Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, İstanbul’da bir toplantı düzenliyor. Dernek Başkanı Ekrem Baran ve 23 arkadaşı, Kürtçe Hutbe okuyup, vaaz verdikleri gerekçesiyle yargılanıyorlar. Başkan Baran ve 3 arkadaşı tutuklu, diğer arkadaşları da adli kontrol hapishanesine gönderiliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla 335 sayfalık bir iddianame hazırlıyor, 15’er yıla kadar hapis cezası istiyor.
Savcı efendi; verilen görevini yaparken, bilmediği konular da var. Kürtçe 4000 yıldan daha fazla bir zamandan beri, yani Sümerce ile birlikte, okuma yazma dili olarak kullanılıyor. Sadece bu özelliğinden dolayı da olsa, Allah’ın Kürtçeyi çok iyi bildiği kanaatindeyim. Devşirme Osmanlı Paşaları, yüz yıldır Kürtçeyi yasaklamış, başına da sizin gibi sadık memurlarını görevlendirmiş ama, Kadim dil Kürtçe hala 50 milyon insan tarafından konuşuluyor. Savcı bey siz nereden geliyorsunuz, Türkçeyi ne zaman öğrendiniz, dedeniz nineniz de Türkçe biliyor, vaaz da dinliyorlar mıydı?
İranlı Molla Ayetullah Hatemi Cuma namazında vaaz verirken “Cehennemin resmi dili Kürtçe’dir” diyor. Demek ki Allah Kürtçe de biliyormuş ki, Cehennemin resmi dilini Kürtçe yapmış, Molla Efendi. İslam’la alakası olmayan, Türkiyeli sahte imamlarla, İranlı sahte Mollalar zaten Cennet yüzü görmeyecekler. Onların yeri direk Cehennemdir, çünkü onlar İslam’a büyük saygısızlık yapıyorlar. Bunlar Cehennemde Kürtçe vaaz verip, Kürtçe Hutbe okumak mecburiyetinde kalacaklar. Çünkü Cehennemde resmi dil Kürtçe imiş, Türkçe ve Farsça konuşmak yasaktır.
Dünyada yaklaşık 50 ülkede Müslüman çoğunluk yaşıyor. Dünyada 8 milyara yakın insan yaşıyor, bunların 2 milyara yakını Müslüman, acaba bunlar hangi dilde hutbe okuyor ve vaaz veriyorlar? Türk imamlara göre, Allah sadece Arapça ve Türkçe biliyor, İranlı Mollalara göre de Allah sadece, Farsça ve Arapça biliyor.
Devşirme Osmanlı Paşaları, İngiliz General Harington’un da yardımıyla, Sultan’a ve Halife’ye karşı darbe yaptı, yönetimi ele geçirdiler. Cumhuriyeti kuran İngiliz General Harington’dan yönetimi devir aldılar. “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes, Türk’tür, Müslümandır ve Hanefi’dir” dediler. Halbuki Cumhuriyeti kurduklarını iddia eden devşirme Paşaların hiçbiri Türk ve Müslüman değil. Anadolu’da Müslüman Türk yok denecek kadar azdı. Sadece Kürtlerin önemli bir kesimi Müslüman, onlar da Şafii mezhebindendir.
Şafii mezhebi de baştan beri yasaktı ama, son 20 yıldır tamamen yasaklandı, Şafii Camilerine Hanefi imam atıyorlar. Sadece Diyarbakır’da yarım Şafii Camisi kaldı. Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş, Şafii köylere 2000 kadar, Kürt imam atadı. Onlarda Şafii Mezhebine göre kısa bir süre namaz kıldırdılar ama, Ali Erbaş’tan gelen talimatla, kısa bir süre sonra bıraktı, Hanefi Mezhebine göre namaz kıldırmaya başladılar. Türkiye’de bırak başka bir inançtan olmayı, Müslüman ve Şafii olmak da yasak. Yukardaki olayda, Savcının bu yasağın savcısı olduğunu gösteriyor.
TSK 90’lı yıllarda, “teröristler barınmasın” gerekçesiyle 3000’den fazla Şafii Camisini yıktı. Mal sahibi olduğunu iddia eden, Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğü, sesini çıkarmadı. Bir devlet düşünün, köylerini teröristlerden koruyamadığı için yıkıyor, ortadan kaldırıyor, ibadethaneleri olan Camileri de „teröristler barınmasın” diye yıkıyor.
İslam’da din ve dünya ayrılığı olmaz. İslam’ın inmiş kutsal kitabı, Kur’an-ı Kerim gayet açıkça İslami sosyal yaşamı belirtiyor. İnönü-Gürsel Cuntası, Şule Hanım aracılığıyla Türkbant (Türban) diye, kadınlar için bir başörtüsü modası çıkardı. Bu saçmalığın İslam’la uzaktan yakından alakası yoktur. Toplum yıllarca bunu tartıştı. 20 Yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan; nasılsa şimdi aklına geldi. Türkbant adını değiştirdi, başörtüsü yaptı ve bunu Anayasal hak olarak, Anayasa’yı değiştirmek istiyor.
İslam’ın Anayasası inmiş Kuran’dır. Müslüman her bireyin Kuran’ın tarif ettiği gibi yaşama hakkı vardır. Hiç kimsenin ona karışma hakkı ve onun da başkalarına karışma hakkı yoktur. Paşalar Cumhuriyeti var olduğu günden beri, insanların giyim kuşamıyla uğraşıyor. Fes giymeyi yasakladılar, yasağa devrim dediler. Erdoğan da aynı yolu izlediği için, Türkbant (Türban) adını değiştirdi, başörtüsü yaptı, buna da devrim diyor. Bırakın kenara çekilin, Müslümanların Kuran’ı Kerim’i var, nasıl giyineceklerini açıkça belirtiyor. Alın Anayasanızı başınıza çalın, Müslümanları rahat bırakın, birbirlerine düşman ettirmeyin.
İslam’ın kutsal kitabı inmiş Kuran-ı Kerimdir. Peygamberin ölümünden sonra, fetva kurumu olarak Halifelik başladı. İslam’da başka dini kurum olmaz. Bilen biri kalkar ezan okur, bilen birisi de cemaate namaz kıldırır. Eğer birisi sürekli bu işi yapmak zorunda kalırsa, o insanın giderlerini cemaati karşılar. Her türlü kazançtan oluşan bütçeden, üçüncü büyük payı kapan, yüzbinlerce memur çalıştıran, başkanına lüks bir makam sunan, Din İşleri Genel Müdürlüğü İslam-i bir kurum değildir. Kuran-ı Kerim’e göre, bu devlet memurlarının arkasında namaz kılınmaz. Müslüman Hanefi olmayanlar, Ali Erbaş’ın lüks yaşamının masraflarını karşılamak mecburiyetinde değildir.
Dört Halife döneminde, Kuran aynen uygulanıyor hiçbir sorun yoktu. Halife Osman döneminde, Kuran yazılıp çoğaltıldı ve okunmaya başlandı. İslam’ın merkezi Mezopotamya’ya taşındı. Burası kadim bir kültür ve diğer Semavi dinlerin merkezi olduğu için, İslam’ı tartışmaya başladılar. Ayrı yorumlar yapıldı ve İslam Mezheplere bölündü. Bütün Mezhepler Kuran’ın özüne dokunmadan, bazı değişiklikler yaptı. Bunlardan biri de Şafi-i Mezhebidir.
İmam Şafi-i Horasanlı Kürt bir babanın oğludur. İlk Fıkıh usulü eseri, Risaleyi yazan İmam Şafi-i’dir. İmam Şafi-i 661 tarihinde dördüncü Halife Hz. Ali’nin ölümünden 106 yıl sonra, 767’de dünyaya geldi, 820’de Zehirletilerek 53 yaşında öldürüldü. Halil Güvenç’in yazdığı (Büyük Şafii İlmihali) okuduğumuzda, Kuranı Kerime aykırı hiçbir aykırılık yoktur. Acaba Hanefi devşirme Türkler Şafii mezhebini neden ortadan kaldırmaya çalışıyorlar? Birileri cehalet ve gaflet uykusuna dalmış, İslam’a saygısızlık yapan bu insanları uyanması gerekiyor.
Bunlar Kemalist Din’i insanlara, İslam diye dayatıp, İslam kardeşliğiyle, ülkeyi bir arada tutmaya çalışıyorlar. İslam’da “yerli ve milli” sözlerini ağza almak haramdır ama, devşirme Türklerin ağzından sakız olmuş. Acaba birileri Türkiye’de Hanefi Camilerini, Şafii Camilerine dönüştürse ve Hanefileri Şafii imamların arkasında namaz kılmaya zorlasa, Hanefi’ler ne düşünür? Acaba birileri, Türkçe Hutbe okudu ve vaaz verdi diye, birilerini hapse atsa, Hanefi’ler nasıl karşılar? Siz nasıl karşılayacaksanız, Şafii Kürtler de aynı şekilde karşılıyor.
Bir devlet; insanların inanışına ve nasıl ibadet edeceğine karışmaz. Bir devlet; inancından dolayı insanların nasıl giyineceğine karışmaz. Bir devlet; bir Müslüman’ın giyimini Anayasal teminat altına almaya kalkışmaz. İnmiş Kuranı Kerim, bir Müslüman’ın nasıl giyineceğini ve nasıl davranacağını, açıkça belirtiyor. Devlet inanç alanından elini çekmelidir. İslam’da Diyanet diye bir kurum olmaz. Devletin yapması gereken, Diyaneti fes edip, Kuran’da olduğu gibi, her cemaatin kendi din adamını kendisi finanse etmelidir. Ayrıca her Cami’nin kapısının üzerine hangi mezhebe ait olduğu açıkça yazılmalıdır. Eğer yöneticilerin insana ve İslam’a ufak bir saygısı varsa bunu derhal hayata geçirmelidirler. Örtünme her Müslüman kadının hakkıdır, Kemalistler aradan çekilsin.
Şimdi Hanefi mezhebinde olan, diyanette görevli memurlara soruyorum. Siz Hanefi’siniz, bir Şafii köyüne imam olarak atandığınız zaman, bir Hanefi olarak, Şafii cemaatin önüne geçip, Hanefi Mezhebine göre namaz kıldırdığınız zaman, vicdanınız size ne diyor? Tersi olsa siz ne yaparsınız? Onu Şafiilere söyleyin de onlar da öyle yapsınlar.
Tekrarlıyorum Anayasa ile yönetilen bir devlet vatandaşının inancına karışmaz. Müslüman olduğu için, nasıl giyinmesi gerektiğini, onun kutsal kitabı Kuran belirtiyor, sizin Anayasanıza ihtiyacı yoktur. 1925 tarihinden beri Alevilik ve onların Cem evleri yasak, devlet önce bu yasağı kaldırmalıdır. Devletin olmayan Cem evlerinin elektrik parasını ödemeye kalkışması sahtekarlıktır. Siz Cem evlerini serbest bırakın, elektik parasını kendileri ödesin. Şafii Camilerini, Hanefi Camilerine dönüştürmek, İslam’a en büyük saygısızlıktır. Yöneticiler bu saygısızlık normal sayılıyor.
İsveç’te sarhoşun biri Kur’an-ı Kerimi yakmış, günlerdir Türk siyaseti bunu tartışıyor. İsveç Anayasasına göre, İncil’i yakmak suç sayılmıyor. TSK binlerce Kürt’ün evini boşalttı içerisindeki eşyasıyla birlikte yaktı. TSK’nın yaktığı ve bombalarla yıktığı Camilerin çoğunda Kur’an-ı Kerim vardı. O gün dilini tutup sırtını dönenler, Kur’an-ı Kerimi yakmak terbiyesizliktir diyorlar.
Karadeniz Ortodoks Hristiyan Pontus Rumları Müslümanlaştı Hanefileşti, oldu; Pontus Boyu Türkleri. Aleviler Müslüman Hanefi olunca, oldu; Oğuz Boyu Türkleri. Bakalım Şafii Kürtler Hanefileşirlerse, hangi Türk boyundan olacaklar?
Ocak 2023