Bugün Güney Kürdistan’ın soran bölgesinde çıkan olaylar düşündürücüdür. Çünkü denildiği gibi maaşlarla ilgili bir durum ortada yok. Eğer sorun hak arama ve maaş ise, ellerinde tam otomatik silahlarla halkı tarayanlara ne demeli.
Her şey apaçık ortadadır. İran şu an B Planını uygulamaya koymuştur. A planı ile Kerkük’te yaptığı iç ihanetten tam başarılı olamadı. Kerkük’ün işgal edilmesinde asıl amaçlarından biri de Kürtler arası çatışma çıkartmaktı. Daha sonra hedef Hewlêrî işaret edip bütün vilayetleri ele geçirmekti. Ancak başaramadılar. A Planını başaramadıkları için, şimdi B planını devreye koydular. Öyle anlaşılıyor bu, sömürgeci güçler tarafından daha önceden, ortak ve bilinçli bir şekilde hazırlanmıştır.
Irak şu an Kürdistan Hükümeti’nin bütçesine el koymuştur. Amaç Kürdistan Hükümeti çalışanlarının maaşlarını alamaması. Maaşlar ödenmeyince de haliyle haliyle kargaşa çıkacak. Soran bölgesinin kimi ihanetçi partileri harekete geçecek ve ayaklanma başlatılacak.
İşte bugün Kürdistan’da ki eylem ve protestolarda amaçlanan tamda budur.
Şu anki B Planı ise Kürdistan’ın tümünü kontrol altına almayı hedeflemektedir. Ya da bu plan doğrultusunda iç savaş çıkarıp, Kürdistan bölgesini ikiye ayırmaktır.
Irak’ın şu an 120 Milyar borcu var. Borç batağına batmış Abadi hükümeti mi bunları kurtaracak, yoksa milyon dolarları alan ihanetçiler mi?.
Protestocular bunu bilmeden, ‘Abadi’ diye slogan atıyorlar. İhanetçiler, Irak’a müdahale etmesi için çağrı yapıyorlar. Halkın mal ve namusuna el atıyorlar. Elektrik ve su depolarını yakıyorlar. Rastgele halka ateş ediyorlar. Bunlar mazlum hak arama işleri değil. Düpedüz Iran ve diğer sömürgecilerin adına yaptıkları bir başkaldırıdır.
Daha geçen gün, İkbal Pür, İran Kudüs tugayları 2. Komutanı ve Maskariyan adlı İranlı üst düzey komutan Süleymaniye’yi ziyaret etiler. Yaptıkları gizli görüşmeye YNK, Goran, Newey Nu, İslami Partiler, imam ve dini şahsiyetler katılmışlardır.
Alınan kararlardan birisi, yaşanan durumun sorumlusunun, Mesud Barzani olduğu ve bunun bedelini ödetilmesi yönündedir. Yani yapılan bağımsızlık referandumu ve halkın bağımsız devlet istemesinin bedelini Sayın Barzani’den istiyorlar.
Kerkük’deki ihanetten sonra, İran ulusal güvenlik sorumlusu Ali Şemxani yaptığı açıklamada “biz Kürdistan’ın, Irak’tan ayrılmasına engel olduk” demişti.
Her şey aleni bir şekilde ortadadır. Hiç kimse yapılanlara kılıf aramasın.
Unutulmasın ki devlet kurmak parti ve örgüt kurmaya benzemiyor. Kimileri yapılanları hak arama olarak görebilir. Yukarda saydığımız nedenlerde de bir hak araması söz konusu değildir. Kimse yapılanları mazlum bir eylem olarak görmesin. Yapılan eylemler, Kürt Milletinin devletleşmeye karşı düşmanları tarafından organize edilmektedir.
Kürdistan hükümeti yapılan ihanete ve haddini aşan gösterilere bir an önce müdahale etmelidir. Kürt Milletinin düşmanlarıyla gizli görüşmelere katılanları zaman geçirmeden yargılamalı. Geç kalınması durumunda ihanetçilerin elleriyle kargaşa büyüzecek. Mevcut ulusal değer ve kazanımlara büyük darbe vurulacak.
Düşmanların geliştirdiği A, B planlarına karşı, Kürdistan halkı ancak tek sesle cevap verebilir. Oda ulusal çıkarlar temelinde birlik olmak ve devletleşmektir.
Kürdistan halkı, düşmanlarının çıkarları için kendini ateşe atmamalıdır. Şimdiye kadar bu millet defalarca, ihanet görmüştür. Yüzbinlerce kurban verilmiştir. Ama Kürt Milleti hiçbir zaman onur ve ulusal değerlerinden vazgeçmemiştir.
Sayın Barzani’nin dediği gibi, ihanete ve sömürgecilere rağmen, Kürt Milleti 25 Eylül Bağımsızlık Anahtarını eline aldı. Zamanı geldiğinde de onu kullanacaktır.
Gelecek yeni yılda Bağımsız bir Kürdistanı görmek dileğiyle, herkesin yeni yılını kutluyorum.
21.12.2017