Kılıçdaroğlu “Terör örgütleriyle masaya oturmadım, oturmayacağım” diyor. Evet doğru söylüyor, örgütlerle yan yana, el ele ve omuz omuza bir arada masaya değil, sandalyeye oturdu. Çevresinde toplanan FETÖ’cü partilere tam 40 milletvekili hediye etti. Kendi partisinde de en az 40 FETÖ’cüyü milletvekili yaptı. Görüldüğü gibi, öğütlerle masaya oturmamış.
Mart 2019 Belediye seçimlerinden önce, Kılıçdaroğlu Ahmet Türk ile Ege Denizinde bir yatta turistik seyahat yapıyordu? Bu Turistik geziden sonra, HDP büyük şehirlerde CHP adaylarını destekledi, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde, Meral Akşener’in adamlarını seçtiler.
Bugün değil, ta Erdal İnönü döneminden beri, Ahmet Türk’ün işi Kürt siyasetini CHP’ye yama yapmaktır. 1991 seçimlerinde Ahmet Türk İnönü’yü aldı İzmir’e götürdü, Hikmet Fidan aracılığıyla, İnönü’yü Şam’daki APO ile telefonla görüştürdü, HEP’liler usluca CHP’ye katılacak ve bir daha da ayrılmayacaklardı. Böyle de oldu ama, daha sonra CHP kendilerine katılan HEP’lilerin dokunulmazlığını kaldırdı, Meclis’in kapısında bekleyen Polis, bunların ensesinde tutup götürdü Ulucanlar Hapishanesine teslim etti. Bunların bir kısmı 10 yıl kadar hapis yatarken, Ahmet Türk ilk mahkemede tahliye oldu.
Bu son başkanlık seçimlerinde, Başkent Kandil; “biz başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldık” diye açıklama yaptılar. Bu açıklamadan sonra, HDP; “biz karar aldık başkan adayı Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğiz” açıklamasını yaptı. Evet Kılıçdaroğlu bunlarla masaya değil, sandalyeye oturdu karar aldılar. Kılıçdaroğlu “HDP’nin PKK ile hiçbir alakası yoktur” diyor. Ben şahsen oy kullansaydım, ikinci turda kazansın diye oyumu Kılıçdaroğlu’na verirdim, çünkü çok güzel yalan söylüyor.
Kılçdaroğlu Erdoğan’a “FETÖ’yü sen büyütmedin mi” diye soru soruyor. Hayır doğru değil, çünkü FETÖ Erdoğan’ı büyüttü, CHP de onu başbakan yaptı. 27 Mayıs darbesi yapıldığı gece, İnönü-Gürsel cuntası, Urfa mezarlığındaki 63 günlük Said’i Kürdi’nin cenazesini çıkardı, oradan çalıp götürdüler. CHP’nin başdanışmanı Kasım Gülek’e görev verdiler, o da gitti Fetullah Gülen’i buldu, tarikatların başında görevlendirdi. Devlete bağlı bütün Tekke ve Zaviye şeyhlerini, Fetullah Hoca Efendiye bağladı. Devletin denetimi altında, görevini yaptı, ABD’ye gidene kadar. Günümüzde FETÖ demek Türkiye demek, kendisi ABD’nin elinde olmasına rağmen. Erdoğan darbeden önce “Dön gayri bitsin bu hasretlik” diye seslenirken, darbeden sonra, FETÖ’yü terörist ilan etti ve “verin onu sallandırayım” diye nara atmaya başladı. FETÖ denen adam, CHP’nin yetiştirdiği, devletin görevlisidir. Görevi; tekke ve zaviyeler aracılığıyla, Anadolu’da yaşayan insanları, Kemalist dine dönüştürmek. Kılıçdaroğlu FETÖ’cülerle can cana yan yana siyaset yapıyor.
AKP yetkilileri, başta Süleyman Soylu olmak üzere herkes, “bizim FETÖ ve PKK ile hiçbir alakamız yoktur” diyor. Daha yakın bir zamanda Süleyman Soylu’nun özel emriyle, Edirne Hapishanesindeki, Selahattin Demirtaş özel helikopterle hapishaneden Edirne Hava Alanına, oradan da özel uçakla Diyarbakır’a götürüldü, hasta babasını ziyaret etti, aynı yöntemle Edirne’deki hapishanesine geri döndü. Süleyman Soylu’nun Demirtaş’a yaptığının dünyada örneği yoktur ama, Süleyman Soylu Demirtaş ile aynı masaya oturmadı. Kılıçdaroğlu da “ben kazanırsam hapishanenin kapısını kırıp, Selo’yu serbest bırakacağım” diyor. Kılıçdaroğlu da Selo ile aynı masaya oturmadı. Kılıçdaroğlu unutmuş görünüyor ama, daha önce APO’nun avukatı Mahmut Şakar TSK helikopteriyle, APO’nun mesajını alıp Başkent Kandile götürmedi mi?
DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş 17 Aralık 2007 tarihinde, askerlik yapmamak için aldığı sahte çürük raporundan dolayı tutuklandı. İlk mahkemede tahliye oldu ve askere gitti. Nurettin’in tahliye edildiyse, raporu sahte değil, askerlik yapamaz durumda. Tahliyeden sonra askere gidip iki yıl Jandarma olarak askerlik yaptığına göre, çürük raporu sahte. Burası Türkiye kimin çürük, kimin sağlam olduğuna, kimin tutuklanacağına, kimin tahliye olacağına devlet karar verir. 12 Eylül 2015 tarihli Sabah gazetesindeki bir habere göre, o çürük rapor davasında çok sayıda insan, raporu veren de alan da ceza aldı. Nurettin Demirtaş da şu anda Başkent Kandil’de PKK’yi yönetiyor.
25 Aralık 2009 tarihli Zaman gazetesinde çıkan bir habere bakalım. Güneydoğuda yıllarca Genelkurmay’ın kadrolu tercümanlığını yapan Yıldırım Beğler; Kuzey Irak’ta TSK adına ajan olarak görev yaptığı dönemi anlatıyor. “1992 yılında APO hariç hepsini yakaladık. Ne yaptılar? Aman Türkiye’ye götürmeyelim, beklesin dediler. Buna ben bizzat şahit oldum. Başlarında nöbet tutanlar arasında ben de vardım. PKK’nin bütün merkezi kadrosunu Zaho’daki Talabani’nin karargâhı olan komite denen yere getirdik. Burada bu gece kalsınlar, yarın götürelim şeklinde yukardan emir aldık. Daha sonra bir emir daha geldi. ‘Siz çekilin, Peşmergeler onları korur, yarın erkenden götürürüz’ dediler. Fakat sabah geldiklerinde hiçbirini göremedik. Bize, ‘kaçtılar’ denildi. Bir baktık Süleymaniye’ye Zelê kampına gitmişler.”
Evet 1992 yılında DYP ve CHP ülkeyi yönetiyordu. O yıllarda PKK’nin Türkiye’de 4 adet eğitim kampı vardı. Bu ortaklar da bir gün resmi bir belgeyle APO’yu Suriye yönetiminden istemediler.
Demirel İnönü hükümeti döneminde, hükümet başladı 1952 yılında Suriye sınırına döşenmiş mayınları temizlemeye. Çok tartışmalı da olsa, sınır kısa sürede mayınlardan temizlendi. Çünkü Türkiye daha o yıllarda bu günkü Türkiye’yi görüyordu. Gidiş gelişler rahat olsun diye mayınlar temizlendi ama, bugün ağzını açan, Suriyeli mültecilerden rahatsız olduğunu söylüyor ve bunun üzerine siyaset yapıyorlar.
Ağustos 2001 yılında Erdoğan partiyi kurdu, 2002 yılında seçim oldu, AKP mecliste çoğunluğu aldı ama, Erdoğan Milletvekili olamadı. CHP Siirt seçimlerine itiraz etti ve seçimler iptal edildi. CHP Anayasayı da değiştirdi, yenilenen Siirt seçimlerinde Erdoğan Milletvekili oldu ve geldi Başbakan oldu. Bunu yapan CHP yaptıklarından zerre kadar utanç duymadan, insanlara sesleniyor gelin bunu devirelim diyor. Kılıçdaroğlu ikinci turda seçimi kazansa bile, Meclis çoğunluğu Erdoğan’da olduğu için hiçbir şeyde yapmayacak yalan söylüyor. Altı ay sonra hazırlanacak bütçeyi bir emirle meclisten geçirecek? Peki her şey bu kadar kolay, acaba bu 600 Milletvekilinin Mecliste ne işi var? Ülkeyi bu kötü duruma getiren Erdoğan’dır, onu da iktidara taşıyan CHP’dir. Mevcut kötü durumda her ikisi de aynı oranda suçlu ve sorumludur. Yeter artık insanların yalanlarınızdan çektiği!
HDP Ahmet Türk önderliğinde CHP’ye katılma hazırlıklarını yaptı, seçim sonuçları en çok da onların hayallerini yıktı. HDP Milletvekillerinin yarısından fazlası, Kemalistlerden oluşuyor. Hatta paşa torunu Cengiz Çandar bile, Kürd oylarıyla Diyarbakır’dan HDP’nin milletvekili seçildi. Bunu yapan HDP Kürtlere yapılacak en büyük hakareti yaptı, Kürtler de ağzının payını verdi. HDP bir önceki seçimde aldığı oyların %30’nu yani iki milyondan fazla oy kayıp etti. Bir de yeni nesil genç seçmenden oy alamadı. Ayrıca Kürtler hiç kimsenin, uslu söz dinler yaramaz çocuğu olmadığını da gösterdiler. Kürt Milleti kırk yıldır yaşadıkları zulmü, Devşirme Türklere demokrasi getirmek için yaşamadılar. Bu seçimde Kürtler açıkça bu mesajı verdi, eğer anlayan olursa.
Günümüzde savaşlar sadece asker ve silahla olmuyor. Dünya küçüldü, savaşta en önemli silah, ekonomik ilişkilerdir. Suriye’deki 62 müttefik ülke, Türkiye’yi aralarına almadılar. Buda gösteriyor ki, Türkiye arabanın tamponuna oturmuş yolculuk yapıyor. Bölgede yapacağı her yanlış harekette, zamanı geldiğinde, 62 müttefik devleti karşısında bulacaktır. Buna karşı çıkmak için, ordusu ve silahı yeterli olamayacak. Ekonomik sinyaller şimdiden sos veriyor. Türkiye boşuna milyonlarca irticacı örgüt militanını, mülteci sıfatıyla barındırmıyor. Seçim yasasında %7 barajı olmasına rağmen, şu anda parlamentoda 16 partinin milletvekili var. Bu da insanların ne kadar değişik talepleri ve siyasetin darmadağın olduğunu gösteriyor. Bu haliyle Türkiye sorunlarını çözecek durumda değil. Seçim propagandalarında siyasetçiler elinde soğan masaya oturdu, soğanın fiyatını tartıştı, hiç kimse ülkenin asıl sorunlarına yaklaşamadı. Çünkü mevcut siyasete devam.
Selahattin Demirtaş; sen öğrenciyken hangi yurtta kalıyordun, yurt arkadaşların kimler?
Süleyman Soylu; Abdullah Öcalan’ın mal varlığını ne zaman açıklayacaksın?
Mayıs 2023