Yeni yıl, her yaş gurubu için farklı anlamlar yüklenerek değerlendirilmektedir.
Kimi bir yaş daha yaşlanacağını düşünerek hüzünle karşılar, kimileri ise yeni bir yılı olgunluğa bir merdiven daha yaklaşmış olmanın heyecanı ve sevinciyle…
Birileri de var ki, yeni yıl onlar için hayal ettikleri bir oyuncağa sahip olmanın zevkine vardıkları kısa bir andır.
Ben ne kendimi yaşlı bulduğum için bir yıl daha sona yaklaşmanın psikilojisini yaşadım, ne de genç gördüğüm için bir yıl daha olgunlaştığımı hissettim.
Oyuncağa gelince, küçüklüğümde çamurdan ve tahtadan yaptıklarım dışında ne bir oyuncağa sahip oldum ne de birilerinden böyle bir hediye aldım.
Yılbaşılarını eskinin sonu ve yeninin bir başlangıç anı olarak, uzaklardaki dostlarıma bir mail ya da sms gönderdim. Yılda bir kez de olsa hem onları hatırlamak, hem de beni unutabilme ihtimallerine fırsat vermemek için o günün son çeyreğinde bir taraftan klavyenin, diğer taraftan da telefonun tuşlarına heyecan ve özlemle bastım.
Yeni yılın ilk saatlerinden itibaren birer birer karşılığını aldım.
Her gelen mesajda farklı bir sevinci yaşadım…
Kimisini okurken hüzünlendim, kimisine kahkahalarla eşlik ettim.
Fakat yılın ilk saatlerinde bir dostumdan aldığım bir mesajla, adeta büyülendim.
Mesajı kısa ve özlüydü.
Ancak içeriği hala beyni mi mesgul ediyor.
Yakamı bırakmıyor, yürürken, yatarken, çalışırken sarf ettiği sözler kulaklarımda çınlıyor.
Sevgili dostum şöyle diyor mesajında;
„Bir ev istedim, köysüz olmuyor
Bir köy istedim, ülkesiz olmuyor
Bir ülke istedim, özgürlüksüz olmuyor
Özgürlük istedim, dostsuz olmuyor
Bir dost istedim, sensiz olmuyor.“
Beni bu mesajıyla onurlandıran sevgili dostuma teşekkür ediyor, tüm dostlarımın yeni yılını bu dugularla birkez daha kutluyorum.
05 Ocak 2010