Geç kalınmış da olsa dün (4 Nisan 2012), Türkiye’de tarihi bir gün yaşandı.
32 yıl önce askeri darbeyle yönetime el koyan ve toplumu bir açık cezaevine dönüştüren darbe liderlerinin yargılandığı dava Ankara’da başladı.
Her ne kadar Gata’nın marifetiyle Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, sanık sandalyesinde oturmasalar da, dün, haklarında açılmış olan davanın başlamış olması ve davaya toplumun hemen her kesimini temsil eden kişi ve kurumların, davaya mudahil olarak duruşma salonunda yaralmaları, iki açıdan önemliydi.
Birincisi, Türkiye’de bir ilk yaşanıyordu.
Gecikmiş de olsa 12 Eylül’ün kudretli paşlarına sanık sandalyeleri ayrılmıştı. Bu, bir anlamda, Türkiye’de bugüne kadar her 10 yılda bir açık veya kapalı darbe yapma döneminin artık sona erdiğinin de bir resmiydi.
İkincisi ise, yine gecikmiş de olsa, toplumun herkesiminden kişi ve kuruluşların, bu davaya mudahil olmakla, bir doğruyu itiraf etmeseler de, fiilen bunu kabul etmeleri anlamına geliyordu.
Bilindiği gibi Anayasa Referandumu sürecinde, özellikle radikal sol kesimlerin itirazları, Ak Parti’nin 12 Eylül darbecilerinden hesap soramayacakları üzerinde yükseliyordu.
Bunlar, salt Ak Parti karşıtlığı nedeniyle kendi işkencecileriyle kolkola girerek „Hayır“ ya da „Boykot“ mitinglerinde arz-ı endam ediyorlardı…
Tabi bu tavırlarına gerekçe olarak, Ak Parti’nin asker ve emniyeti etkisi altına aldıklarını, Kemalist Cumhurriyet’in geriye kalan tek dayanağı, kimilerine göre de elde kalan tek mevzi olarak yargıyı da bu referandumla ele geçireceklerini ileri sürüyor ve 12 Eylül darbecilerinde hesap sorma işinin bir avutmadan ibaret olduğunu söylüyorlardı.
Anayasa referandumu % 60’lik bir oranla kabul edildi.
Ardından, 12 Eylül darbesinin henüz hayatta kalan şefleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında dava açıldığında ise, bunların bir kesimi, yine eski tavırlarına paralel olarak, darbecilerle olan yandaşlıklarını gizlemek için bu davanın hukuken zaman aşımına uğradığını ileri sürüp, karşımıza bu kez birer hukuk uzmanları olarak çıktılar…
Ve nihayet dava açıldı, iddianame hazırlandı…
Duruşma günü olan 4 Nisan’da ise aynı kesimler bu kez, geçmişteki tavır ve duruşlarının aksine, birer mudahil olarak al bayraklarıyla birlikte sahneye çıktılar…
Gerçi Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, Gata’nın marifetyile duruşmanın ilk günü olan 4 Nisan’da hakim karşısına çıkmadılar ama, bu onların ilelebet hakim karşısına çıkmyacakları anlamına gelmiyor.
Ömürleri ceza almaya ve cezaevinde yatmaya yetmese bile, onlar, insanlığa karşı işledikleri suçlardan dolayı yargılanıp hakettikleri cezalarla cezalandıracaklardır.
Elbette ki sorun, onlara duyulan kin ve nefretten dolayı, salt onların yargılanıp ceza almaları da değildir. Bu davanın açılmış olması bile tek başına, Türkiye’de darbe dönemlerinin tümüyle ortadan kalkması anlamına gelmektedir ki, asıl önemli olan da budur.
Darbecilerin gerek hukuki olarak ve gerekse toplumun vicdanında mahkum olmasını sağlayan bu süreç, Ak Parti’nin sayesinde gerçekleşti. Son 30 yıllık süreçte iktidara gelen partilerden AK Parti’yi farklı kılan da, demokratik değerleri ve demokrasiyi kendi uhdesinde görmemesine rağmen, eski ve yeni darbecilerden hesap sorma cesaretine sahip olmasıdır…
Ne ilginçtir ki referandum sürecinde, bu sürecin başlamasına zemin hazırlayan anayasa değişikliğine karşı bayrak açan ve özellikle de „Yetmez ama Evet“ çileri „Utangaç AKP’liler“ olarak suçlayan her kes, davaya taraf olmak için mahkeme önünde sıraya girmişlerdi.
Bu, bir anlamda olumlu bir tabloydu, çünkü orada olanla her kes bu davanın mağduruydu.
Kimi işkence tezgahlarında geçmişti, kimi en verimli olabilecek yıllarını, dört duvar arasında geçirmişti, kimi ise yakınlarını kaybetmişti.
Doğru olmayan, bugünkü tavırlarına zemin hazırlayan sürecin başlamasına karşı duruşları ve bu süreci başlatan anayasa değişikliğine karşı, AKP karşıtlığı adına, işkencecileriyle kolkola girmiş olmalarıydı…
Dünkü tablo eğer salt ortalıkta görünmek için bir reklamdan ibaret değilse, umarım bu, „Yetmez ama Evet“ diyenleri küçümseyen toplum mühendisleri için bir ders ve bundan sonraki süreçte, doğruyu kendi tekellerinde görme alışkanlıklarından vazgeçmeleri için de bir başlangıç olur…
05.04.2012
firataras@navkurd.eu