12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak seçimlere kendi adıyla gireceğini ilan eden Hak-Par, BDP’nin gösterdiği bağımsız adayların lehine çekildiğini duyurdu…
Bu kararı dün bir basin açıklamsıyla kamuoyuna duyuran Hak-Par Genel Başkanı Bayram Bozyel’in açıklamsı şöyle; “ Bilindiği gibi 12 Haziran 2011 genel seçimlerine yönelik olarak bir Kürt seçim bloğu oluşturmak amacıyla partimizin de içinde bulunduğu bir görüşme-diyalog süreci yaşandı.
Ancak arzuladığımız ilkeli seçim işbirliği koşullarının oluşmaması nedeniyle partimiz, kendi başına seçim kararını devreye sokarak Yüksek Seçim Kurulu’na listelerini bildirdi.
Bu süre zarfında kamuoyundan, Kürt kurum ve şahsiyetlerden birlik yönünde yoğun taleplerle karşılaştık.
Kürt kamuoyundaki bu yoğun talebi ve Kürt halkının uzun erimli ulusal birlik beklentilerini dikkate alan partimiz, yurtsever bağımsız Kürt adayları lehine seçimden çekilme kararı almıştır. Basına ve Kamuoyuna saygıyla bildirilir.”
Hak-Par Genel Başkanı’nın açıklamasına göre Kürt Kamuoyunun yoğun bir talebi olmuş ve bu talep nedeniyle Hak-Par, almış olduğu seçime girme kararından vazgeçmiş…
Alkışlanacak bir karar, değil mi?
Hak-Par’lılar kusura bakmasınlar ama, işin gerçeği hiç de böyle değil…
Takip ettiğim kadarıyla bu konuda kamuoyuna yansıyan üç-beş açıklama varsa ki, bunların çoğu da Hak-Par’ın sözkonusu seçim işbirliğine hayır deyip, kendi başına secimlere girmekle doğru bir karar aldığı yönündeydi…
Ben bir önceki yazımda da bu konuyu ele almış ve olası seçim işbirliğinin ulusal birlik kaygılarından ziyade, milletvekilliği ekseninde cereyan ettiğini, bu nedenle de bozulma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmiştim…
Nihayetinde de öyle oldu…
Ardından Hak-Par seçime grime kararını aldı ve milletvekili aday listelerini YSK’ya verdiğini gururla açıkladı…
Aradan bir hafta geçmeden Hak-Par, görmediğimiz ve de duymadığımız tepkiler üzerine, seçime grime kararını gözden geçirerek, bağımsız adaylar lehine yarıştan çekildi…
Oysa ben bu kararın farklı gerekçelerden kaynaklandığını düşünüyorum. Farklı düşünmeme neden olan tek gerekçe ise, Hak-Par’ın aday listeleri…
Seçime giren üç büyük partinin (AKP,CHP ve MHP) ile Hak-Par’ın aday listelerini inceledim.
Hak-Par’ın il, il aday listelerini incelerken, diğer parti listelerine göre onlarca tanıdık isme rastlamama rağmen, bir Kürt olarak itiraf edeyim ki, mevcut partilerden medet uman Kürtler adına üzüldüm…
Üzülmeme neden olan , bu listelerde birçok tanıdığımın olmuş olması değildi, 81 ilde gösterilen tüm adayların neredeyse bir kaç aile bireyinden ibaret olmasıydı…
Örneğin baba Diyarbakırdan, anne Sinop’dan, erkek çocuklardan biri Edirne’den, bir diğeri Amasya’dan, varsa kız çocukları o da Ardahan’dan…
Bu renkli aday listeleri karşısında duyduğum tepkimi içime attım, ama demek ki birileri farklı davranmış olmalı ki, Hak-Par’lı yöneticiler de, bu tepkileri ustaca formüle edip kendileri açısından en doğru kararı vermişler…
Tam da “bir taşla iki kuş vurma” misali…
Bu kararla, hem 13 Haziran sabahı olası acı gerçeklerle yüzleşmelerini bir süreliğine de olsa ertelemiş, hem de ulusal birlik konusunda ne kadar fedakar olduklarını kanıtlayacak bir gerekçeye sahip oldular…
Ne diyelim…
Belki de, BDP adına bağımsız olarak aday olan ve YSK tarafından veto edilen 6 adayın yaratacağı boşluğu, verecekleri destek sayesinde seçilme ihtimalleri az olan Erzurum, Malatya, Adıyaman, Konya, Ardahan gibi illerdeki adayların kazanmalarıyla doldururlar…
Kim bilir…
19.04.2011
firataras@navkurd.eu