Son sözü hemen girişte söyleyeyim. Afrin’e sefer olur, ne var ki Afrin’den TC’ye, Erdoğan’a zafer çıkmaz!
Erdoğan’a zafer çıksaydı dün Kobanê’de çıkardı. Kobanê ki düz bir ovada, sınıra sıfır kilometrede kurulu. Daha devrimin şafağında toparlanan bilimum İslamcı çakallarca saldırıya uğrayan Kobanê birkaç yüz güleç yüzlü insan tarafından efsanevi, dillere destan bir direnişle ölümüne savunuldu ve zafer kazanansa o genç insanlar oldu. Ve bu Erdoğan’ın himayesine aldığı İslam Devleti çakallarının tılsımını bozdu, yenilgisine giden yolu açarak Erdoğan’ın hevesini kursağında bıraktı. „Ha düştü, ha düşecek“ dediği Kobanê sonunda boğazında düğümlendi. Şirazesi bozuldu, dengesini yitirmesine yol açtı, kimyası alt üst oldu.
Afrin’se topografyası oldukça farklı olan bir alan. Dağları, tepeleri ve her karış toprağı tırnakla, emekle işlenmiş bir çoğrafya. Yollarının dışında birkaç metre arayla boy salmış milyonlarca zeytin ağacının olduğu bir bölge. Cennet varsa şayet, yeryüzündeki cennetlerden biridir Afrin, hem de ilk sıralarda yer alan.
Hiç kimse, hele de cennete dönüştürmüşse yaşadığı toprakları, cenneti cehenneme tercih etmez. O yüzdendir ki Erdoğan savaş uçaklarıyla bir haftadır tüm yerleşim birimlerini bombalaığı halde, tek bir Afrin’li Kürt, toprağını, yani yarattığı cenneti bırakıp TC’nin „şefkatli“ kollarına sığınmadı. Herkes, sadece YPJ veya YPG savaşçıları değil, yaşlısı genci, kadını erkeği yurt savunmasında canı gönülden yer aldı.
Erdoğan nasıl ki Şam’daki Emevi Cami’sinde namaz kılamadıysa ve Kobanê düşmediyse, milyarlarca dolarlık yatırımda bulunduğu El Kaide artıkları, İslam Devleti çakalları, Müslüman Kardeşler şebekesi yenilgiyi yaşamak zorunda kalmışlarsa Afrin de düşmeyecek.
Türk devletinin, TC’nin Afrin’e yönelik istila ve işgal seferinin üzerinden sekiz-dokuz gün geçti. Onlarca, yüzlerce savaş uçağı, bir o kadar Alman Leopard tankı, uzun menzilli toplar, helikopterler, zırhlı araç ve gereçler, onbinlerce asker ve kullanım süresi çoktan geçmiş mayın eşeği misali öne sürülen Özgür Suriye Ordusu kamuflajlı bilimum El Kaide ve İslam Devleti çapulcuları gide gide bir kilometre yol alamadılar. Tümünü bekleyen sonsa aynen Kobanê gibi olacak: Yenilgi ve mağlubiyet. Kazanansa Kürt halkı ve Afrinliler olacak!
Yaşanan ve olası gelişmeleri toparlayacak olursak;
Bir: Her geçen günle birlikte uluslararası planda yaşanan sessizlik dağılacak. Esad’la bir dönem daha devam kararı alan, yumuşak bir geçişle cihadcı güçlerin önünü almaya çalışan baş aktörler, Türk devletinin İslamcı çapulculara alan açma amaçlı bu işgal girişimine sessiz kalmayacak. Rusya da dahil herkesin bir hesabı var. Tümünün toplamından çıkan sonuçsa Suriye teokratik bir devlet olmayacak. Bölgenin tümünden çıkarılan derslerle katı merkeziyetçi yapıdansa dezentral, ademi merkeziyetçi bir Suriye tercih edilecek.
İki: Dişleri çekilen, sökülen Esad’ın eli Kürtlerle birlikte yol almaya mecbur. Bunu dün 1980’lerin başında baba Hafız Esad Hama’da, Homs’da tecrübeleriyle yaşadı, oğul Esad’sa son yedi yılda. Bugün Başar Esad halen ayaktaysa, bunu en başta Kürtlere borçlu. Kürtler de ona bir cephe açmış olsaydı sonu Kaddafi’den daha beter olurdu. O, bunun bilincinde.
Üç: Suriye coğrafyasının üçte birini kontrol altında tutan Kürtler Suriye’de rejimden sonra gelen baş aktör konumunda. Bunu Esad da, Rusya ve ABD’de kaydetmiş durumda. İstedikleri için mi? Hayır! Kürtler uyguladıkları akıllı politika ve devreye soktukları demokratik, çoğulcu ve seküler modelle bunu kanıtladılar. Buna ek olarak bir amaç uğruna çıplak yürekleriyle gösterdikleri eşsiz kahramanlık ve fadekarlıkla İslam Devleti çetelerinin yenilgisine giden yolu açtılar, bunun teminatı oldular. Ve İslam Devleti’nin başkenti Rakka’yı alarak bunu kanıtladılar.
Dört: Esad’ı, Baas‘ı destekleyen Rusya İdlib’teki İslamcı çakalları himayesine alan Erdoğan’ın önüne bir tutam yonca atarak mayın tarlasına sürdü. İdlib bugün değilse yarın düşecek ve Esad’ın, rejimin kontrolü altına girecek. Afrin’de mayın tarlasına sürülen Erdoğan ise eli boş dönecek, ne Türkiye kazanacak ne de İdlib’teki çakallara vaad ettiği cennet olan Afrin onların egemenliği altına girecek. Stratejik konumundan ötürü Afrin hem Esad, hem de Putin için İslamci güçlere terk edilemeyecek önemde. Rusya da, Suriye de Afrin Türkiye veya ona bağlı güçlerin denetimi altına girdiğinde Halep, Tartus ve Lazkiye‘nin tehdit altına gireceğini bilecek kadar tecrübeye sahip.
Beş: Erdoğan emellerinden birini ise gerçekleştirdi. Afrin’e yönelik işgal girişimiyle mahalleyi konrol altına aldı, Kılıçdaroğlu ve Kemalistler dahil bilimum Kürt düşmanını „Yenikapı ruhuyla“ yeniden arkasına aldı, geniş bir Anti-Kürt çephesi oluşturarak yelkenleri doldurdu. Kemalistler ve onların kılıç artığı Kemal‘in kavrayamadığını ise Kıbrıs’ta yaşananlar gözler önüne serdi. Kıbrıs’ta yanınlanan Afrika Gazetesi „Türkiye’den bir işgal harekatı daha“ başlığı kullandığı ve Kıbrıs işgaline atıfta bulunduğu için Erdoğan‘ın yönlendirmesiyle Madımak benzeri bir saldırıya uğradı. Yarın Afrin’den Türkiye’ye „Mehmetçik“ cenazeleri döndükçe Kıbrıs’ın bin katı bir saldırı füryası ile yüzyüze kalabilecek Kürtler ve Türk demokratları. Dokunulmazlık zırhı ile donatılan paramiliter güçler Türk illerinde Kürtlere ve barış yanılısı güçlere karşı pogramlara girişecek ve ardından ise Olağanüstü Hal’in yerini Savaş Hali alarak Erdoğan seçimleri ya en kısa zamanda gerçekleştirmeye çalışacak ya da elinin tersi ile iterek ilelebet iktidarda kalmanın yolunu arayacak.
Altı: Fırat’ın Doğu’sunun, yani Kobanê’den Irak Kürdistanı sınırına kadar olan alanın Demokratik Suriye Güçleri ile ABD denetimi altında tutulması konusunda uluslararası bir konsensüs oluşmuş durumda. Irak’tan Akdeniz’e Kürt Koridoru oluşmasın, Suriye-Türkiye sınır hattının tümü Kürt güçlerinin egemenliği altında olmasın ve Türkiye’nin endişeleri bir ölçüde giderilsin diye Afrin bölgesinin diğer Kürt bölgelerinden koparılması konusunda da bir uzlaşma sağlanmış gözüküyor. Afrin, diğer Kürt bölgeleriyle birlikte olmayacak, buna rağmen ama farklı özerk bir statüye sahip olarak Şam’la ilişki içinde olacak. Bosna-Hersek’te Saraybosna statüsüne benzer bir idari sistem Afrin için de gündeme gelecek.
Sonuç olarak Erdoğan Afrin’den eli boş dönecek. Himayesi altına aldığı cihadçı güçler İdlib’ten kaçmak zorunda kalacak ve onlara Afrin’de sunmak istediği cennetse kursaklarında kalacak. ABD ve Rusya ise ilan edilmemiş konsensüsü yavaş da olsa yaşama geçirecek. Afrin’de bir kez daha tuzağa düşen Kılıçdaroğlulu CHP ise avucunu yalayacak. İçerde Kürt düşmanlığı ile yelkenleri dolduran Erdoğan erkene alınmış bir Başkanlık seçimini mi yoksa Sıkıyönetim ve Savaş Hal’i hükümlerini mi devreye sokacak, yakında göreceğiz.
Sonuç ne olursa olsun, Afrin düşmeyecek ve TC’nin Afrin emelleri gerçekleşmeyecek. Kürtlerin dayanışma kampanyası ile uluslararası kamuoyu da hareketlenmeye başladı. Bunu Almanların Leopard tanklarını modernize etmeyi durdurmalarından çıkarmak mümkün. Yeter ki Kürtler Kobanê’yi sahiplenmeye benzer bir duruşun sahibi olabilsinler!
28.01.2018
msahin1@web.de