Kendi ülkesinde dört ayaklı bir eşeğe dahi sahip olamayan Temel, belli bir yaştan sonra Almanya’ya işçi olarak gider. Üç-beş yıl sonra eski-püskü bir mercedes araba satın alır. Satın aldığı arabayla evine gelen Temel, evden bir kaset alarak tekrar arabaya döner. Koltuğuna yerleşir, evden aldığı kaseti teyibe yerleştirir, kontağı çalıştırıp hızla kendini otobana atar. Bir taraftan teyipte çalan Eminem parçası, diğer taraftan son hızla giden araba…
Temel’in keyfine diyecek yok…
Bir süre sonra çalan teyibin sesi kesilir, devreye otoban radyosu girer. Radyoda peşpeşe tekrarlanan bir anons…
Dikkat dikkat, ters yönde giden bir araba….
Müziğinin kesilmesiyle keyfi kaçan Temel, önüne etrafına bakar ve bir kahkaha atarak, kendi kendine, „Ne bir tanesi hepsi ters yönde“ der ve otoban polisinin yolu kapatığı noktaya kadar aynı hızla yoluna devam eder…
Kendi ülkelerinde bir kediye dahi sahip olamayan kimi Kürtlerin kurdukları partiler de, tıpkı Temel’in söförlüğü misali kendilerinden başka herkesi yanlış, bir tek kendilerinin doğru yolda olduklarını iddia ederek, hayal aleminde yaşıyorlar.
Lafa gelince, etraflarında kümelenen üç-beş kişiye, büyük iddiallerle yola çıktıklarını, ufak-tefek kırıntılarla yetinmeyeceklerini vaaz ederek mangalda kül bırakmıyor, sıra iş yapmaya gelince bu kez halktan köşe bucak kaçarak ters yöne doğru hızla yol alıyorlar…
Kürdistan’ın sadece üç-beş ilinde tabelasını asan PAK, bir kaç gün öncesine kadar „ulusal birlik“ adına HDP ile seçim ittifakı arayışına girmişti. Umduğunu bulamayınca, büyük laflarla ittifak çalışmasından çekildiğini ilan etti. Bununla da yetinmeyerek, Kürt sorununun seçimlerle çözülebilecek bir sorun olmadığını, bu nedenle parti olarak da seçimlere katılmayacaklarını ilan etti.
Peki adama sormazlar mı, dağda yoksun, silahlı bir güce sahip değilsin, elindeki tek şey, içinde Kürdistan kelimesinin de yer aldığı bir parti isminden ibaret. Buna rağmen seçimlere de katilamayacaksan, o büyük iddealini nasıl ve ne ile gerçekleştireceksin…
Aynı şey Hak-Par için de geçerli. Kırk yılık bir geleneğin devamı olduğunu, çözüm yöntemi olarak federasyon’dan bir milim dahi aşağı inemeyeceğini her fırsatta dile getrimekten geri kalmayan Hak-Parlılar, en son yerel seçimlerde aldıkları sadece 65 binlik oy ile kendilerini en başarılı parti olarak ilan etmişlerdi. Ancak ilan ettikleri başarı hikayelerinin üzerinden daha bir yıl geçmeden yapılacak olan seçimlere katılmamakla nasıl bir hikaye uyduracaklarını merak ediyorum…
KADEP, KDP, ÖSP ve varsa ötekileriyle ilgili söz söylemeyi bile kayde değer bulmuyorum…
Geriye kala kala bir Hüda-Par, bir de HDP kalıyor.
Zıt kutuplarda yer alan bu iki partinin söylem ve eylemlerine katılmasam da, her ikisini de daha realist ve doğru ve yanlışlarıyla Kürtlerin geleceğini belirleyecek partiler olarak değerlendiriyorum.
Hüda-Par Kürt partisi olma iddiasına uygun olarak güçlü olduğuna inandığı kimi illerde bağımsız adaylarla seçime katılyıyor.
HDP ise, sadece Kürtlerden oy alan bir parti olmakla beraber, Türkiye partisi olma hedefiyle uyumlu ve büyük bir risk alarak, tüm Türkiye’de seçimlere dahil oluyor.
Bir Kürt olarak, HDP’nin hazırladığı aday listelerinde ön sıralara koyarak Kürtlerin oylarıyla meclise taşıyacakları, Kürkçüleri, Yüksekdağları, Koçalileri, Önderleri doğru tercihler olarak değerlendirmiyorum, çünkü bunların ne Kürt ne de Türklerde kayda değer bir karşılıkları var.
Buna paralel olarak HDP’in Türkiyelileşme hedefini de Kürtler açısından bir o kadar tehlikeli ve yanlış buluyorum. Büyük risk altına girerek hedefledikleri seçim barajını aşmaları da, Türklerden kendilerine gelebilecek oylardan çok, bugüne kadar kendileri gibi düşünmeyen Kürtlerin desteklerini almalarıyla olanaklıdır.
Ancak buna rağmen, gerek HDP’nin ve gerekse Hüda-Par’ın Haziran’da yapılacak olan seçimlerle ilgili tutumlarının siyasetten doğru olduğunu düşünüyorum.
Çünkü siyaset, herkese göre değişebilen tek bir doğruyu sahiplenmekten ziyade, farklılıkları aynı potada birleştiren bir söylemle risk alabilme sanatıdır…
Özellikle HDP, kimi yanlış söylem ve yanlış kişilerle yola çıksa da, bu sanatı Kürtler arasında en iyi yapan partidir. Bu konuda hakkını teslim etmek gerekir…
HDP’lilerin bindikleri arabanın modeli eskidir, direksiyona müdahale edenleri çoktur, çaldıkları müziğin melodisi, arabanın hızıyla uyumlu değildir. Ancak tüm bu eksiklikleri onları belirledikleri hedefe taşımasa da, ölüme götürmez…
Ancak Hernepêş müziği eşliğinde Temel misali ters yöne doğru giden diğer partilerin varacağı nokta ölüm olmasa da, katedebilecekleri mesafe, ancak bir arpa boyu yol olur…
O8.04.2015
firataras@navkurd.eu