Hamas 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla bir saldırı başlattı. Saldırı hedefleri de tamamen sivil hedeflerdi. İsrail hemen harekete geçti, Hamas’ın gizlendiği yerlere bomba yağdırmaya başladı. Onlar çatışa dursun, Türkiye’de siyasetçiler, aydınlar Hamas’dan yana, büyük bir telaşla, olayları anlatıyorlar. Onları dinlerken, benim gözlerim pencereden tarihi seyir ediyordu.
Bilinen insanlık tarihinden beri, Beni İsrail, Palastina ve Yuda’lar Doğu Akdeniz’de var olan topluluklardır. M.Ö. Davut adında biri çıktı, bu üç topluluğu birleştirdi, bir krallık kurdu, Kendisini de kral ilan etti. Davut’un Krallığına Kenan diyarı derlerdi. Davut M.Ö. 1015- 975 yılları arasında Krallık yaptı. Kral Davut öldükten sonra yerine oğlu Süleyman geçti. Kral Süleyman da M.Ö. 975- 931 yılları arasında İsrail’e Krallık yaptı. Yahudi Kralı, Davut ve Süleyman İslam’ın kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’de Davut Peygamber ve Süleyman Peygamber olarak geçerler. Kral Davut; Mescid-i Aksa’nın yapımına başladı, yapımı M.Ö. 957 yılında oğlu Kral Süleyman tarafından tamamladı.
Romalılar M.Ö. defalarca Kudüs’ü işgal etmeye kalkıştı ama, her defasında da geri çekildi. M.S. 70 yılında Romalı Kral Titus, Kudüs’ü yerle bir ederek, işgal etti. Kudüs Roma için çok önemliydi, çünkü Ortadoğu’yu işgal için, Kudüs önemli bir kaleydi. 1187 yılında Eyyubi Devleti’nin Kral’ı Kürt Selahattin Eyyubi, Kudüs’ü Haçlılardan aldı ve Kudüs uzun süre Kürtlerin egemenliğinde kaldı. Bugün Kudüs’te yüzbinlerce Yahudi Kürt yaşıyor. Osmanlı Sultan’ı Yavuz Sultan Selim 1516 yılında Kudüs’ü işgal etti. Birinci dünya savaşına kadar Kudüs, Osmanlıların egemenliğinde kaldı.
Roma Kralı Titus Kudüs’ü işgal ettikten sonra, bölgede büyük bir Yahudi katliamı başladı. Eline geçirdiğini öldürüyor, sağ kalanlar ya doğuya doğru Kürdistan’a ya da Roma ile çelişkisi olan İspanya’ya kaçıyorlardı. 1492 yılında İspanya Kıralı Yahudilere saldırmaya başladı, Romalıların zulmünden kaçan Yahudilerin, kimisi kuzey Avrupa’ya doğru kaçarken, kimisi de Osmanlı topraklarına geldi. Osmanlılar Edirne’yi Başkent yapınca, Trakya’daki Hristiyanların kaçışıyla Trakya boşaldı. Osmanlıya gelen Yahudiler, boş kalan Trakya köylerine yerleşti. Trakya’daki nüfusun büyük çoğunluğu Yahudilerden oluşuyordu.
1923 yılında Osmanlı Paşaları Sultan’a karşı darbe yapıp, yönetimi ele geçirince Halife’yi sürgüne gönderip, kendileri için adına Cumhuriyet dedikleri bir yönetim oluşturdular. 1928 yılında Mustafa Kemal’in emriyle, Trakya’daki Yahudiler kovuldu, yerlerine Balkanlardan gelen Osmanlı’nın işbirlikçileri olan göçmenler yerleştirildi. Yahudilerin gidecek yerleri yoktu. Çünkü İngilizler, Yahudi anavatanı Kudüs ve çevresinde bir Palastina devleti kurmuştu. Trakya’dakı Yahudilerin kimisi en yakın olan İstanbul’a, kimisi de başka şehirlere dağıldılar.
Adolf Hitler’in başlattığı İkinci Dünya savaşı sırasında, Yahudilere karşı Türkiye’den de yardım istedi. Devletin başı olan İsmet İnönü ilk iş olarak, Harbiye’de sınıf arkadaşı olan, Hacı Emin el- Hüseyni’yi, namı diğer Kudüs Müftüsü’nü Berlin’e kankası Hitler’in yardımına gönderdi. Kudüs Müftüsü Berlin’e gitti Hitler’le görüştü, ardından Müslüman SS birliklerini oluşturuldu. Kurulan SS Birliği Yahudilere saldırdı. Ayrıca İsmet İnönü 1942 yılında, varlık vergisi kanununu çıkardı, vergisini ödemeyen binlerce Yahudi’yi, Aşkale’de oluşturulan bir kampta topladı. Büyük çoğunluğu burada öldü. İnönü kankası Hitlere Yahudi tüccaları teslim etmek için onları Aşkale’deki kampta topladı. İnönü’nün oluşturduğu Aşkale kampına, Türkiye’nin Yahudileri için, kurduğu Auschwitz SS kampı da diyebiliriz.
Hitler 1942 yılında Romanya’yı işgal etti, Alman ordusundan kaçan Yahudiler, 768 kişi kömür nakliyesinde kullanılan Struma isimli gemiyle Romanya’dan kaçtılar. İnönü’nün emriyle, Gemi İstanbul’da durduruldu. İnsanlar gemiden indirilmeden, gemide üç aydan fazla bekletildi. Daha sonra Struma söyüm ona geri çevirilirken Karadeniz çıkışında, Türk ajanları tarafından batırıldı. Sadece geminin ikinci kaptanı ve 17 yaşında bir Yahudi sağ kurtuldu, diğer 766 kişi geminin içerisinde denizin dibini boyladı. Bu olayı daha sonra sağ kurtulan Yahudi çocuk anlatıyor. 6-7 Eylül 1955 İstanbul olayları, çok sayıda Yahudi evleri, iş yerleri talan edildi, Havra ve okullar yıkıldı, çok sayıda Yahudi öldürüldü, sağ kalanlar da dağıldı. Kısaca son 75 yıl hariç, 2000 yıldır Yahudiler böyle yaşıyor.
Hitler ve İnönü’nün katliamlarından sonra, Yahudiler 1948 Tarihinde kendi devletleri İsrail’i kurdular. Sadece 1949 yılında 30 bin Yahudi Türkiye’den kaçtı, İsrail’e yerleşti, göç hala devam ediyor. Türklerin yaptıklarını unutacaklarını hiç sanmıyorum. Hamas terör örgütüne karşı savaşan İsrail ile ilgili, Ağzını açan Türk siyasetçi ve aydını, İsrail’e karşı zehir kusuyorlar. Bu da gösteriyor ki bu savaş, Türkiye’yi çok telaşlandırıyor.
Hamas Kimdir? İslami Direniş Hareketinin Arapça kısaltılmışıdır. 2012 yılında Mısır’da genel seçimler oldu. Şeriatçı İslami Direniş Hareketi, diğer Şeriatçı örgütleri de yanına alarak, kendi adamları olan Muhammed Mursi’yi başkan seçtiler. Mursi’nin şeriat uygulamalarından dolayı, batı ve diğer Müslüman Arap ülkeleri rahatsız olmaya başladı. Gelişmelerden en çok da rahatsız olan General Sisi, 2013 tarihinde Muhammed Mursi’ye karşı darbe yaptı. Hamas ortaya çıkıp, Mısır ordusu ile çatışmaya başladı. Hamas’a mensup çok kişi öldürüldü ya da yakalandı, sağ kalanlar da Filistin’e kaçtı.
2004 yılında Yaser Arafat öldü. Hamas Filistin’de İsrail Savaş Komitesi’ni kurdu. 2007 yılında Filistin Kurtuluş Hareketiyle savaşarak Gazze’nin kontrolünü ele geçirdi. Bütün batı ve birçok Arap ülkesi, Hamas’ı Terör örgütü ilan etti. Devlet Başkanı Mahmud Abbas sadece bir görüntüdür, ordusu da yoktur. 2007 yılından beri, Filistin’i Hamas yönetiyor.
Saddam Hüseyin 20 bin nüfuslu Halepçe’yi kimyevi silahlarla bombalayıp 100 binlerce Kürt’ü öldürünce, onu ilk tebrik eden Yaser Arafat olduç. 1991 yılında, Saddam ordusundan Türkiye’ye doğru kaçan Kürtlerin arkasında, Filistin Kurtuluş Ordusu vardı. Güney Kürdistan’da referandum döneminde, Filistin Devlet Başkan’ı Mahmud Abbas “Kürt devleti Arapların bağrına saplanmış bir hançerdir” dedi. Erdoğan “Aklımız Filistin’de, kalbimiz Mescid-i Aksa’da atıyor” dedi. Türklerin Mescid-i Aksa ile hiçbir alakası yoktur. Mescid-i Aksa’yı İslam’dan 1500 yıl önce, Yahudi Kralı Süleyman yaptırdı. Kemalist dinde olanlar, gitsin kendilerine yeni bir kıble arasınlar.
Aydınlar ve Siyasetçiler, Gazze savaşını anlatırken, Türkiye’yi masum ve mazlum bir ülkeymiş gibi anlatıyorlar. General isteği üzerine, Osmanlı Paşaları 1923 tarihinde, Saray’a karşı darbe yaptı yönetimi ele geçirdiler. 1924’de bir anayasa yaptılar, buna göre, Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür, Müslümandır, dediler. Kürt ve Kürtçeyi yok saydılar, Kürtçe konuşana para ve hapis cezası verdiler. Şark Islahat Planı, İstiklal Mahkemeleri, 1921 Koçkiri, 1925 Lice, 1926-29 Ağrı ve 1937-38 Dersim katliamları, insanlık dışı yöntemlerle, milyonlarca Kürt öldürdüler.
27 Mayıs 1960 darbesinde İnönü-Gürsel cuntası, ilk iş Sivas’ta Kürt ileri gelenleri için, toplama kampı oluşturdu ve binlerce Kürt’ü kampa doldurdular. İnönü korktuğu insanlar için kamp oluşturmayı, kankası Hitlerden öğrenmişti. Kürdistan’da işkence zulüm devam etti. 1980 Askeri darbesi, Kenan Evren bütün Kürdistan’ı İşkencehaneye dönüştürdü, işkenceden on binlerce Kürt öldü ve yüzbinlerce Kürt sakat kaldı. Türkiye’de yıllarca hapishaneler dolusu Kürt, hala da var.
Kürtlere karşı inkâr, imha ve Zulüm devam etti. 1990’lı yıllarında Türk ordusu, 4200 Kürt köyünü bombaladı yerle bir etti. Buralarda yaşayan, üç milyona yakın Kürt nerededir, nasıl yaşar, ya da yaşıyorlar mı kimse bilmiyor. Köyler yakılırken oradaki bir askerin anlattıkları. “Bir evde genç bir çift, iki çocuğu ile dışarı çıkardık. Çocuklar anasının eteğine sarılmış korkudan titriyorlar. Asker elindeki benzin dolu şişe ile eve girdi, benzini döktü evi yaktı. Ev yanıyor, çocuk oooy ana oyuncağım yandı diye bağırıyordu.”
Türk ordusunun yarattığı o rezaletten kaçan Kürt çocukları, ayaklarıyla yüreğime basarak kaçtılar, yüreğim hala sızlıyor.
Türk ordusu PKK’yi gerekçe gösterip, Kürt köylerini bombalarken, PKK’nin Lice vadisi, Hakkâri, Ağrı ve Dersim’de dört tane eğitim kampı vardı, her kampta 500-600 PKK’li eğitim görüyordu. Türk Ordusunun bu kamplardan haberi yoktu, görmüyordu yalanını uyduranlara, kendi çocukları bile inanmaz. 2015 yılında PKK şehirlerin altında tünel kazıyor diye, Başbakan Davutoğlu’nun emriyle, önce sokağa çıkma yasağı ilan edildi, sonra Türk Ordusu bütün hiddetiyle saldırdı 7-8 Kürt şehrini yerle bir etti. Yıkılan evlerin içi insan doluydu, kaç kişinin öldüğü kesin bilinmiyor.
Türk Ordusu PKK’yi gerekçe göstererek, üç yıldır Güney Kürdistan’a girmiş, Tankı ile uçağı ile, Kürt köylerini bombalıyor. Bölgede 600’den fazla köy boşaltıldı, 300 binden fazla Kürt yerini yuvasını terk etti. Hemen boşalan Kürt köylerinin doğusundaki vadide PKK’nin Başkenti var. Eskişehir’den ikmal uçaklarıyla kalkan savaş uçakları, 140 km kadar içeri girip bomba yağdırıyorlar ama, üç yıldır devam eden savaşta, PKK’nin Başkentine yanlışlıkla da olsa bir bomba düşmedi.
Gazze’de 10 günlük savaş için bağıranlar, kör olmuş Kürdistan’daki 102 yıllık savaşı görmüyorlar.
Kürtler; bu savaş Ortadoğu’nun haritasını ve siyasi yapısını yeniden belirleyecek bir başlangıçtır.
Ekim 2023