Zaman Gazetesi bir süre önce CHP Dersim Mmilletvekili Hüseyin Aygün ile bir söyleşi yaptı. Dersim katliamı bir kez daha Türkiye’nin gündemine oturdu. Hüseyin Aygün bu söyleşi de, partisi CHP’nin iktidarda olduğu 1938 yılında Atatürk’ün de bilgisi dahilinde Dersim’de yaşananların bir katliam olduğunu belgelerle ortaya koyuyor.
CHP’nin dibe vurması için bunu fırsat bilen Başbakan Erdoğan, 12 Haziran şeçimleri öncesinde de zaman zaman ifade ettiği gibi, o dönemde yaşananların toplu bir kıyım olduğunu belirtiyor ve dönemin iktidar partisi olan CHP’nin bu nedenle geçmişiyle yüzleşmesini ileri sürüyor.
CHP Genel Başkanı Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu ise buna karşılık, Başbakan’dan kimi arşivlerin açılmasını talep ederek, bu konuda tarihçilerin karar vermesini öneriyor.
Aslına bakarsanız her ikisi de dürüst davranmıyor. Erdoğan devletin işlemiş olduğu bir suçu rakibi olan CHP’ye yükleyerek devleti temize çıkarmaya, Kılıçdaroğlu ise olayı tarihçilere havale etme isteğiyle hem devleti, hem de partisini aklamaya çalışıyor.
Dersim katliamının yeniden gündeme gelmesini sağlayan Dersim milletvekili Hüseyin Aygün ve 12 Haziran seçimleriyle ilgili bir parantez açmak istiyorum.
12 Haziran seçimlerinde BDP’nin desteklediği bağımsız adayların üç ilde seçimi kaybetmelerini istiyordum. Bu konudaki düşüncelerimi, gerekçeleriyle birlikte dost sohbetlerinde defalarca dile getirmiştim.
Bu iller, Dersim, Gaziantep ve Mersin idi.
Mersin ve Gaziantep’i bir tarafa bırakmak istiyorum ki, zaten Gaziantep’deki bağımsız aday da seçilemedi ve dolayısıyla istediğim sonuç 2/3 oranında gerçekleşti.
Dersim’e gelince, burada iki nedenden dolayı bağımsız adayın kaybetmesini istiyordum.
Birinci neden, adayın Ferhat Tunç olması.
İkinci neden ise, “CHP ve Kamer Genç sözkonusu olunca Dersim’de tüm akan sular durur” yönündeki gerçeğin bir kez daha ortaya çıkmasıyla, Dersimlilerin kendileriyle yüzleşebileceği umudunu taşımamdı.
Dersimliler bunu görebildiler mi, pek emin değilim.
Ferhat Tunç ile ilgili nedene gelince, bugün de „iyi ki şeçilmemiştir“ diye düşünüyorum. Çünkü Ferhat Tunç seçilmiş olsaydı, BDP’nin bugün parlamentodaki sandalye sayısı bir fazla olmuş olacaktı. Ancak bugün Dersim katliamı, gerek parlamentoda ve gerekse kamuoyunda bu denli tartışılır olmayacaktı.
Eğer bu gün Dersim katliamı dolayısıyla CHP, Atatürk, İnönü ve Sabiha Gökçen suç ve günahlarıyla kamuoyunda tartışılıyorlarsa, bunda en büyk pay hiç kuşkusuz, 12 Haziran seçimlerinde Ferhat Tunç’a karşı Dersim’de seçimi kazanan CHP’li Hüseyin Aygün’e aittir. Kendi partisini odak noktasına koyup, ona oy verenlerin Atatürk’ü hep işin dışındaymış gibi algılamalarına rağmen, katliamın Atatürk’ün bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söylemiş olması, Dersimlilerle ilgili beklentimin gerçekleşmesi açısından önemlidir…
Hüseyin Aygün’nün belirttiği gibi Dersim katliamı her ne kadar CHP’nin iktidarı döneminde ve Atatürk’ün bilgisi dahilinde gerçekleşmişse de, bu katliamdan sorumlu ve suçlu olan CHP’den daha çok bizzat Türkiye Cumhurriyetidir.
Eğer devletin sürekliliği esas alınacaksa, 1938 yılında devleti yöneten parti CHP iken, bugün AK Partidir. O gün Atatürk’ün oturduğu koltukta da yine Ak Partili olan Abdullah Gül oturmaktadır.
Türkiye Cumhurriyeti eğer bir „Kabile Devleti“ ya da bir „Muz Cumhurriyeti“ değilse, devletin sürekliliği ilkesi gereği bugün özür dilemek de, başta Erdoğan ve Gül’e düşmektedir.
CHP, 12 Eylül’de kapatıldıktan sonra yeniden açılmasaydi, bu suç ortada mi kalkacaktı.
Kaldı ki Kürt halkı CHP’ye gereken cezayı zaten vermiş ve Kürdistan’da bir tabela partisine dönüşmesini sağlamıştır.
Kürt halkının özür beklediği bizzat Türkiye Cumhurriyeti dir. Yani Erdoğan dır, Abdullah Gül dur…
Erdoğan ise, genel olarak Kürt sorununda olduğu gibi bu konuda da topu taca atarak, bir taş ile iki kuş vurmak istiyor.
Erdoğan, Devleti ve de Atatürk’ü işin dışında tutarak vebali CHP ve İnönü’nün üzerine yıkmak ve bu konuda yaptığı polemiklerle Kürtler nezdindeki itibarını aklamaya çalıştığı devletinin 100. yıl kutlamalarına kadar korumak…
Dersimliler hala bu işin neresinde, ona da bir dahaki seferde değineceğiz…
22.11.2011