Bir toplumu ya da bir ulusu oluşturan birey, grup ve kesimlerin, o toplumun ya da ulusun sorunlarına yaklaşımı ve o sorunları çözme yöntemleri biribirinden farklıdır.
Kürt toplumunda da bu böyledir.
Bunun içindir ki, Kürtler de yüzyıllardan beri varolan ve hala devam eden Kürtlerin özgürleşme sorununu çözmek için birbirinden farklı yaklaşımlar sergilediler, bu yaklaşımlarına paralel olarak farklı mücadele yöntemlerini izlediler. Bu yöntemlerden bir tanesi de silahlı mücadeledir.
PKK’yi kuran kadrolar yaklaşık 30 yıl önce bu mücadele yöntemini seçtiler, bu güne kadar onu yoğun bir şekilde kullanmaya başladılar ve hala da bu yöntemin kendilerince en doğru ve sonuç alıcı bir yöntem olduğunu ısrarla ileri sürüyorlar.
Diğer kesimlerin silaha ve onu kullanma yöntemine farklı yaklaşımları, ne yazık ki Kürt toplumunda kayda değer bir karşılık bulmadığı gibi, PKK’nin bu konudaki tutumunda da bir değişikliğe neden olamadı.
Çünkü PKK’liler silahlı mücadele yönteminin doğru ve ya yanlışlığını, Kürt halkının çıkarlarına zarar ya da yarar verdiğini/vereceğini başka kesimlerle tartışarak seçmediler. Kendilerince doğru ve Kürtleri özgürleştirecek bir mücadele yönetmi olarak gördükleri için bu yönteme basvurdular.
Bu yönteme 30 yıl önce karar verenler, bu gün de karşılığını alarak ya da herhangi bir karşılık beklemeden, yıllardır mücadele ettikleri devletle anlaşma yoluna giderek ona son vermek istiyorlar.
Elbette bunu yaparlarken, elde edecekleri kazanımları kimseyle paylaşmayacak, silahı bırakmalarından dolayı uğrayacakları kaybı da, bu mücadele yöntemini benimsemeyen ve her fırsatta bunun sona ermesi için çaba içerisinde olan kesimlere fatura edemeyecekler. Hatta PKK’nin silah bırakması belki de onların dışındaki kesimler için bir kazanım olacaktır…
Çünkü Kürt sorunu çok karmaşık bir sorundur. Çözümü de salt Kürtlerle ve Kürtlerin sorunlu oldukları devletlerle de sınırlı değil. Güney Kürdistan deneyiminde olduğu gibi, burada da Kürtlerin belirli bir statüye sahip olabilmeleri de, Kürt sorununun tümden çözüleceği anlamına gelmiyor.
Dolayısıyle PKK’nin devletle başlayan görüşmeleri sonucunda belli bir uzlaşmaya varması ve bunun sonucunda silahları susturması ya da silahlara elveda demesiyle de Türkiye’de Kürt sorunu çözülmüş olmayacak. Çözülen sadece PKK’nin 30 yıldan beri, en önemli enstrüman olarak kullandığı silahın tedavülden kalkması olacaktır. Dolayısıyla bunun kâr ve zararı da, sadece PKK’nin hanesine yazılacaktır.
Sorunun taraftarları olan devlet ile PKK dışındaki Kürtlerin durumuna gelince, elbette devlet de tıpkı PKK gibi bu pazarlıkta asgarı bir maliyet karşılığında azami kârı elde etmek için hareket edecek, süreç başarıyla sonuçlanırsa, PKK’nin bugün bilinen taleplerinin tümünü ya da bir kısmını karşılamak şartıyla, kendisi için her zaman bir tehlike oluşturan silahlı bir güçten kurtulmuş olacak…
Kürtlere gelince, başından itibaren silahlı mücadele yöntemine karşı hep mesafeli duran, silahların susmasını her koşulda savunan biri olarak, karşılık ne olursa olsun, bugün itibariyle PKK’nin silahlara veda etmesi, uzun vadede daha çok Kürtlerin yararına olacaktır.
Nedeni mi?
Bugün, her koşul ve şart altında Kürtlerin kendi kimliklerine sahip çıkmaları ve çekinmeden savunmaları, silahlar sustuktan sonra da devam edecek…
Kürdistan’da Kürtlerin yönetiminde olan yüzden fazla belediyenin yönetimi, silahlar sussa da kolay kolay el değiştirmeyecek…
Türk parlamentosunda –yetersiz kişilerle de olsa- bugün 35 milletvekiliyle sınırlı olan Kürtlerin temsil gücü, artarak devam edecek…
Silahların susmasıyla, bugüne kadar söyledikleri duyulmayan, yazdıkları okunmayan, yaptıkları hissedilmeyen tek tek bireylerin ve farklı grup ve kesimlerin sürece katacakları zenginlik te eklenince, sonuçta kazanan hiç kuşkusuz Kürt halkı olacaktır…
Dolayısiyla Kürt halkı özgürleşmeden PKK’nin silah bırakmasına, yine bir PKK’linin karşı çıkmasını anlar ve bu karşı çıkışını doğal karşılarım.
Ancak, bugüne kadar silahlı mücadeleyi yanlış bulan, eline silah almadığına dair bildikleri tüm yeminleri, sol ayaklarını kimseye çaktırmadan havaya kaldırıp bir çırpıda sıralayan, tüm başarısızlıklarını silah seslerinin daha gür çıktıklarına bağlayan kesimlerin itirazlarına da bir anlam veremiyorum…
Oysa silahların susması, ne karşılığında olursa olsun, onların bugüne kadar ileri sürdükleri gerekçeleri ortadan kaldırmıyor mu?
Tabi niyetleri PKK karşıtlığından daha çok doğru bildikleri mücadele yöntemleri doğrultusunda meydanlara çıkmak ise…
Bu nedenle başlatılan süreç eğer başarıyla sonuçlanırsa, hiç kuşkusuz, Devletin PKK sorunu çözülür, ancak Kürt sorunu, Kürt halkı özgürleşene kadar devam eder. Bunun Kürt sorununun çözümüne yapacağı katkı ise, bundan sonraki süreçte mücadele zemini olarak dağın yerini şehir, kan ve gözyaşıyla beslenen silahın yerini de demokratik ve barışçıl yöntemleri esas alan kitlesel eylemler alır…
Sizi bilmem ama benim tercihim budur…
31.01.2013