Sevgili okuyucu Kürd kardeşlerim, bu yazımın başlığını, ilk kez 1983 yılında hayâlini gördüğüm ve kendime Kıble ve Kâbe saydığım Moskova Kenti ve Sovyetler Birliği gezimden sonra Almanya, Frankfurt Kent’inde olan Komkar (Almanya’da Kürd İşçi Dernekleri Federasyonu) merkez binasında ilk tanıdığım, daha sonra defalarca gidip gördüğüm ve çok sevdiğim Memo Şahin kardeşimin bu sitedeki yazısından aldım. Memo kardeşim boyca o denli uzun boylu değil, orta boylu, narin yapılı, nazik ve kibar, akıl ve zekâsıyla da birçok insanımızdan da daha akıllı, dürüst, canını kendi halkının kurtuluşu için de feda etmeye hiç tereddüt etmeyen bir kişilik, ama o da birçok siyasetçi, yazar-çizer, anket düzenleyen bazı kurumlar gibi 14 Mayıs Milletvekili ve Reisicumhur seçimi için yanıldığını böylesine bir başlık yazısında üzülerek dile getiriyor. Doğrusu yazısını okuyunca çok üzüldüm ve kendisine kısa bir mesaj da gönderdim, fakat cevap vermedi. Kanımca Memo kardeşim ve onun gibi binlerce aydın, yazar-çizer (Özellikle de Avdocu medya yazarları. Örneğin Veysi Sarısözen, Ahmet Kahraman, Selim Fırat, Ziya Ulusoy, Suat Bozkuş ve diğer, bay ve bayanlar, HDP’li koca-koca beyler, hanımlar) ve diğer milyonlarca Kürd kardeşlerimizin hayâl ve rüyaları hep Gürcü Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin seçimleri kaybedeceği üzerine idi, ama hepsi de yanıldılar. Onlara göre yüz yıllık ırkçı, faşist, canavar Kürd halkının katili, bütün pisliklerin mimarı ve celladı CHP ve 22 yıllık zorba, ırkçı AKP’den daha iyi, lideri haramzade Kemo ise, o gerçek bir demokrat ve insan severdi; Kürd Ulusal Sorununu bir İsveç, Norveç, Çek ve Slavk liderleri gibi kardeş ilişkileri içinde, Konyalı Yörük Davudoğlu ve devşirme Dêlik Asena Akşener ile çözecekti. Oysa bu hayâl tavuğun rüyasında kendini bulgur ambarında hissetmesi gibiydi. Başka bir deyişle, kırk yıllık Yanni, Kani olamazdı. Ama “Olur” diyenler hep yanıldılar ve böyle giderlerse hep yanılacaklar.
Evet, sevgili Kürd kardeşlerim, Koçkiri katliam döneminde (1921-22) CHP yoktu, ama ilk kurucusu katil Mıstê Kor, barbar ordusuyla yeni merkezi Ankara’da vardı. Katliamı yapan onun ordusu ve yoldaşı Sakallı Nureddin Paşa ve canavar Topal Osman idi. On binlerce Kürd katledildi o iki yılda. Partinin kurulma tarihi ise, 9 Eylül, 1923. O günden sonra bu partiyi kuran bêbav Mustafa Kemal ve arkadaşları barbar ordularıyla 13 Şubat 1925. Şêx Said, 16 Mayıs 1926 Ağrı, 13 Temmuz 1930 Zilan, 4 Mayıs 1937-38 Dersim katliamı. Yani bütün bu yıllarda 200.000’e yakın Kürd ana, baba, bacı kardeşlerimizi, ana karnındaki bebek kardeşlerimizi de süngü ucuna takarak “Bunlar gelecekte düşmanlarımız” deyip katlettiler. Peki bu kadar zulmü yapan kimdi? CHP’yi kuran kadrolar ve onun lideri Mistê Kor ve katil, barbar yoldaşları değil miydi? Gerçek bu kadar açık ve berrak iken, birde Lozan döneminden bugüne kadar yapılan yanlışların bilinmesine rağmen, kurdun koyunları yemeyeceğine inanmak ne kadar gerçekçi? Bitlis Milletvekili merhum Yusuf Ziya Bey, Dersim mebusu yine merhum Hasan Hayrı Bey, Lozan döneminde o düşman meclisinde ne demişlerdi? O ikisini ve Cibranli Xalit Beyi yok eden, kimdi? Ya Diyarbakır’da asılan diğer 47 kişinin asılma emrini verenler kimdi, hangi partinin liderleriydi? Ya Lozan’a gönderilen 72 kişinin imzasını taşıyan mektuba ne diyeceğiz? Yani CHP’nin yüz yıllık barbar siyaseti, Kürdü yok sayan, insan dahi saymayan, vahşi, cahil, şaki, pis kuyruklu diyen bir parti ve yöneticilerinin Kürdü dost görmeleri mümkün mü? O Kemo değil miydi “Ben iktidara gelirsem Kandili bombalarla bir Haran ovasına çevireceğim” diyen? O değil miydi partisinde 15 Milletvekilini faşist Dêlik Asena’ya veren, ona mecliste gurup kurdurtan? Yine har dışı Dêlik, kendisi gibi Dêlik Çiller döneminde İçişleri Bakanı iken, 17.000 kişiyi katlettiren ve faili-meçhule yazdıran kim ve kimlerdi? Kemo’ya gelince, o değil miydi, Gürcü Reco’nun faşist Türk ordusunun Güney Batı Kürdistan’ın Efrin, Girê Sipî ve Serê Kanî yi işgal etmesine “evet ve olur” diyen, ona oy veren? O değil miydi konuşmada güçlü bir hatip, ama siyaset meydanında ise toy ve acemi olan Selahaddin Demirtaş’ın ve diğer HDP Milletvekillerinin dokunulmazlığına el kaldırıp onay verip hapishanelere gönderen? Doğrusu yaşım oldu 89, ben bu zavallı halkımın bu kadar öngörüsüzlüğüne, bomik ve saf olmalarına, Şeytan’ı Melek, dişi kanlı kurdu kuzu görmelerine bir türlü akıl erdiremedim. Yahu yeter artık bu kadar cehalet, öngörüsüzlük ve bomiklik. Unutmayın, annemin dediği gibi “Domuzdan post, Türk’ten dost olmaz”. Çünkü kurt soyludurlar ve kurt da ehlileşip koyun, kuzu olmaz.
Sevgili kardeşlerim, elimizi vicdanımıza koyarak konuşalım. Eğer PKK’lı kardeşlerimiz o hendek olayına sebep olmasaydılar, Gürcü Reco’da o faşist devletin başkanı sıfatıyla emir verip, barbar ordusunun top ve tanklarıyla on binden fazla zavallı halkımızı çoluk, çocuklarıyla birlikte katledip, on kasabayı yerle bir edebilir miydi? Zannetmem. Bence bazen de iğneyi kendimize batırmamız gerek. PKK’a ortaya çıktığı ve bugüne dek hep kötü, akıl dışı, kabul edilmez işler yaptı, binlerce kendi Kürd kardeşlerini öldürdü. Koca coğrafyayı düşmana tahrip ettirdi, beş bine yakın köyü viraneye çevirdi, yeniden düşmana Hamidiye Alaylarını kurdurttu, (Köy koruyucuları) Kürdü, Kürd’e kırdırttı ve halen de bu durum devam etmekte. Ayrıca milyonlarca Kürd evini, barkını kaybederek düşman metropollere göç etti; yüz bine yakın genç şehit oldu ve PKK bir karış Kürdistan toprağını da özgürleştiremedi. Ya diğer parçalarda yaptığı?
Evet, işin ilginç yanı bu gerçeğimiz. Biz asırlardan beri dost kim, düşman kim olduğunun şaşkınlığın içindeyiz. Kılıç zoruyla İslâm olmuşuz, İslâm’ın bayraktarlığını biz yapıyoruz. Örneğin Selahaddin î Eyyubi, bu günkü dört parçadaki Kürdler ve HUDA-PARLAR. Eskiden Şêxler, Seidler, Hacı, Hocalar, aşiret ağalarıyla birlikte bu zavallı halkımızı kandırıyor, onları kendilerine kul, köle ve mürit yapıyorlardı, 1960 yılından sonra da bu görevi sözüm ona siyasi parti liderleri devraldı. Yani bir Kürd Parti lideri ne diyorsa, ona inanan binler, on binler “Parti başkanımız doğru söylüyor” diyor ve hatta sen onlara “Kardeşim senin liderin şu konuda yanlış bilgi veriyor” dediğinde, hepsi sana saldırmaya, seni susturmaya, hatta öldürmeye bile kalkıyorlar. Örneğin Avdocu kesim. Bunların yanında hiç kimse Avdo’yu eleştiremez. Avdo onlar için dünyayı, koca evreni yaratan Tanrı, dünya lideri, yanılmaz, ne yanlış bir eylemde bulunur ve ne de yanlış bir söz söyler. Yani o milyonlarca Kürde hem Tanrı ve hem de Peygamber. Tanrı ve Peygamber ise, yanlış söz söylemez, yanlış davranışta bulunamazlar. Ha, diğer kesim de az değil. Yani her Kürdün bir kutsal lideri var, o eleştirilmez, eleştiri günah sayılır milyonlarca bomık için.
Sevgili okuyucu Kürd kardeşim, yine uzattım, huyum kurusun, kısa yazmayı beceremem, bağışlayın. Asıl konuya dönersem, yapılan seçimlerin kişilerin umut ve istekleri. Oysa Türkiye bir İslâm ve katiller ülkesi. İnsan öldürmek, toprağın rengini kanla kızıllaştırmak Türkün kutsal görevi. Yani Türk dışı kanlı vahşi kurt, kansız yaşayamaz. Bunun için Kuzey parçada her “Kürdüm” diyen kişi, bilmelidir ki ne CHP ve ne de AKP Kürdün dostu olamazlar. İkisinin arasında muhakkak bir değerlendirme yapılırsa, bence AKP ve lideri Reco, CHP ve lideri Kemo’dan Kürdler için daha iyidir. Ne de olsa o her yerde Kürd’e “Kürd kardeşim” diyor. Hatta o devşirme Reco mecliste, Onur Öymen’in o faşist deyişine karşılık CHP eski liderini Milli Şef İsmet İnönü’nün geçmişteki bıyığından dolayı, onu Hitlere benzeterek “Siz Dersim’de (ismini de belirterek) on bin, yirmi bin, elli bin Kürd kardeşimi öldürdünüz” derken, Dersimli Kemo bir güne bir gün ne Dersim’de bahsetti ve ne de ben “Kürdüm” dedi. Peki Kemo kendisini nasıl tarif ediyor? Aynen şunu söylüyor:
“Soyumuz Oğuzların Bozok Kolunun Bağdili boyundan, İran Horasan bölgesinden Selçuklu zamanında Anadolu’nun Türkleşmesini sağlayan, Anadolu Erenleri olarak geldiklerini, büyük dedesinin Akşehir’de türbesi olan Seyyid Mahmut Hayrani olduğunu, sonradan da Dersim’in Kızılkilise’nin (Nazmiye) Ballıca köyüne gidip yerleştiğini, nedense orada hem bir Kurêşanlı ve hem de EHL-Î BEYT soyundan olduğunu söylüyor. Oysa Kurêşan aşireti yüzde yüz bir Kürd aşiretidir. Yani Kurêşan, Şan isminde birinin oğlu, Adıyaman’dan Dersim’in Çeleqas (Çeleqas bizim Îzol aşiretinin bir köyü) köyüne gelip orada bir müddet misafir olur, daha sonra, gidip Nazmiye’deki köye yerleşir. Tabii bu hikâye ve onun keramet meselesi başlı başına uzun bir mesele. Ben özet olarak Kurêşan ve Mansur’un keramet hikâyelerini “Destana Evîna Seid Mistefê û Axcîhanê” adlı kitabımda bahsettim. İBV 2017. Kısacası bizim Kemo kendi soyundan bahsederken, soyunu hem götürüp Oğuz Türküne ve hem de EHL-Î BEYT’e dayatıyor. Yani iki cinsiyet taşıyan bir mahluk. Hem kadın hem erkek.
Evet, aynen böyle. Ben seçimlerin tarihi belirlendiği gün, kendi görüşümü ilk önce kendisini yıllardan beri gıyaben, yazı ve kitaplarından tanıdığım, eski Şırnak Milletvekili, Karslı sevgili Kürd kardeşim Mahmut Alınak’a kısa bir mesajla bildirdim ve kendisine “Kanımca Gürcü Reco yine kazanacak” dedim. Ayrıca yaşadığım bu Sydney kentinde yaşayan birkaç Kürd arkadaşa da söyledim ve sonuç beni kanıtladı. Ha, sonuç “Beni kanıtladı” derken, sevindiğimi söyleyemem, inanın çok üzüldüm. Çünkü bu olmaza “Olur” diyenler benim Kürd kardeşlerim idi. Hele Memo Şahin gibi Kürd kardeşlerimin umuduna karşı fikrimi çoğu kez kendime saklıyordum ve sonuç düşündüğüm gibi oldu. İnanın yanılan, umutları suya düşen Kürd kardeşlerime çok üzgünüm. Oysa bir halk değimiyle “Hasan kel, kel Hasan. Bir başka deyiş, ki yine bu sitede yazı yazan Sayın Fırat Aras kardeşim başlık atmış “Al birini, vur ötekine” misali. Yukarı da annemin ne dediğini yazdım. Çermê beraz nabe post, Tirk ji Me ra nabin dost” Hangi Türk partisi iktidara gelirse gelsin, biz Kürd’e bakışı aynıdır. Çünkü faşist devletin kuruluş, şekil ve amacı Kürdistan’ın yokluğunu kendine kutsal amaç olarak belirtmiştir, amacından vaz geçemez. Ayrıca budala Kürdlerin, bilmem “Halkların Kardeşliği, İslam Ümmetçiliği, Enternasyonalist Yoldaşlığı Demokratik Cumhuriyet, Ortadoğu Konfederalizmi, Ekolojik Toplum” safsatasına inanmaları çok üzücü. Olmayan dua ya “Amin” demek gibi. Kardeşlik bir biyolojik olayı, bu bir. İkincisi aynı dili konuşan, aynı örf ve adetlere, ayni tarihe sahip ve aynı coğrafyada yaşayan toplumlara denir. Yani biz ne Türk’ün ne Arap’ın ve de Fars’ın kardeşiyiz, ayrı bir halkız. Ülkemizin adı da Kürdistan’dır. O kalu-beladan beri bizim anamız ve yurdumuzdur. Onlar sadece komşu halklar. İsterlerse gerçek dost olabilir, birbirimize saygılı insanlar olabiliriz. Ümmet Kardeşliği, Enternasyonalist Yoldaşlığı, Demokratik Cumhuriyet, Ortadoğu Konfederalizmi ve Ekolojik Toplum meseleleri de bence bir hayâl ürünü ve uzun anlatım isteyen konular.
Son olarak diyeceğim şu: Biz Kürdler de sekiz milyar insanın üstünde yaşadığı bir dünyada yaşıyor ve bu koca dünyada insan toplulukları arasında (Eski tarihin örnekleriyle) gelişin bütün günlük olayları bile cebimizdeki küçük kutuda görüyor ve okuyoruz. Bunun için biz biran önce dost kim, düşmanın kim olduğunun bilincine vararak, geçmiş tarihin yanlış derslerinden de doğru dersler çıkararak, anamız Kürdistan’a bağlanan esaret zincirini nasıl parçalayacağımızın gerçek ve doğru dersini alarak, hep birlikte, el ele, kol kola, omuz omuza dayanarak, birer Neriman, Sam, Zal, Rüstem olalım, ama onlar gibi düşmana hizmet değil, anamızı zalim Dehaklardan nasıl kurtaracağımızı bilince çıkararak düşmanlara karşı bir yumruk ve bir Atom bombası kadar güçlü olmak zorundayız, ki yüzyıllardan beri tutsak ve zincirle bağlanan anamız Kürdistan’ı özgürleştirelim. Biz bunu yapamazsak, anamızı hep zincire bağlı olarak bırakacağız ve hem de biz üç zalim ırka ve dört barbar devletin kölesi ve kulu olarak yaşayacağız. Böyle bir yaşamı değil, Özgür, Bağımsız bir Kürdistan toprağı üstünde, savaşsız, kavgasız bir dünya dileğiyle, “Hoşça kalın” diyorum sevgili okuyucu Kürd kardeşlerim.