İslam; inmiş bir inançtır, kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’dir, buna göre de sosyal toplumunu oluşturur. Bir Müslüman; yüzlerce insanla küs olsa, yüklü bir borcu da olsa, cebinde çaldığı parayla bile, Cami’ye gider namazını kılar. İşlediği günahlardan bu fani dünyada sorumluluğu yoktur. Bütün günahlarının bedelini öbür dünyada ödeyecektir. Dört kadın ile nikah yapabilir, fazlasını da cariye olarak yanında taşır. Kadın erkeği boşayamaz ama, erkek karısına üç kere sen boşsun der ve boşar. Kadın başka bir erkekle nikah yapar sevişir, erkek geri boşarsa, eski kocasıyla yeniden nikah yapabilir. İslam’da kadının yeri, evinin hanımı, çocuklarının anası ve kocasının eşidir. Evden dışarı çıkmak mecburiyetinde kalırsa, tepeden tırnağa Burka denen siyah bir örtü ile örtünür, gözlerinin önüne de bir peçe çeker. Evinde kendisine ayrılan hareminde oturur, birinci derecede kocasının akrabalarının dışında, erkeklerle görüşemez. İslam’da sosyal toplum budur.
Alevilerde; her yıl işlerini bitirdikten sonra, kışın başlangıcında dedeleri gelir Cem yaparlar. Toplumsal suç işleyenler düşkün sayılır, düşkün kalkmadan yani sorunlarını çözmeden Cem’e alınmaz. İki evlilik, adam öldürme ve Zina suçlarını işleyenlerin, Alevilerin ceminde cemaatinde yeri yoktur. Bu suçları işleyenler, cemaatten kovulur. Geri kalan yakınları barışır birlikte Cem’e girerler. Aleviler toplumsal sorunlarını çözmeden, barışmadan Cem’e giremezler. Çocuk, kadın ve erkekler birlikte Cem’e katılır, kadın, erkek birlikte semah dönerler. Semah Cem ibadetinin bir parçasıdır. Alevilikte Musaib (Kardeşleşme) vardır. 16 Yaşını bitirip anlaşabileceği birisiyle musaib tutmamışsa, Cem’e giremez.
25 yaşında iken yaşlı Hatice ile evlenen, 40 yaşından sonra 7 karı ile evli ve 54 yaşında iken 9 yaşındaki küçük Ayşe ile evlenen, İslam Peygamberi Hz. Muhammed Alevi inancına göre düşkün sayılır, Alevilerin Ceminde Cemaatinde yeri yoktur. 8 Karılı İslam’ın dördüncü Halifesi Ali, Alevi inancına göre düşkün sayılır, Alevilerin Ceminde Cemaatinde yeri yoktur. 300 Cariyesi olan Ali’nin oğlu Hasan ve iki karısı olan Ali’nin oğlu Hüseyin, Alevi inancına göre düşkün sayılır, Alevilerin Ceminde Cemaatinde yeri yoktur. Şeceresi olan Dedeler (Hocalar) Ali ile başlatıp, on ikinci torunu Mehdi’ye kadar, hepsi birden Cem görevlisidir. Ali 661’de öldü, 12’ci torunu Mehdi El-Muntazır 208 yıl sonra 869’da doğdu, bunlar nasıl bir arada Cem yaptılar? Aleviliğin İslam’la dördüncü Halife Ali ile hiçbir alakası yoktur.
Aleviliğin Pir’i “El Ele-El Hakka” diyen Hallacı Mansur’dur. Toplumsal suç işleyen Aleviler, Pir Divanında, Hallacı Mansur Darında yargılanmadan ve aklanmadan Cem’e giremezler. 922 tarihinde Bağdat’ta Hallacı Mansur “En-el Hak” dediği için öldürüldü. Müslümanlar Bağdat’ta bir köprü başında meydanda, on binlerce Müslümanın gözü önünde, kulaklarını kestiler, burnunu kestiler, gözlerini oydular ve astılar. Üç gün sonra, kesik kafasını bir sırığa taktılar şehir şehir dolaştırdılar. Bedenini de yaktı külleri toprağı kirletmesin diye, Dicle Nehrine attılar. Günümüzde Hallacı Mansur’un beş türbesi vardır ama, hiçbirinde Hallacı Mansur’un bedeni yoktur. Aleviliğin özünü Hallacı Mansur’un şu sözü oluşturur. “Yârin lebinden gayrı, her şeyimiz ortaktır” Aleviler bütün kurbanlarını ve lokmalarını ortaklaşa yapar, birlikte yerler. Alevilik Zerdüşt inancının kendisidir.
Müslümanlara göre Aleviler Mecusi’dir, yani tanrı tanımaz, katli vacip malı helaldir. Müslümanlar Zerdüşt inancının hâkim olduğu Mezopotamya’ya girdiği günden beri, Zerdüştler katliam altında yaşıyorlar. Osmanlı döneminde 100 Yıldan fazla süren, Celali katliamları, onlarca yıl süren, Kuyucu Murat Paşa katliamları ve 1825 yılında başlayan, II-Mahmut katliamlarını yaşadılar. II-Mahmut Hacı Bektaş Dergâhının merkezini İstanbul’a aldı başına da, Nakşibendi Şeyhi Halid’i atadı. Osmanlı topraklarındaki bütün Alevi Dergahlarını buraya bağladı ve katliam başladı. Katliamın adını da “Vaka-i Hayriye” koydular.1825 Tarihinde var olan bütün Zerdüşt Dergâh görevlileri, kılıçtan geçirildi, Dergahların malına mülküne el koydular. Katliamdan canını kurtaranlar kaçtı, dağlardaki ormanlara ve mağaralara gizlendiler. Günümüzde dağlık alanda var olan Zerdüştler, II-Mahmut katliamından kaçıp kurtulanlardır.
Şeyh Halit Tekkesinde Müslümanlar özel olarak yetiştiriliyor, ellerine de mühürlü imzalı izin belgeleri (Şecere) veriliyor, Alevi köylerine dede olarak görevlendiriyorlardı. Bunlar Hüseyin soyundan geldiklerini söylüyorlardı. Böylece dedelik babadan oğula geçmeye başladı. Alevilikte çok önemli bir söz vardır, “Şad olmayan, İrşat edemez” yani eğitim görmemiş olan eğitemez. Alevilerde dedelik soydan geçmez, Alevi Dergâhlarından yetişenler, ancak dedelik yapabilir. Ellerinde Şeceresi olanlar, hepsi Nakşibendi Şeyh’i Halid’in Tekkesinde yetişmiş, Müslüman din adamlarıdır. Günümüzde Alevilerin en önemli sorunlarından biri de budur. Aleviler en iyi Müslüman olduklarını, Dedelerini götürüp 8 karılı Halife Ali ve onun soyuna bağlanmalarının nedeni de budur.
Osmanlı mekteplerinde özel eğitim görmüş, cephe kaçkını Devşirme Paşalar, mülkün sahibi Osmanlıyı ihanetle suçlayıp, darbe ile yönetimi ele geçirdiler. 1923 tarihinden itibaren adına Cumhuriyet dedikleri bir yönetimle ülkeyi yönetmeye başladılar. Burada en önemli sorun, nüfusun önemli bir kesimini oluşturan Aleviler oldu. 30 Kasım 1925 Tarihinde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in emriyle 677 sayılı yasa ile Aleviliği yasakladılar. Alevi Dergahlarındaki mülklerine de el koydular. 677 Sayılı yasaya göre Dedelik, Pirlik, Mürşitlik, Taliplik ve Cem evleri yasaktır. Yasak hala devam ediyor.
Cumhuriyet yönetimine geçildiği günden beri, hiçbir Alevi Genel Müdür olmamıştır. Dış İşleri Bakanlığında Büyük Elçi ve Konsolos Alevi olmamıştır. İçişleri Bakanlığında Vali ve Emniyet Müdürü Alevi olmamıştır. Milli Savunma Bakanlığında hiç bir Alevi General olmamıştır. İnönü Gürsel Cuntasından sonra oluşturulan ve devlet eliyle zengin olan, 5 Mayıs 1990 yılında kurulan 13 binden fazla üyesi olan MÜSİAD içerisinde bir tek Alevi yoktur. Türk-Müslüman devşirme Paşalar Cumhuriyeti Alevileri potansiyel düşman ilan etmiş, sadece devşirme Müslüman Türklere hizmetçi ve köle olma hakkına sahiptirler.
AİHM 26.4.2016 Tarihinde aldığı kararla, “Alevilik bir Dindir, Cem evleri de onların ibadethanesidir, yasaklanamaz ve kapatılamaz”.
AİHM’in ikinci kararı; 6 Eylül 2014 “Din dersi mecburiyeti çocuk hakları sözleşmesine aykırıdır, derhal durdurulmalıdır”.
Her iki karar Türk Anayasa’sının 90 maddesine göre kanun hükmündedir. Devlet hala her iki kararı da uygulamıyor. Alevileri başka şeytanlıklarla oyalamaya çalışıyor.
1995 yılında devlet “Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı” diye bir vakıf kurdu, başına da İzzettin Doğan’ı getirdiler. Daha sonra Bakanlar Kurulu kararıyla, vakıf vergiden muaf tutuldu. Demirel ve ortağı İnönü, Ankara Dikmende birlikte katıldıkları temel atma töreninde, vakfa bir bina yaptılar. Vakfın adını daha sonra, Başkan İzzettin Doğan kısaca CEM evi diye telaffuz etmeye başladı. Uzunca adı olan vakfın adını Cem Evi yaptılar. Bu Şeytanlık; Şeytanı kıskandırmasın da kimi kıskandırsın? Bu vakfın büroları Alevilerin Cem evi oldu.
Erdoğan 2023 yılı için, yüz binden fazla Cami’si ve 180 bin civarında çalışanı olan Din İşleri Genel Müdürlüğü için, 36,0 Milyar lira bütçeden pay ayırdı. İzzettin Doğan’ın vakıf bürolarının da (Cem evleri) aydınlatma, su ve personel giderlerini, bazı resmi kuruluşlar ödeyecek. Erdoğan AİHM Cem evleri ve Mecburi Din dersleriyle ilgili kararlarla ilgilenmiyor ama, Alevilerin gözünü boyamak için, İzzettin Doğan’ın vakıf bürolarının, bazı giderlerini ödüyor. Bu oyuna Şeytan bile güler.
Zerdüştler; Müslümanların saldırıları sırasında, Mecusi (Allahsız) namıyla anılırlardı. Yavuz Sultan Selim katliamları sırasında, Kızılbaş diye anılırlardı. II-Mahmut katliamları ve Paşalar Cumhuriyeti döneminde Alevi diye anılıyorlar. Erdoğan döneminde de Alevi-Bektaşi diye anılıyorlar. Amaç Zerdüşt dinini insanlara unutturmak. Fakat son zamanlarda, itinayla bilimsel olarak hazırlanmış çok güzel kitaplar da var. Değerli okuyuculara, Alevilik nedir öğrenmek isteyenlere, bunları okumalarını tavsiye ederim. Kemalistlerin anlattıklarına ve yazdıklarına sakın inanmayın.
Aleviler; Devletin dayattığı Dini değil, kendi inançlarını özgürce yaşamak istiyorlar.
Aleviler; Din dersi mecburiyetiyle, çocuklarına zorla devlet dinin dayatılmasını istemiyorlar.
Aleviler; İslam’da olduğu gibi, din adamların giderlerini, kendi cemaatleri karşılasın istiyorlar.
Zerdüşt; Zafer dağında, Musa; Sina dağında, Muhammed; Hira dağında, bir mağarada vahilerle buluşmuşlar. Yunan tanrıları da Olympos dağında buluşmuşlardır. Görüldüğü gibi, Zerdüşt’ten sonra gelenler, Zerdüşt’tü taklit ederek, dağlarda tanrısıyla buluşmuşlar.
Aralık 2022