25 Mart 1957’de, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg temsilcileri Maastricht’te bir araya geldiler, Avrupa Ekonomik Topluluğunu oluşturma kararını aldılar. 1958 yılında da Maastricht Antlaşmasıyla AET’ni kurdular. İkinci dünya savaşından sonra, bu siyasi ve ekonomik yaklaşım, Avrupa toplumuna ilaç gibi geldi ve hızla savaş yaralarını sarmaya başladılar.
Diğer Avrupa ülkeleri de üye olmaya başladılar. 1992 yılında imzalanan bir anlaşmayla, AET’nin adı değiştirildi Avrupa Birliği oldu. AB Avrupa kıtasında oluşan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. Günümüzde 27 üyesi olan AB ortak para birimi Euro’yu kullanırlar. Her üye devletin bir Anayasası olsa da hepsi için imzaladığı ortaklık antlaşmaları geçerlidir. Üye her devlet AB’nin bir eyaleti gibidir. AB üyesi bir vatandaş, cebindeki herhangi bir kimlikle bütün AB’yi dolaşabilir. Dilediği yerde iş bulup yerleşme hakkına sahiptir. Kısaca AB İnanç, düşünce ve kanat hürriyetinin olduğu, 27 eyaleti ve 445 milyon nüfusuyla tek bir devlettir.
Kendi aralarında Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını yaşamış, bütün Avrupa’yı yıkmış ve milyonlarca insanın ölümüne neden olmuş bu devletler, günümüzde kendi aralarında yaptıkları antlaşmalarla, tek devlet olarak huzur içerisinde yaşıyorlar. Kişi başı ortalama milli geliri 40 bin doların üzerinde olan, dünyanın refah seviyesi en yüksek yerlerinden biridir. Özellikle son 30 yılda, Müslüman ülkelerde kaçan insanlar, AB’ye iltica edip insan gibi yaşamak istiyorlar ama, hiçbir AB’linin Müslüman ülkelere sığınıp, yaşam aradıkları görülmemiştir.
AB kendi aralarında yapmış olduğu antlaşmalar, Anayasa hükmündedir, herkes buna uymak zorundadır. AB Antlaşmasının ikinci maddesi, “Birlik, insan onuru, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve azınlıklara mensup kişilerin hakları” da dahil olmak üzere insan haklarına saygı ilkeleri üzerine kurulmuştur. Zaten insanlığın Anayasası da bu bir cümleyle, çok güzel tarif ediliyor. İşte 27 Eyalet ve 445 milyon nüfusuyla, kendi aralarında iki dünya savaşı yaşamış AB, bu bir cümleden oluşan insanlık anayasasıyla, gayet güzel bir şekilde ve bir arada yaşıyorlar.
Türkiye; Başbakan Menderes yönetiminde, 31 Temmuz 1959 tarihinde AET’ye üyelik başvurusu yaptı. Hemen arkasında 1960 yılında İnönü-Gürsel Cuntası darbe yaptı ve yönetime el koydu. Menderes ve arkadaşlarını idam edildiler. Aslında 27 Mayıs darbesinin en önemli gerekçelerinden birisi de Türkiye’nin AET’ye üye olma isteğiydi, bunu Menderes ve arkadaşları canıyla ödedi. Daha sonra da Türkiye ne zaman AB üyeliğine biraz yaklaşsa, Askeri Cuntalar yönetime el koymuş, AB’de ilişkileri askıya alınmıştır. Paşalar Cumhuriyeti’nin kuruluş zihniyeti, AB üyeliğine karşıdır. Çünkü AB uygulamaları, Paşalar Cumhuriyeti’nin kuruluş zihniyetine terstir.
2008 yılında AB Türkiye’ye kapılarını yeniden açtı. Türkiye ile gümrük birliği antlaşması imzalandı. Türkiye hemen gümrük vergisi adını değiştirdi, özel tüketim vergisi yaptı. AB kuralları gereği kırsal kalkınma için yarısı hibe, diğer yarısı da sıfır faiz ile 4,5 milyar Euro kredi verdi. Bu parayla kırsal üretim desteklenecekti, yani üretici köylüye dağıtılacaktı. AKP bu krediyi kendi yandaşlarına dağıttı, bunu AB de takip ediyordu. Türkiye burada kötünün kötüsü olan notunu aldı.
AİHM, 2014 yılında aldığı bir kararla, “zorunlu din dersi, çocuk hakları sözleşmesine aykırıdır, derhal durdurulmalıdır” diye Türkiye’ye bu karar uymasını istedi, Türkiye, çocuk hakları sözleşmesinin altında imzası olmasına rağmen karara uymadı, tam tersini yaptı. Bir çocuğun ilkokula başlayabilmesi için en az 6 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Halbuki 6 yaşındaki kızları Türkiye’de gelin ediyor, düğününde de göbek atıyorlar. 4-5 yaşında milyonlarca çocuk, Kuran kurslarında din adamları eşliğinde, din eğitimi görüyor. Türkiye son yıllarda geri, geri çekilip uzaktan AB’ye bakmaya başladı.
AİHM’nin 2016 tarihinde aldığı karar “Alevilik bir dindir, Cem evleri de onların ibadethanesidir, kapatılamaz, yasaklanamaz” dedi. TBMM yerli ve milli gözlükle ülkenin sorunlarına baktığı için, bu kararı da göremedi. Kılıçdaroğlu açıklama yapıyor, “AB’nin yolu Selahattin Demirtaş’tan geçer” diyor. Akıl fukarası herif 1925 yılında CHP 677 sayılı yasa ile Cemevlerini ve Aleviliği yasakladı, AİHM kararı o yasağa karşı alınmış bir karardır. 20 milyon Alevi korkudan CHP’ye oy veriyor, zavallı herif kör müsün, görmüyor musun, seçmenlerinden utan, AB’nin yolu yasakladığınız Cemevlerinden ve dedelerin önünden geçer. Şafi-i Camilerinden ve Şafi-i İmamların önünden geçer. Din dersi mecburiyetinin olmadığı, 4-5 yaşındaki çocuklar için Kuran kursunun olmadığı yerden geçer. Kürdistan’ın tam orta yerinden geçer. CHP, AB üyeliğine karşı olduğu için, bunları bilip de görmeyen, Kılıçdaroğlu’nun da yersiz ve zamansız öten horozdan farkı yoktur. Bunun için büyük babaları İnönü; Menderes AB üyeliğine müracaat ettiği için darbe yaptı, Menderes ve arkadaşlarını idam etti.
Türkiye’de 20,0 milyon kadar Müslüman-Şafi-i yaşıyor. Sadece Diyarbakır’da yarım Şafi-i Camisi var. Bölgedeki bütün Camilere, Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğü Hanefi İmam atamıştır. Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğünde 180 binden fazla insan çalışır ve her yıl üçüncü büyük bütçeyi alır. Bu bütçe sadece Hanefi Cami ve İmamlarına ayrılan bir bütçedir. Başka hiçbir din adamının maaşını devlet ödemez. AB’ye göre, “İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasına engel olma bir suçtur.”
Gırtlağına kadar bu suçların içerisine batmış Türkiye’nin AB’de ne işi var?
Devletin Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş, Arife günü Arafat’ta Kemalist dinden olan devşirme Türklere hitaben Vakfe duası yapıyordu. Vakfe ’de İslam’la ilgili böyle bir toplu dua yoktur. İslam’la hiç alakası olmayan, ırkçı ve milliyetçi bir miting konuşmasıydı. “Hz. Ömer gibi, Selahattin Eyyubi gibi, yiğitleri ihsan eyle yarabbi” diye bağırıyordu. Sanki Cemal Gürsel 27 Mayıs darbesini yapmış, Anıtkabirde darbe yanlılarına hitaben konuşma yapıyordu. Ali Erbaş; kerhane kadınlarının ödediği vergilerden oluşan bütçeden maaşını alır, lojmanda oturur, süper lüks bir makam arabası, özel şoförü, bir araba dolusu koruması ile dolaşır. On yıl Hollanda’da Başbakanlık yapan Rutte 2007 model arabasına bindi Lahey’deki Huis ten Bosch Sarayı’na gitti, Kral’a istifasını verdi ve döndü. Türkiye’deki Kemalist Din’in Müdürüne bak, AB’deki Başbakan’a bak. Türkiye’nin bu din başkanı ve din anlayışı ile AB’de yeri olur mu?
Suriye’de 60’dan fazla devletin İŞİD’e karşı oluşturduğu Uluslararası Koalisyon’da Türkiye’yi aralarına almadılar. Suriye yolunda MİT tırları olayı. PKK’yi gerekçe göstererek Kürt köylerini ve şehirlerini yakma olayı. Türkiye resmi bir belgeyle, APO’yu Şam’dan istemedi, APO’nun 18 yaşını dolduran yeğenleri sırayla, Türk Parlamentosu’nda milletvekili oluyor. Türkiye kalkmış İsveç’te milletvekili ve yıllar önce ölmüş Kürtleri İsveç’ten istemeye kalkışıyor. Şam’daki Emevi Camisinde cuma namazı kılma arzusu gibi daha birçok siyasi olaydan dolayı, Türkiye AB’ye yaklaşamaz.
15 Aralık 2021 Tarihinde AB Parlamentosu toplandı, oy birliğiyle Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinin dondurulması ile ilgili kararı aldı. Böylece AB elinin tersiyle Türkiye’yi kenara itti, benden uzak dur dedi. Bu koşullarda Türkiye AB’ye asla yaklaşamaz.
Türkiye AB üyesi olursa, her Türk vatandaşı aynı zamanda AB vatandaşı sayılacaktır. Her Türk vatandaşı, pasaporta gerek duymadan, cebindeki herhangi bir kimlikle AB’yi gezebilecek. İş bulduğu yerde, çalışma ve oturma hakkı olacak. Bir Gümüşhaneli ya da Ağrılı için, İstanbul’a ya da Paris’e gitmenin hiçbir farkı olmayacak.
AB üyeliği Türkiyeli insanları değil, siyaseti ve siyasetçileri rahatsız edeceği için, siyasetçi AB üyeliğini istemiyor. Sadece ninni söyleyerek, vatandaşı oyalamaya çalışıyorlar. Türkiye hiçbir zaman AB üyesi olmak istemedi ve istemiyor. Paşalar İslam Hilafetini yasakladılar, “Burası Türklerin vatanıdır. Türk olmayanın sadece köle ve hizmetçi olma hakkı vardır” dediler. “Burada yaşayan herkes. Türk, Müslüman ve Hanefi’dir” sloganlarıyla ülke yönetiyorlar. Eğer Türkiye AB üyesi olursa, Paşalar Cumhuriyeti yöneticilerin üzerine yıkılır. Türkiye’de bu nedenle AB üyesi olmak istemiyor.
Edirne’de kişi başı milli gelir 17,150 dolar, Ağrı 4,118 dolar. Eşitlik ve adalet böyle olur, buyurun AB üyeliğine…!
Temmuz 2023