Bundan yaklaşık beş yıl önce Başbakan olan Erdoğan, Davutoğlu’nun stratejik derinliğinin de etkisiyle, Halifelik hayalini kurmaya başladı.
Bu hayalini gerçeğe dönüştürebilmenin ilk adımı olarak, Şam’daki Emevi Camisi’nde Cuma namazını kılmaya niyetlendi.
Tüm hesaplarını, o güne kadar küçük birader olarak gördüğü Esad’ın gidici olduğuna göre yaptı.
Kırk yıllık Esad ismini Esed’e dönüştürdü.
Esad sonrası döneme hazırlık adına, „alnı secdeye değen“ İŞİD, El-Nusra ve türevlerini „tepkili gençler“ olarak adlandırdı.
Herbirine, açık ya da örtülü olarak her türlü askeri techizat ve lojistik destek verdi.
Emevi Camisi’nde kılacağı namaz için gün sayarken, bir yıl önce düşürülen Rus uçağıyla niyeti bozuldu.
20 Aralık’da Rusya ve İran ile vardığı mutabakatla da abdesti bozuldu.
Böylelikle Emevi Camisi’nde kılmayı hayal ettiği cuma namazi için ne abdest ne de niyet kaldı. Bilinidiği gibi, Rusya İran ve Türkiye’nin Dışişleri Bakanları, Suriye’deki sorunların siyasi çözümü için 20 Arallik’da Moskova’da bir araya geldiler.
Toplantının ardından bir mutabakat bildirgesi yayınlandı.
Görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; “Suriye’de kalıcı bir ateşkes sağlanması için çabalarımızı birlikte sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise, “Üç ülke de Suriye’de önceliğin rejim değişikliği olmadığı konusunda mutabık kaldı“ diyerek, mutabakatın içeriğini tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde ortaya koydu.
Mutabakat metni sekiz maddeden oluşuyor.
Erdoğan’ın abdestini bozan ise, mutabakatın ilk ve son maddeleri.
Yani 1. ve 8. maddeler.
- Madde:
İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor.
- Madde:
İran, Rusya ve Türkiye, IŞİD ve El Nusra ile ortak mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırmak konusundaki kararlılıklarını doğrular.
Birinci madde ile Türkiye’nin, dolayısıyla Erdoğan’ın, Esad’ın egemenliğini koşulsuz bir şekilde kabullendiğini, Rusya ve İran ile birlikte Esad’ın iktidarda kalması için mücadele edeceği anlamına geliyor.
Sekizinci madde ile de Erdoğan, „alınları secdeye değen tepkili gençler“ olarak adlandırdığı, açık ve örtülü bir şekilde desteklediği El-Nusra’yı da İŞİD gibi terör örgütü olarak görmek, her ağzını açtığında bir terör örgütü olarak nitelediğı PYD/YPG’yi de silahlı muhalif grup olarak tanımak zorunda.
Ne Erdoğan’ın hala Esad’a Esed deyişi, ne de verdikleri onca cana rağmen El-Bab’da sürdürdükleri „Kürt Karşıtı Kalkan Harekatı“ bu iki gerçeği değştirmeye yetiyor.
Rusya ve İran ile ortak mutabakat imzalamayı adeta bir zafer olarak sunan Erdoğan’ı daha çok kötü günler bekliyor.
Rus uçagını düşürmekle Putin’e düşman, Büyükelçi Karlov’un öldürülmesiyle de Putin’e mahkum olan Erdoğan, yukarıda belirtilen iki maddenin de yeraldığı Moskova mutabakatına imza atmakla, şimdi kaza namazıyla gunahlarından arınacağının hesabını yapıyor.
Ancak kaza namazı bile Erdoğan’a nasip olmayacak.
Çünkü Putin, Emevi Camisi’nde cuma namazını kılmaya niyetlenen Erdoğan’ın abdestini Moskova’da bozdu, kıblesini ise pek yakında Trump değiştirecek…
27.12.2016