Sebahattin Ali’nin şiiri olsa gerek. Edip Akbayram’ın bestelediğı ve yıllarca dilimizden düşmeyen o dizeler:
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Bizi bu sesler oyalar
Aldırma gönül aldırma…
Başbakan Erdoğan’ın 3 Ekim’de AKP Kongresinde yaptığı konuşma bir oyalamadan ibaret de olsa Türkiye’nin bugünkü sürece denk düşen ve kayda değer bir konuşmaydı.
Türkiye’de yaşayan halkların yaratmış olduğu tarihsel ve kültürel değerleri tek tek sıralaması, bu ülkede yaşayan Türklerin de Kürtlerin de alışık olmadığı, sıradışı bir konuşmaydı.
Salt bu nedenle de olsa, alkışlanmalı ve Erdoğan’ın adım attığı bu tarihsel süreçte yalnız bırakılmamalıdır.
Ne diyordu Erdoğan;
“Bu ülkenin tarihinde Yesevi’yi Pir Sultan’ı çıkartmaya kalkarsanız, onları görmezden gelirseniz, yok sayarsanız, bu ülke öksüz kalır, yetim, köksüz ve dayanaksız kalır. Yunus Emre’siz bir Türkiye dilsiz kalır. Mevlana’sız bir ülke ruhsuz kalır. Sabahat Akkiraz’ı dinlemeyen Türkiye türküsüz kalır. Tatyos Efendi’nin besteleri yarım kalır. Cem Karaca bu ülkenin hasretini çektiği kadar, bu ülke de Cem Karaca’nın hasretini çekti. ‘Hoşçakalın iki gözüm’ diyen Ahmet Kaya’ya vefa göstemeyen Türkiye’nin şarkıları eksik kalır. Nasıl Mehmet Akif’siz bir Türkiye tahayyül edilemezse, onun ruh dünyasındaki anlayış bizim için ne denli saygınsa, bizler bütün edebiyat dünyamızdan gelen geçenlere aynı saygıyı duymalıyız. Onun için Nâzım Hikmet’siz bir Türkiye de eksik sayılır. Seversiniz sevmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz, ama Ahmed-i Hani’siz, Bitlisli Said-i Nursi’siz bir Türkiye’nin maneviyatı noksan kalır.”
Kürtler açısından olaya yaklaştığımızda, birakın bir Türk siyaset adamını, hangi Kürt Ehmedê Xanî, Saidê Nursî (Kurdî), Mele Ehmedê Batê, Feqîyê Teyra’nın yaratmış oldukları deger ve bizlere bıraktıkları mirasın hakkını bu açıklıkla ifade edebildi.
Kürtler de tıpkı Türklerin farklı bir versiyonu olarak daha düne kadar hep ideolojik pencereden yola çıkarak hareket etmediler mi?
Salt solcu olduğu için Nazim Hikmete gösterdikleri yakınlığı Ehmedê Xanî’ye gösterbildiler mi?
Salt tasıdığı sarıktan dolayı Saidê Kurdî yi hangi Kürt es geçmedi ki…
Dünyadaki sol, sosyalist liderlerin doğum, ölüm, hatta evlilik tarihlerini dahi ezbere bilen eski-yeni kuşak Kürt solcularıindan, bırakınız tarihsel Kürt liderlerin yaşam hikayelerini, Mele Mistefa Berzani’nin dünyaca meşhur o büyük yürüyüşünu bilen kaç kişi çıkar…
Siyasal ve etnik kimliklerinin farklılığına bakmaksızın Erdoğan’ın düşün ve sanatsal anlamda bizlere miras bırakan tarihsel kişikilerin hakkını vererek, onları anması bu anlamda önemlidir.
Bizleri oyalamak için söylenmiş de olsa, duymaya ihtiyaç duyduğumuz sözlerdi…
04 Ekim 2009