Bir gün futbol ile ilgili yazı yazacağımı hayal bile etmiyordum.
Daha çocuk yaşlardayken, yaşıtlarım, kendi aralarında kurdukları takımlarla fubol oynayıp, büyük futbol takımlarının fanatik taraftarlığını yaparlarken, ben, okul dışındaki zamanımın tümünü orda burda çıraklık yaparak geçiriyordum.
Ne futbol oynamaya ne de herhangi bir takımın taraftarı olmaya zamanım vardı.
Çocukluktan gençliğe adım attığım yıllarda ise sosyalizim düşüncesiyle tanıştım. Bu kez futbola zaman ayıramamanın dışında, o dönemin kalıplaşmıs düşünce tarzının bir sonucu olarak, kendisini sosylist olarak tanımlayan herkes gibi ben de, futbolu emperyalizmin bir oyalama aracı olarak değerlendiriyordum.
Futbolla ilgilenmek bir yana, ona ilgi duyan insanlara da farklı yaklaşıyordum.
Yıllar sonra kendimden daha fanatik futbol karşıtlarını görmekle beraber, futbola sevdalı olan, hatta futbol maçlarının fikstürlerine göre siyasal toplantılarını programlayan sosyalist örgüt yöneticileriyle de karşılaştım.
Bugün fanatik taraftarlığı hala yadırgamakla birlikte, futbolla ilgillnemyi de doğal karşılıyorum.
Bu nedenle futbola olan karşıtlığımı kısmen de olsa törpillemeye çalıştım. Şimdi taraf tutmamakla beraber, başta dünya ve avrupa kupaları olmak üzere kaliteli maçları zaman buldukça televizyonda izliyor, izlediğim bu maçlarda da hep iyi oynayan takımın doğal bir taraftarı gibi davranıyorum.
Hatta, zamanla tarafsız futbol seyircisi olamanın kimi yararlarını da gördüm.
Şöyleki; bir takıma karşı önyargılı olmadığınız zaman, iki takım arasında geçen müsabakada, hangi takımın daha iyi oynadığına daha objektif bir şekilde karar verebiliyor ve ona göre, doğal olarak iyi oynayanın da kazanmasını istiyorsunuz…
Oysa taraf olan biri için her zaman iyi olan kendi takımı, kaybetmesi durumunda ise suçlu olan hakemdir, mantığı egemen…
Bugün Radikal gazetesinde Kürt milli takımıyla ilgili haberi okuyunca, elim kendiliginden bilgisayarın tuşlarına gitti ve ortaya da bu yazı konusu çıktı.
Radikal’de Ferit Aslan imzasıyla çıkan haberin başlığı şöyle; ‚FİFA, Kürt futbol takımını resmi olarak kabul etti‘.
Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği’nin (FİFA) Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin ulusal futbol takımını resmi olarak kabul ettiği belirtilen haberde; Kürt yönetiminin Futbol Federasyonu Sekreteri Selam Hüseyin’in bu konudaki açıklamalarına yer verilmiş.
Selam Hüseyin, Kürt tarihinde ilk kez futbol takımının FİFA tarafından resmi olarak kabul edildiğini belirterek, „FİFA, futbol takımımızı resmi olarak kabul etti. 13- 22 Mayıs tarihleri arasında Filistin’de yapılacak olan uluslararası şampiyonaya Özbekistan, Tunus, Moritanya, Pakistan, Srilanka ve Endonezya ile birlikte aynı grupta yer alacağız“ diyor.
Türkiye’de yayınlanan gazetelerin köşe yazarları 28 Şubat’ın kudretli Paşası Cevik Bir ve darbedaşlarının gözaltına alınmalarıyla ilgili, Kürtler ise, Güney Kürdistan’ın ne zaman bağımsızlığını ilan edeceği konusunda yazılar yazarlarken, ben hayatım boyunca hep uzak durduğum bir konu olan futbolu seçtim…
Belki bu, Çevik Bir ve darbedaşlarının gözaltına alınmalarıyla karşılaştırıldığında, çok basit bir konu gibi algılanabilir.
Ancak Kürtler ve onların dört ülkedeki statüleri sözkonusu olduğunda, hele hele Güney’in bağımsızlığının tartışıldığı bu günlerde, bu haberin Kürtler açısından değeri, bence çok daha önemlidir…
Kürt futbol takımının FIFA tarafından kabul edilmesi, aynı zamanda Güney Kürdistan’ın bağımsızlığa bir adım daha yaklaştığının da bir işaretidir…
FIFA’nın bu kararı, yabancısı olduğum bir konuyla ilgili yazı yazmama vesile oldu.
Futbol takımının uluslararaı müsabakalarda göstereceği başarı da beni fanatik bir takım taraftarı yaparsa, hiç şaşırmayacam…
13.04.2012
firataras@navkurd.eu