Kürtçe’de meşhur bir laftır. „Mêrê du Jinan durû ye“.
Türkçesi; iki eşli olan erkek ikiyüzlüdür.
Siyasetçiler de tıpkı iki eşli erkekler gibi iki yüzlüdürler. İki yüzlü olmaları, bir olay ya da bir sorun karşısında iki farklı tavır takınmalarındandır.
Biri kendi içlerinde, yani mensubu oldukları partileri bünyesinde cereyan eden tartışma ve toplantılarda takındıkları tavır ve olaylara karşı yaklaşımları, bir diğeri de toplumun karşısında aynı olay ve sorunlar karşısında takındıkları tavır ve yaklaşımlarıdır.
Bu durum, özellikle önemli sorunlar sözkonusu olunca daha belirgin bir şekilde hissedilir ve bunun sonucunda da siyasetçilerin ikiyüzlülüğü daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar.
AKP’de bugüne kadar gelen bu siyasi geleneği bozmadı, hatta bu iki yüzlülüğünü son kongresinde çok daha ustaca kullanarak bize gösterdi.
Bir taraftan Erdoğan’ın kongredeki „Türk-İslam Sentezli“ konuşması, diğer taraftan kongrede dağıtılan kitapçık.
Parti tabanı ve sağ seçmenin tatmini için Erdoğan’ın kongre konuşması, muhalif ve özellikle Kürtlerin gönlünü almak için de kitapçıkta sıralanan 63 başlıklı hedefler zinciri…
Yine İslamcı kesimin tatmini için Halil Meşal’ın, AKP seçmeni olan Kürtlerin gönlünü almak için ise Mesud Barzani’nin Kongreye davet edilmiş olmaları…
Miliyetçi oyları çekmek için, Erdoğan’ın yakın tarihteki Alparslan ile yetinmeyip bin yıl önce bu toprakların başına bela olan ilk Alparslan’a kadar uzanması, ulusalcılara göz kırpmak için ise, Mustafa Kemal ve 2023 hedefine nasıl kenetlendiğini göstermesi…
Ortadoğu’da hala bir yıldız olduğunu göstermek için Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi ye sığınması, Avrupa Projesine hala umut bağlayanları ise, teselli ikramiyesi olarak, adı başbakanlık yaptığı ülkede bile unutulan Gerhard Schröder ile avutması…
Bunları daha da çoğaltmak mümkün.
Ancak ben daha çok Barzani’nin Kongreye daveti, Kongre’de Erdoğan tarafından Irak Bölgesel Kürt Yönetimi yerine sadece Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı olarak anons edilmesi ve Kuzeyli Kürtlerin ona yönelik haksız eleştirileri üzerinde durmak istiyorum.
Bu arada, adı sanı beli olmayan ve kime hizmet ettikleri bile bilinmeyen, ama Kürt mahallesinde birer gecekondu inşa ederek, kendilerini bu mahallenin asıl sahibi olarak görüp, Barzani gibi bir Kürt lidere hakaret edenleri zaten kaale bile almıyorum.
Birincisi, Barzani’ye gönderilen davetiyeyi görmedim, ancak şunu diyebilirm ki, eğer kendisi Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı olarak davet edilmemiş olsaydı, kesinlikle o davete icap etmezdi.
İkincisi, Erdoğan eğer bilinçli bir şekilde, ki öyle görünüyür, Kürt ya da Kürdistan kelimesini telafuz etmediyse, yukarıda da belirttiğim gibi, bu, onun iki yüzlülüğünü ve misafirlerine karşı nezaketsizliğinin bir sonucudur.
Ancak Barzani, kongrede yapmış olduğu konuşmada Erdoğan’ın bu nezaketsizliğine karşın Kürdistan kelimesini tam 10 kez ifade ederek, Erdoğan’a vermesi gereken cevabı da diplomatça vermiş oldu.
Kuzeyli Kürtlerin Barzani’yi eleştirmelerine gelince, onlar kendileri gibi, Barzani’den de, „bekarın karı boşama“ misali gibi bir tavır takınmasını bekliyorlar.
Onlar, Barzani’yi hala salt KDP’nin Genel Başkanı olarak düşünüyor ve o sıfatla oturup kalkmasını istiyorlar.
Oysa Barzani, ne sadece KDP’nin Genel Başkanı, ne de salt Güneyli Kürtlerin lideridir. O, dünyadaki tüm Kürtlerin sorunlarıyla ilgilenmeyi ve o sorunlara çözüm bulmayı kendisine görev edinen, tüm Kürtlerin özgürleşerek bir bayrak altında biraraya gelme idealine sahip olan bir Kürt ve devlet adamıdır…
Bu arada, Barzani’nin AKP Kongresi’ne katılmasını ve istenilen tavrı göstermediğini ileri sürüp, onu eleştiren Kürtler, Erdoğan’dan bir davet almış olsalardı, eminim ki, tüm kimliklerini evlerinde bırakarak, koşar adım kongre salonunun yolunu tutarlardı.
Hatta, eğer Kongre öncesi AKP merkezinde Erdoğan ile biraraya gelen Miroğlu, bu görüşmeyi yapmamış olsaydı, o bile, bugün başkaları gibi Barzani’yi eleştiriyor olacaktı…
Barzani’yi kendilerine rakip gören Kürt siyasetçilerinin eleştirilerini bir noktaya kadar anlayabiliyorum. Anacak kendilerine „aydın“, „yazar“ ve „kanaat önderi“ gibi sıfatları yakıştıranların da tıpkı siyasetçiler gibi iki yüzlü davranmalarına anlam veremiyorum…
Keşke bu tavırlarını, daha düne kadar bir başçavuşun muhataplığına bile razı olanlara da gösterebilselerdi!..
İşte o zaman, farklı gerekçelerle de olsa, Devlet Bahçeli gibi Barzani’nin AKP Kongresine katılmasından dolayı bu kadar rahatsızlık duymazlardı…
04.10.2012