Her şey nasılda bir anda kontrolden çıktı. Yada şöyle demek daha doğru her şey nasılda bir anda gözü dönmüş iktidarın tümden kontrolüne girdi.
Bundan altı ay önce, totaliter yönetimin sonu olarak görülen 7 haziran seçimleri, diktatörlüğün şahlandığı bir döneme nasıl da hızla kaydırıldı. Kitleler nasıl bir anda hipnotize edilmişçesine yeniden diktatöryal sloganların peşine takılıp Kürdün kanını arzular hale geldi? Yoksa bu arzu hiç bitmemişti de arzu daha da güçlensin diye bir süreliğine bu kan dökme arzusuna gem mi vurulmuştu? Ne de olsa “bastırılan geri döner”.
Günlerdir bir ülke kendi sınırları içinde kalan bir coğrafyada insanları aç susuz bırakıyor, evlerini tanklarıyla bombalıyor, helikopterlerden çıkan mermiler yetmezmiş gibi keskin nişancılarıyla sokağa çıkan herkesi vurabiliyor. 35 günlükten 75 yalına kadar herkes, kadın erkek demeden katlediliyor. Ölülerini sokakta almak için beyaz bayrakla sokağa çıkanlar gene vuruluyor. Emniyet gerekli güvenlik önlemleri aldık çıkıp cesetlerinizi alabilirsiniz diyor, cenazelerini almak için sokağa çıkanlar gene vuruluyor. Bu nasıl bir cinnet halidir? Adlarına Esedullah diyen bir grup “vahşet işçisi” , duvarla akla hayale gelmedik yazılar yazıyor, katliam yapmak için öğretmenleri çoktan gönderilmiş okulları işgal edip, o okullarda tahtalara tehditler ve artık o okullarda olmayan sokaklarda öldürülen çocukların okul tahtalarına zafer sloganları yazabiliyor.
Bu kadar vahşet ancak akıl yoluyla yapılabilir çünkü ancak akıl yoluyla meşrulaştırılabilir. Tüm bu olan bitenler bir çok kişi tarafından “ama onlarda memleketi bölüyorlar, ama onlarda devlete isyan ediyorlar, ama onlarda özerklik istiyorlar…” gibi ipe sapa gelmez açıklamalarla meşrulaştırılıyorlar. İnsan akılsız bir canlı olsa, bu olanları meşrulaştırmak için bu kadar “akılsız” ama k”endini temize çeken” cümleler kuramazdı.
Olan bitene ilişkin her yazı yazmayı istediğimde, yazdığım her sözcük o kadar sıradan, o kadar cılız kalıyor ki, yazmaya utanıyorum. Bu kadar acı ve vahşeti anlatmaya kalkışmak, büyük bir aşk için şiir yazan bir şairin “güzel kadınsın vesselam” demesi kadar düz, imgeden, duygudan yoksun sözcüklerle anlatmak nasıl da sıradanlaştırıyor yazdıklarımı.
Nasıl anlatılabilir ki, Şırnak’ın Silopi ilçesinde 4 gün önce sokak ortasında vurulan 11 çocuk annesi Taybet İnan’ın cenazesi halen vurulduğu sokakta bekliyor. Gazetemize konuşan Taybet İnan’ın oğlu Mehmet İnan “Annem komşularımızdan dönerken sokak ortasında vuruldu ve hayatını kaybetti. Yusuf amcam annemin yardımına koşarken evimizin avlusunda vuruldu ve 20 saat boyunca ambulansın gelmesini yaralı bir şekilde bekledi daha sonra kan kaybından yaşamını yitirdi” demesi… Eşinin cenazesini almak için sokağa çıkan Halit İnan’ın da vurulduğunu ve 3 gündür Halit İnan’dan haber alamadıklarını anlatan bir insanın halet-i ruhiyesi nasıl anlatılabilir. Hangi kelime bu müthiş barbarlığı, vicdansızlığı, vahşeti kendi içine alır ki, onu diyelim.
Kürt coğrafyasında olanları analiz edecek hal yok bende. Ama yılbaşında günaha girmeyim diye kutlama yapmayan hatta kutlama yapanlar buğz eden Müslümanlar varya, hani, son dinin mensubu olmakla öğünen, camilerimize ayakkabıyla girdiler denildiğinde hop oturup hop kalkanlar, Diyarbekir’in göbeğinde tarihi camilerde konuşlanan “vahşet işçilerini” görmüyorya… vakit namazlarını eda etmek için işyerlerinden kaçmayı bile dinin cevazına bağlayarak idaha fazla sevap uğruna işten kaytaranlar varya, hani, “ölülerinizi vakitlice gömün” diyen dinlerinin vecibelerini bile görmezden gelip, ölülerini gömemeyen dindaşlarının yaşadıklarına sırtlarını dönüyorlarya… iki gün önce kutladıkları kandillerinde herkese burunlarını çekerek ve göz yaşı dökerek şekerler dağıtıp mağfiret dileyenler, kürdün çocuklarının bile ölüsüne sevinerek genire genire ortalık da dolanıyorlarya… Derinden bir öfke göğsümü sıkıştırıyor. Nereye nasıl kusmalıyım ki öfkemi, bir çocuğun ölmesinin en azından zamanını geciktirebileyim diye çırpınıyor bir yanım… Yazamıyorum… Kilitlenmiş, belleğim, aklım, ellerim… sadece küfürler dolaşıyor dilimde, gariz bağıra bağıra sokaklarda dolaşarak etmek istediğim küfürler; aklıma sokağa çıkamayanlar geliyor, sokağa yasaklıyorum bu gün kendime…