Gün, 1 Mayıs günü.
Yer, Taksim’e çıkan ana caddeler.
İnsanlar dışında sokaklar bomboş.
Ne trafik sorunu, ne de araba gürültüsü.
Meydanın çevresinde sipere yatmış, gaz maskeleriyle silahlı polisler.
Şehrin dört bir yanından Taksim’e ulaşmayı hedefleyen kalabalıklar.
Ön saflarda maskeli kahramanlar.
Arkalarında işçi ve emekçiler.
Etrafta halay çeken Kürtler.
Sokak başlarında, ellerindeki sapanlarla mevzide bekleyen heyecanlı gençler.
Arada nefes nefese koşuşturan gazeteciler.
Hedef Taksim!..
Amaç, işçi ve emekçinin kurtuluşu!..
Her yılın 1 Mayıs’ında tekrarlanagelen görüntüler.
Sonuç, hep aynı…
Taksim’e çıkılamadı…
İşçi ve emekçilerin kurtuluşu da her yıl olduğu gibi yine başka 1 Mayıs’a kaldı…
Maskeli kahramanların işçi ve emekçileri kurtuluşa götürememelerinin tek bahaneleri, her zamanki gibi yine AKP iktidarı ve diktatör Erdoğan…
Suçlu ise, yine her seçimde bir kilo makarna ve bir torba kömür karşılığında Erdoğan’a oy veren „göbeğini kaşıyan halk“ın seyirci kalmış olması…
İşçi sınıfına önderlik etme iddiasında olanlar ise pir û pak…
Oysa durum gayet açık, bugün yaşananların bir nedeni mevcut iktidar ve halkın kendi sorunlarına sahip çıkmayışları ise, bir diğer nedeni de, halka önderlik etme iddiasında olan sol kesimin değişim ve dönüşüme ayak uyduramaması, kendi hatalarıyla yüzleşememesi…
Hatalarıyla yüzleşmeyen sol, ne Taksim’e çıkabilir, ne de sadece 1 Mayıs’larda hatırladığı o çok sevdiği sınıfın kurtuluşunu görebilir.
Çünkü sol’u temsil eden kahramanlar her yenilginin, her başarısızlığın nedenlerini kendilerinin dışında arıyorlar.
Gerekçeleri de hep aynı…
Yılda bir gün de olsa, sokağa çıkıyorlar, halk peşlerinde gitmiyor.
Her dört yılda bir seçimlere katılıyorlar, halk kendilerine oy vermiyor.
Her fırsat bulduklarında AKP iktidarına son vermek için isyan çağrıları yapıyorlar, halk bir türlü ayaklanmıyor.
„Nerede hata yaptık“, „halk niye bize güven duymuyor“ diye kendilerini gözden geçirmeleri gerekirken, ucuz ve kolay bir söylemle; „bu halk adam olmaz“ deyip işin içinden çıkıyorlar…
Oysa dillerinden düşürmedikleri değişim ve dönüşüm reçetelerini toplumdan önce kendilerine uygulamış olsalardı, halkı kurtarmasalar bile, muzdarip oldukları kimi saplantılarından kurtulmuş olurlardı.
Hiç kuşkusuz bu değişimin toplumda da bir karşılığı olurdu.
Tüm Dünya’da olduğu gibi belki de Türkiye’de de 1 Mayıslar bir şölen havasında kutlanır..
Maskeli kahramanlarda polisin gaz mermileri yerine, halk tarafından kırmızı karanfillerle karşılanırlardı…
1 Mayıs 2014
firataras@navkurd.eu