Türkiye’nin sıcak gündemi, referandum.
Türkler ve Kürtler, her biri farklı bir cephede konumlanmış milyonlarca seçmen.
Kimi olaya dışarıdan bir seyirci olarak yaklaşmakta, kimi ise ateşli bir taraftar olarak içinde yer almakta.
Ha keza partiler en etkileyici sloganı bulup kullanma yarışında…
Şimdiye kadar ortaya çıkan sloganlardan en çarpıcı olan yine HDP’e ait:
„Demokratik Cumhuriyet Ortak Vatan İçin HAYIR!“
Tıpkı 7 Haziran seçimlerinde kullandıkları nokta vuruşlu slogan gibi.
Çarpıcı kılan, salt kürtlerden oya alan ve toplumda da Kürt partisi olarak adlandırılan HDP’in kullanıyor olması.
Etkili kılan yanı ise, Kürtler açısından doğruyu ifade etmesinden ziyade, tercih ile tercih nedeni arasında tutarlı bir mantık içermesi.
Ayrıca Kürtler açısından sorunlu olan böylesi bir sloganı HDP’in cesaretle kullanıyor olması…
Bir önceki yazımda Kürtlerin çaresizliğinden bahsetmiş, Kürtlerin tarafsız kalmaları gerektiğini belirtmiştim. Çok sayıda tepki aldım ve aldığım tepkilerin hiçbirinde bir tutarlılık yoktu. Kimisi „evet“e hizmet etmekle, kimisi de seyirci kalmakla beni eleştiriyordu. Ama hiçbirinde HDP gibi ne istediğini cesaretle belirten bir belirleme yoktu.
Bana göre Kürtler için öncelikli tercih referanduma dahil olup olmama tercihi olmalıdır.
Türkiye’yi ortak vatanı olarak görmeyen, Türkiye Cumhuriyeti’ni demokratikleştirme gibi bir derdi olmayan Kürd’ün seçime dahil olma gibi bir kaygısının olmaması gerekir.
HDP gibi Türkiye’yi ortak vatan gören, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratikleşmesini kendisine görev adeden Kürd’ün yapması gereken ise, seçime dahil olması ve iki tercih arasından kendine uygun olan birini seçmesidir.
Kürtlerin bu ikilemi üzerinde düşünürken rahmetli Kinyas Kartal aklıma geldi.
Aynı zamanda Birukî aşiretinin reisi olan Kinyas Kartal 1965’den itibaren Adalet Partisi’nden dört kez üst-üste milletvekilliği yaptı.
Lise son sınıfta iken kendisiyle tanışma imkanına sahip oldum. Üniversiteye hazırlandığımı öğrenince de, bana bir tavsiyede bulundu.
Dedi ki:
„Sakın ha Mülkiye’yi tercih edeyim deme. Bu devlet Kürtlerin devleti olmadığı için seni ne kaymakam ne de vali yapar, boşu boşuna okumuş olursun. Tip, Hukuk, İktisat gibi bölümleri tercih et. Devlet seni doktor olarak çalıştırmasa muayenehane açarsın, hakim, savcı yapmazsa avukatlık, müdür, genel müdür yapmazsa, muhasebecilik yaparsın…“
Nasihatine uydum, o nedenle çocukluğumda hayalini kurduğum öğretmenlikten o gün vazgeçtim, yapmış olduğum tercih değişikliğinden dolayı da hiç bir zaman pişmanlık duymadım.
Yirmi yıl üst-üste Türk Devleti’nin meclisinde milletvekilliği yapan Kinyas Kartal, devletin Kürtlerle olan ilişkisine böyle bakıyordu. Yaptığında olmasa da, bana yaptığı nasihatte bir tutarlılık vardı.
Şimdi Kürtlerin referandum hikayesine geri dönersek, HDP’in referandum sloganındaki belirleme, Kürtler açışından doğru bir belirleme değil, ancak kendi içinde tutarlı bir mantığa sahip.
Çünkü HDP, hiç bir zaman kendisini bir Kürt partisi olarak tanımlamadı, tanımlamıyor. Türkiye’yi ortak vatan, demokratik cumhuriyeti de temel amaç olarak tanımlıyor.
Diğer Kürt partilerin tutum ve gerekçelerini, referandumda kullanacakları sloganları merak ediyorum.
Mesela federasyonu savunan Hak-Par ve PSK’yi…
Bağımsızlığa vurgu yapan PAK’ı…
AKP’nin Kürdistan şubesi gibi çalışan Hüda-Par’ı…
Ne istedikleri, ne yaptıkları, hatta kaç tane oldukları dahi belli olmayan PDK’leri…
Ortak Vatan’ın bekası ve demokratik cumhuriyetin inşası için referanduma dahil mi olacaklar, yoksa dışında kalarak yeni bir vatan arayışına mı girecekler?..
10.02.2017