Irak’ta yapılan son seçimlerin üzerinden sekiz ayı aşkın bir süre geçti. Bu sekiz aylık süre içerisinde hükümetin kurulamamasıyla ilgili bir çok komplo tesorisi ortaya konuldu ve uluslararası müdahaleleri de içeren onlarca senaryo yazıldı.
Ve nihayet Kürdistan’ın başkenti Hewlêr (Erbil) de Kürtlerin ev sahipliğinde yapılan ve Irak’taki tüm siyasi aktörlerin katılımıyla yapılan toplantıda, tüm bu komplo teorilerini boşa çıkaran bir sonuçla, Irak’ta kurulacak yeni hükümet ile ilgili uzlaşmaya varıldı.
Buna göre, Irak Cumhurbaşkanlığı koltuğu Kürtlere, Başbakanlık Şii Araplara, Meclis Başkanlığı Sunni Araplara, kabine üyeleri ise bu gruplar arasında dengeli dağılacak şekilde anlaşmaya varıldı.
Böylelikle Saddam’ın devrilmesinde sonra kendi bölgelerinde olduğu gibi, genel olarak Irak’ın siyasi geleceği konusunda da belirleyici bir konumda olan Kürtler adına Celal Talabani, ikinci kez Irak Cumhurbaşkanlığı’na seçildi. Seçilmesinin hemen ardından Devlet Başkanı sıfatıyla Celal Talabani, eski Başbakan Nuri el Maliki’yi de yeni hükümeti kurması için görevlendirdi.
Kürtlerin savaş sonrası Irak’ta elde ettikleri siyasal gücü görmezlikten gelen Türkiye gibi ülkeler ise, yine yanlış ata oynamaları sonucu, bu kez de hayal kırıklığına uğrayarak Irak’ta kaybettiler.
Kürtlerin Irak’taki kazanımlarını hep ABD‘nin desteğine bağlayan kesimler de aynı akibete uğradılar. Çünkü bunlar, Kürtleri hep uluslararası ucuz çıkarlara feda edilebilecek halk desteğinden yoksun, hatta kendi aralarında sürekli çatıma kültürüyle şekillenen birer aşiretsel gruplar olarak gördüler.
Özellikle ABD’nin 2011’de Irak’tan askerlerini çekmesiyle Kürtlerin öksüz kalacaklarını, Saddam artıklarına, hatta bölge ülkeleri olan Türkiye, İran ve Suriye gibi ülkelere yem olacakları yönündek iç istemlerini, siyasi teoriler adı altında ortaya koydular.
Bunlar, Kürtlerin kendi bölgelerindeki halk desteğini göremedikleri gibi, Kürt liderlerinin son on yılda oynadıkları siyasal süreci de iyi okuyamadılar.
Türk Devletini yönetenler ve bunlara akıl veren siyasi kuramcılar, Turgut Özal’ın 20 yıl öncesinden tahmin ettiği bugünkü süreci yaşayarak dahi göremediler.
Son süreçte Kürtlerin, en büyük destekçileri olan ABD‘nin ve bölge ülekelrinin tercihlerine karşın kendi istemlerinden taviz vermeyerek sürece kendi damgalarını vurmalarının nedeni sorgulanacak olursa bu, Celal Talabani’nin bir santranç oyuncusu gibi kıvrak siyasi bir zekaya sahip olması ve bunun Barzani’nin halk üzerinde yarattığı güven duygusunun bir potada buluşmasıdır.
Irak Kürdistanı’ndaki bu siyai akıl ve güven duygusunun biraraya gelip harmanlaşması, sadece Güneyli Kürtlerin geleceğıni tayin etmekle sınırlı kalmayacak, bu tüm Kürtlerin, özellikle de Kuzeyli Kürtlerin geleceği konusunda da belirleyici olacaktır.
Günümüzde Kuzeyli Kürtlere düşen görev ise, Güney’deki iradeye saygı duyup, onların katkı ve deneyimlerinden yararlanmaktır…
13 Kasım 2010
firataras@navkurd.eu