Sosyalist Rusya döneminde, Amerika’nın Ford Fabrikası yetkilileri, Rusya’daki Lada Fabrikasını ziyaret ederlerken, „Bu fabrika kime ait“ diye sorarlar.
Ruslar, „İşçilere aittir“ diyorlar.
Fabrikanın parkında park edilmiş olan iki araba gördüklerinde; „bu arabalar kime ait“ sorusuna da, „biri müdürün diğeri de yardımcısınındır“ cevabını veriyorlar.
Bir zaman sonra bu kez Lada yetkilileri, Ford Fabrikasını ziyaret ediyorlar.
Ruslar bu kez soruyor, „bu fabrika kimindir“ diye, fabrika yetkilileri, „Ford Ailesinindir“. Fabrikanın parkında binlerce araba, Rus heyetinin, „peki bu arabalar kimin“ sorusunu, Ford yetkilileri, „hepsi işçilerin“ diye cevaplıyorlar.
1 Mayıs işçi sınıfının bayramı, ama Kürdistan’da işçi sınıfı, Türkiye İşçi sınıfının da Kürt sorunu gibi bir derdi yok.
Buna rağmen 1 Mayıs kutlamalarında en fazla bağırıp çağıranlar, Kürtler ve Kürt partileri.
Bilindiği gibi, 1 Mayıs, her yıl bütün Dünya’da kutlanmaktadır.
Dünya’nın birçok ülkesinde işçiler bu günün önem ve kazanımlarını, bir bayram havasında kutlarlar. Kimi ülkelerde de isçiler ve temsilcileri sınıfsal taleplerle, protesto yürüyüşleri ve mitingler düzenleyerek kutluyorlar.
1 Mayıs, Avrupa ülkelerinde her yıl bir panayır ve eğlence şeklinde kutlanmaktadır.
Türkiye gibi ülkelerde, sadece adı işçi olan, ancak işçi sınıfı bilincinden yoksun, milyonlarca kişi var. Keza bu sınıfın temsilci ve yöneticileri ise çoğu lüks ve varlık içinde yaşamaktadırlar. Bunlar, isçi sınıfını düşünmekten çok geleceklerini garantiye almak ve milletvekili olma hesabını yapmaktalar. Bugüne kadar nerdeyse bütün sendika başkanları şu ve ya bu partiden milletvekili oldular.
Yine, Türkiye’de yapılan birçok araştırma ve anketlerde, isçi sınıfı denilen kesim seçimlerde, yüzde yetmişe yakın bir oranla sağ partileri tercih ediyor.
Durum böyle olunca, işçi sınıfının temsilcileri ve işçilerden çok, 1 Mayıs’ın kutlandığı alanlarda daha çok marjinal sol örgütler boy göstermekteler. Bu örgüt ve taraftarları ise, orak çekiçli, kızıl bayraklarla 1 Mayısı sadece reklam aracı olarak kullanıyorlar. Buda kendileri açısında anlaşılır bir durum. Kutlamalarından kimsenin bir itirazı da yok.
Kürt Milleti’nin ulusal talepleri adına ortaya çıkmış olmalarına rağmen, sol ve sosyalıym adına biribirleriyle yarışan Kürt partilerinin durumu ise daha vahim.
HDP’in 1 Mayıs tavrına kimsenin bir itirazı yok. Çünkü HDP Türk soluyla bütünleşmiş, Kürtlerin ulusal taleplerini kendine sorun yapan bir parti değil. Eş Genelbaşkanı Figen Yüksekdağ defalarca, „biz ülkeyi böldürtmeyiz“ demesi bunun somut bir göstergesidir.
Diğer Kürt partileri, başta PAK, PSK, Hak-Par, ÖSP, PAK-Kurd, DDKD ve diğerleri, sözde asgari ulusal talepleri olan kurum ve partilerdir.
Bunlar da 1 Mayıs’da Türk sol partileriyle adeta yarışıyorlar.
Türki’ye ve Avrupa’da bu Kürt partileri, az sayıdaki taraftarlarıyla hep alandalar.
Bir eline Kürdistan bayrağını, bir eline de parti bayrağını alan partili Kürtler, yaşasın 1 Mayıs sloganıyla kalabalıkların arasında dolanıp dururlar.
Yeri geldiğinde de, asıl amaçlarının Kürt Bayrağı ve Kürdistan değerlerinin tanıtımı olduğunu söylüyorlar. Oysa niyetlerinin bu olmadığını kendileri de biliyorlar.
1 Mayısı bu denli bir çoşkuyla kutlamalarının nedeni, eski alışkanlıkları ve sosyalist düşüncelerinden dolayıdır.
Türkiye ve Kürdistan’da Kürt partilerinin etki alanında olan bir sendikal hareket, potansiyel bir işçi sınıfı kitlesi olsa, ona da eyvallah.
Bugün Kuzey Kürdistan’da yaşananlar da birkez daha gösteriyor ki, 1 Mayıs Kürtler için bir şey ifade etmiyor.
Çünkü Kürt toplumu büyük bir çoğunluğuyla hala köylü bir toplum. Talepleri de sınıfsal talepler değil.
Sosyal medya üzerinden yansıtılan görüntülere bakıldığında, insan, işçi sınıfı Kürdistan’da devrime hazır ve Kürdistanı kurtaracak tek güçmüş gibi sanıyor.
Halbuki ortada ne bir devrim havası, ne de bu havayı devrime dönüştürecek bir işçi sınıfı var.
Bu partiler sosyalizim, işçi sınıfının mücadelesi, 1 Mayıs kutlamalarıyla nasıl ki bugüne kadar bir arpa boyu yol alamadıylarsa, bugünden sonra da alamazlar.
Atatürk, Lenin, Stalin, Mao resimlerini taşıyan marjinal sol gruplarla yanyana yürümekle, LBGT filamalariyla alanlara çıkmakla ne onlar gelişip güçlenir, ne de Kürtlerin bir kazanımı olur.
Halbukı bu partiler, 1 Mayıs ve benzeri günlerde, Kürdistan ve parti bayraklarını taşıyan üçbeş kişiyle bu alanlarda harcadıkları enerjiyi, sadece üç renkten oluşan sıradan bir bez parçasıyla bile Kürt halkının içine girip harcarlarsa, hem kendileri, hem de Kürt halkı kazançlı çıkar.
Ama onlar, Kürtlerin o meşhur sözünde olduğu gibi, „Aş hiştine, li pê çeqçeqê ketine“.
06.05.2016
siracoguz@web.de