Kürdistan’ın Doğusu İran’ın Batısı, Kürdistan’ın Batısı Suriye’nin Kuzeyi, Kürdistan’ın Kuzeyi Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu, Kürdistan’ın Güneyi ise Irak’ın Kuzeyi oluyor.
Gördüğünüz gibi, Kürdistan’ın çoğrafik tanımlaması da en az Kürt sorunu kadar karışık…
Kürtlerin ve Kürdistan’ın makus talihi denilen şey bu olsa gerek.
Kırk milyonluk nufüsa sahip koca bir halk…
Ancak, ne yeryüzünde bir devleti var, ne de herkes tarafından kabul gören coğrafik bir tanımı…
Dört devlet tarafından paylaşılınca, coğrafîk tanımı da onu kendi aralarında paylaşan ülkelerin coğrafik konumlarına göre yapılmaya başlandı.
Hatta zoraki de olsa bu tanımlamayı, Kürtler de bir dönem kullanmaya başladılar. Bu zoraki kullanımın vermiş olduğu alışkanlık sonucu, bugün de bir çok Kürt, kendi ülkesinin adını, olması gerekenden farklı olarak kullanıyor.
Özellikle Kürdistan kelimesinin yasak oluşu nedeniyle Kuzey Kürtleri, üzerinde yaşadıkları Kürdistan topraklarını basın-yayın ve legal siyasi çalışmalarında uzun yıllar Doğu ve Güneydoğu, ya da sadece ülke olarak adlandırdılar…
Kürdistan kelimesi uzun yıllar ancak illegal çalışma ve yazışmalarda kullanıldı…
Aradan yıllar geçtikten sonra, özellikle de Güneyin Federal Bölge statüsüne kavuşmasıyla birlikte, diğer parçalarda da Kürtler kendi ülkelerinin ismini sınırlı da olsa kullanmaya başladılar.
Güney Kürdistan ile bir çok konuda ilişki içinde olan Türk devleti, çözüm süreciyle birlikte Kürdistan kelimesinin TRT 6 ve Üniversitelerde kullanılmasına vize verirken, Güney Kürdistan’ı hala Kuzey Irak olarak tanımlamakta ısrar etmektedir. Kuşkusuz, bu konudaki ısrarın temel nedini, Güneyi olan Kürdistan’ın Kuzeyi’nin de olma gerçeği…
Türkiye, Güney Kürdistan ile olan ilişkileri ve bölgeyi tanımlamasıyla ilgili düştüğü komik durum nedeniyle bir çok fıkraya bile konu oldu. Yine de durum değişmedi. Çünkü Kürtlerin gerçeği dayatacak ne güçleri vardı, ne de uluslararası koşullar buna uygundu.
Güney Kürdistan’ın bugünkü statüsü de, uzun süre bu gerçeği ortaya koymaya yetmedi. Her atılan yeni adıma karşın yen bir manipulasyon, ya da yeni bir tanımlama karşımıza çıkıyor, ya da bilinçli bir şekilde çıkarılıyor.
Bunlardan birisi de son dönemlerde, herkesin dilinden düşürmediği „Rojava“ kavramı…
Sahi neden Rojava…
Rojava denilen bir ülke mi var?
Çoğu Kürtlerin de hoşuna gittiği bu kavramın mücidi kim?
Hangi ihtiyaçtan doğdu?
Kürt ve Kürdistan sözkonusu olunca mı, insanlar yeni kavram ya da tanımlara ihtiyaç duyuyorlar?
Kürdistan’ın Batısı, ya da Batı Kürdistan varken neden sadece Rojava kelimesi tercih ediliyor?
Filistin’e Filistin diyenler, ya da kırk tane Arap ülkesini tek tek sıralayanlar, Kürdistan’ın batı parçasına neden salt Rojava diyorlar?
Tıpkı daha düne kadar Kuzey Kürdistan’a Anadolu demeleri gibi, Rojava kavramı da bilinçli bir tercih mi yoksa…
Üstelik buna bir de Rojava halkı eklendi.
Yaşı başı geçmiş bir eski sosyalist kullanmıştı bir yazısısında.
Rojava halkı…
E ülkenin adı Rojava olunca, orada yaşayanlara da Rojava halkı demek kadar doğal bir şey olmasa gerek…
Ne güzel değil mi?
Yüzyıllarca verilen bir mücadelenin sonucu, ülkemizin adını rahatça kullanabilecek duruma gelmişken, „dostlarımız“ bize yeni bir ülke ve ve yeni bir halk hediye ettiler.
Rojava ve Rojava halkı…
Sizi bilmem ama, ben bu sempatik kavramı hayra alamet olarak yorumlamıyorum.
Rojava kavramını kullananların niyetleri ne olursa olsun, Kürt ve Kürdistan terimleri varken, bunların yerine ikame edilen her kavram, Kürtlerin red ve inkarının farklı bir versiyonuna tekabul eder…
Bu kavramı Kürdistansız kullanan Kürtler de bu sinsi oyuna gelerek, hem kendilerine hem de Kürdistan’ın diğer parçalarında yaşayan kardeşlerine zarar veriyorlar…
27.01.2014
firataras@navkurd.eu