.01.2018
firataras@navkurd.net