Oldum olası futbola karşı hep ilgisiz kaldım.
Bu ilgisizliğim iki nedenden kaynaklanıyordu.
Birincisi, okul öncesi aldığım dini eğitim döneminde, bizlere; „Futbol topu Hz. Hasan ve Hüseyin’nin kesilmiş kafalarından esinlenerek icat edilmiştir. Topa ayak vurmak, her ikisinin kafasına ayak vurma anlamına gelir ki, bu da büyük bir günahtır“ deniliyor olmasıydı.
İkincisi ise, yine çocuk sayılabilecek yaşta sol siyasetle tanışmış olmamdı. Bu dönemde de peşlerinden gittiğimiz „Ağır Abilerimiz“ bizlere, „Futbol, kapitalist ve emperyalistler tarafından icat edilen bir oyundur. Amaç, geniş halk kitlelerini kendi sorunlarından uzak tuttmak ve onları bu yolla oyalamaktır“ deniliyordu.
Buna rağmen o ilk dönemde, büyüklerimizden dayak yeme pahasına, o günün koşullarında bulabildiğimiz plastik ya da yünden yapılmış bir topla köyün dışına çıkar, onlardan gizli futbol oynardık.
Ancak ikinci neden daha etkli olmuş olmalıydı ki, bu dönemde yaşıtlarım okul sonrası futbol oynayıp, radyodan futbol maçlarını takip ederlerken, ben ağır abilere takılır, onlarla memleket ve dünya sorunları(!) üzerine kafa yorardım.
Ancak yıllar sonra bu ağır abilerin çoğunun aslında birer futbol fanatiği olduklarını farkettim.
Kimi Galatasarayli, kimi Fenerbahçeli, kimi de Beşiktaşlı…
Galatasaraylılar taraftarlıklarını Galatasaray’ın renkleriyle, Beşiktaşlılar da taraftarlıklarını Beşiktaş’ın sınıfsal karekteriyle açıklamaya çalışıyorlardı.
Bu nedenle bazı Kürt parti lider ve yöneticilerinin kimi toplantılarını, taraftarları oldukları takımların maçlarına göre ayarladıkları, ya da o maçlara denk gelen toplantılarını iptal ederek maç seyretmeye gittikleri, kendileri tarafından dile getirilmekte.
Bugün Kürtler tarafından Galatasaray’a duyulan ilgi ve sevginin Abdullah Öcalan’ın Galatasaraylı oluşunun bir sonucu olduğu da yine herkesçe malum…
Futbolun ortaya çıkış nedeni ne olursa olsun, popüler bir spor dalı olan futbol, bugün tüm dünya da en fazla ilgi duyulan bir spor dalı. Kürtlerin, hatta Kürt parti ve yöneticilerinin futbola ilgi duymaları da gayet doğal.
Hatta başkaları sadece fubola ilgi duymakla kalmıyor, aynı zamanda onu bir araç olarak ta kullanıyor.
Dünyada bu aracı kullanamayan, hatta kullanılan duruma düşen bir kesim varsa, onlar da, Kürtler.
Fanatik futbol taraftarı olan Kürtler, tıpkı sol siyaset gibi futbolu da evrensel bir değer olarak görüyor ve taraftarlıklarını da buna göre izah ediyorlar.
Ancak ilginçtir ki, Türk devletine karşı mücadele etmelerine rağmen, futbol fanatiği olan Kürt partilerinin lider ve yöneticileri, dünyada birer marka olan Real Madrid, Barselona, Bayern München, Milan ya da Manchester United gibi takımlar varken, ya Galatasaraylı ya da Beşiktaşlı olmayı tercih ediyorlar.
Bana öyle geliyor ki, futbol konusundaki tutumları da, tıpkı siyasi tutumları gibi tesadüfi değildir.
Nasıl ki, altmışlı yıllarda sol ve sosyalizim ile tanışmalarıyla, halkların kardeşliği ve enternasyonalizm adına ulusal değerlerinden uzak düştüyseler, sömürgeci devletlerin futbol takımlarına hayran olmaları da onları ulusallıktan ve ulusal değerlerden uzak kalmalarına neden oluyor.
Oysa bu oyunu Türkiye’de „üç büyükler“ olarak adlandırılan takımlar gibi olmasa da, onlarla aynı ligde oynayan ve Kürtlerle adeta özdeşleşen takımları da var ki, bunlardan birisi de Amedspor dur. Bu takım son dönemlerde Türkler tarafından sanki bir Kürdistan takımıymış gibi algılanmakta ve gittiği her yerde saldırılara maruz kalmakta.
Bırakın bir Türkün Amedsporlu olmasını, Kürt futbol fanatiklerinin bile bu takıma destek olduğunu söylemek olası değil.
Kürt fanatikler, izlemeye gittikleri takımlarının galip gelmeleri için boğazlarını yırtarcasına takımları lehine tezahürat yaparlarken, salt ismi Kürtçe ve renkleri Kürtlerle özdeşleşen renklerden oluşan Amedspor gittiği her şehirde Türkler tarafından saldırıya uğramakta, başta oyuncuları olmak üzere yöneticeleri, taraftarları „terörist“ olarak adlandırılıp, linçe tabi tutulmaktadır.
Bu muameleye tabi tutulmalarının en önemli nedeni ise, Amed ismini kullanıyor olmaları.
Kürt ve Kürdistanı çağrıştırdığı için de, dindaş, yoldaş, takımdaş olarak gördüğümüz kesimlerce düşman görülmekte ve sindirilmeye çalışılmaktadır.
Kürt ve Kürdistani hedeflerle ortaya çıkmış olan partiler varken, Amedspor’a yönelik bu kin ve nefretin hızla yaygınlaşması da ayrıca manidar.
Acaba birileri tarafından, Kürtler siyaset kurumu ile es geçtikleri ulasallığı Amedspor taraftarlığıyla yakalarlar, diye düşünülmüş olabilir mi?
Ki bunun dünyada da örnekleri yok değil, Bask ve Katalanların durumu gibi…
Futbol dünyada her kesim ve her ulus tarafından kullanılan ciddi bir enstrüman.
Din ya da ideolojik argümanlarla Kürtlerin bu güçlü enstrümana bu güne kadar kayıtsız kalmaları ya da birer figüran olarak Türk takımlarına fanatikçe bağlanmaları, kendilerine de Kürtlere de bir şey kazandırmıyor.
Oysa bu enstrümanı Kürtler de ustaca kullanabilirler.
Amedspor bu enstrümanın bir parçası olarak değerlendirilebilir. Hatta tüm futbolsever Kütler Amedspor taraftarlığıyla, kendi aralarında ulusal ölçekte bir ortak payda da yaratabilirler…
Oluşacak bu ortak payda ile hem Amedspor’a yönelik linç girişimlerinin önüne geçilebilinir, hem de hayatın diğer alanlarında ve hatta Kürt siyasetinde de ortak bir zeminin oluşmasına da kapı aralayabilir.
Bir ihtimal dahilinde de olsa, Kürtler arasında yeni bir ortak payda oluşturabilme potansiyeline sahip olduğu için, her bijî Amedspor…
29.04.2016