Sayın İbrahim Güçlü “Yeni KDP Kuruluşu Üzerine Düşünceler…” başlıklı bir yazı kaleme almış (www.navkurd.net, Ocak 2017). Böyle bir çalışmanın olduğundan bahseden Sn. Güçlü “Bu partinin çalışmalarıyla ilgili detaylı bilgiler yok. Bu durumda, bu parti çalışmalarının, çok geleneksel bir anlayışla sürdürüldüğünü söyleyebilirim.” diyor yazısının ilk paragrafında. Tabi insan az bildiği konularda düşüncesini açıklarsa yanılma olasılığı yüksektir. Bu yazıda İbrahim Güçlü’nün “(…)detaylı bilgi (…)” si olmadığı için de yanlış bir zamanda yanlış bir çıkış yapıyor.
Kaldı ki Sn. Güçlü PDK-Bakur’un 11. Kongre Sonuç Bildirgesinden de maalesef bi haber. Bakınız 11. Kongre sonuç bildirgesinde ne diyorlar: “Ancak yasal parti örgütlemesi (10. Kongre kararına atıf yapılıyor. Y.N..) bazı nedenlerden dolayı ertelendi. 2014 yılının ilk ayında 36 kişi alel acele, iyi bir hazırlık yapmadan, rızamızı almadan adımız ile bir parti kurdular. Kurulan partide adımızın kullanılması kamuoyunda karmaşıklığa, tartışmalara yol açtı. Bugün PDK’nin Kuzey’deki evinde birlikten bahsetmek durumuna gelmemizin nedeni budur. „İki parti – İki başlılık“ kuzey kamuoyunda derinleşmeden, halkımızın gözünde bu yanlış adımın sorumlusu olmamak için 11. Kongre’nin yapılmasını ve orada gerekli kararların alınmasını yeğledik. (…) 11. Kongre yeni organların önüne somut bir görev koydu. Bu çalışmanın süresi ve biçimi bellidir. Aynı zaman da nasıl bir çalışmada değerlendirildi. Kurucular listesi hazırlanırken PDK-Bakur PDK’nin evi içinde birlik sorusunu çözecek. Bu çalışmalar Kongre sonrası hemen başladı.
Tüm taraf ve kişilerle el ele vererek, PDK’nin evi içinde (abc) ve ülkemizin kuzeyinde birliğin yaratılması için çaba harcamaya çağırıyoruz. Niyetimiz bu kutsal çalışmada engin, sabırlı ve hazırlıklı olmaktır. Kürdistani ve Barzani hattını savunduğunu söyleyen tüm çevrelere elimizi uzatıyor, hazır olduğumuzu söylüyoruz.” (PDK-Bakur 11. Kongre Sonuç Bildirgesi 08.09.2016)
Bunlar kamuoyuna deklare edilen karar ve görüşler. “Tüm taraf ve kişilerle el ele vererek, PDK’nin evi içinde (abc) ve ülkemizin kuzeyinde birliğin yaratılması için” somut bir çalışma olduğu ve tarafların varlığı aşikar. Bu arkadaşlar zamanı geldiğinde kamuoyuna da açıklama yapar diye umud ediyorum.
Yeni parti için “yeni aktörlere ulaşmak, niteliksel, toplumsal, örgütsel anlamda farklı bir iş yapmaktır” diyor Sn. Güçlü. Çok haklı. Örneğin benim ile bu arkadaşlar ilişki kurdu. Onun için Güçlü’nün yazısında tarif ettiği ve mutlaka uzak durulması gerektiğini söylediği “siyaset sınıfının” ve Sn. Güçlü’nün kapısının herhalde çalınmadığını yazıdan anlıyoruz. Parti çalışması yapan arkadaşlar Kürdistan toplumunda sosyolojik karşılığı olan kesimlere yönelmişler herhalde. Kürdistan halkının ölümsüz Barzani’nin yolunda milli, demokrat, yurtsever, çağdaş ve modern bir parti arayışı içinde olma iddiasında olunca böyle yapmanın daha doğru olduğu kanısındayım.
Sonuç olarak Kürt Davası, bir halkın siyasi statü elde etme davasıdır. Kendi kaderini belirleme hakkıdır, kendi kendisini yönetme tarzını demokratik kurallarla belirleme hakkıdır, bu hakka kavuşma mücadelesidir.
Sn. Güçlü zaten hep böyle yapıyor. Sabırlı değil. Doğrudur kendisi çok yere girip çıktı. Kurucusu olduğu siyasi hareket de dahil ortaklaşma, birlikte mücadele etme yeteneğinden yoksun. Rızgari, Ala Rızgari, PDK-Hevgirtin, DKP, HAK-PAR ve Bi Zavayî Partîya Kurdistan benim hatırladıklarım. Bırakın bu arkadaşlar işini yapsınlar. Sonuca ulaştıklarında oturup birlikte değerlendiririz Sn. Güçlü, söz!
Sidat Mansur