Bunu 1945 yılında Türk Dil Kurumu’nun yayınladığı sözlük yazıyor. Gayet de isabetli bir tespit. Siyaset, Kemalist dine mensup olan bir kadının giyimini tartışıyor. Neden bunu İslam’la karıştırırlar, onu anlamak da çok zor. Gidin kendi Kemalist Dininizi tartışın, İslam’la ne alakanız var? Kadınların örtüsü Türkbant’ın adını değiştirip Başörtüsü yaptılar, insanlar da bunu tartışıyor.
Türkiye’de uygulanan Kemalist dinin, İslam’a benzer yanları olsa da İslam’la hiçbir alakası yoktur. İslam’da kadının yeri; kadın evinin hanımı, kocasının eşi ve çocuklarının anasıdır. Dışarı çıkmak mecburiyetinde kalırsa, yanında eşi ya da birinci derecede akraba bir erkek olması gerekiyor. Burka denen siyah bir örtü ile tepeden tırnağa örtünür, gözlerinin önünde de peçesi olması gerekir. Evlilikle ilgili kadının hiçbir söz hakkı yoktur. Erkek iki şahidin huzurunda nikah yapar, dilediği zaman da kadına üç kere boşsun der boşanır. Müslüman bir erkek, dört nikahlı kadın ile bir arada yaşama hakkına sahiptir. Kadın Erkeklerin elini sıkmaz, birinci derecede eşinin akrabalarının dışında erkeklerle görüşmez. İslami sosyal yaşamda kadının yeri burası. Sanayi toplumu sosyal yaşamında kadının yeri farklıdır, buna uyum için de bir Müslüman için çok zordur. Açıkça şunu da belirtmek istiyorum, günümüzde kendi rızasıyla, İslam’ı din olarak seçen bir kadın, aynı evde dört kadın bir erkekle bir arada yaşamayı da seçmiştir. Bir kadın bunu kabullenmiş ise, kimsenin karışma hakkı yoktur. Kadının da Türkbant bağlayıp toplum içerisinde dolaşma hakkı yoktur.
Kemalist Dinde kadının yeri; Kadın Din İşleri Genel Müdürü, Müftü ve İmam olabiliyor. Kadın; Başbakan, Bakan ve Milletvekili olabiliyor. Kadın; General ve her kademede subay olabiliyor. Kadın; Vali, Kaymakam, Müdür ve her kademede memur olabiliyor. Kadın; Emniyet Müdürü, Komiser ve Polis olabiliyor. Velhasıl kadın Türkbantla mahrem yeri olan boynunu ve saçlarını kapatırsa, erkeğin yaptığı her işi yapabiliyor. Peki bunun İslam’la ne alakası var? Kemalist Din yüz yıl kadar önce, Paşalar Cumhuriyetiyle birlikte, ortaya çıkmış bir dindir. Bu dini kabul edenler de Devşirme Türklerdir. Teknoloji çağının sosyal toplumuna uyum sağlamak için, uydurulmuş bir dindir. İslam’a benzetmeye çalışsalar da İslam’la hiçbir alakası yoktur.
İslam’da din adamı ve dini sınıf olmaz ama, Kemalist Dinde Devletin Din İşleri Genel Müdürlüğü var.
Başında Ali Erbaş adında birisi var, emrinde din adamı olduğunu iddia eden 180 bin insan var. Müdür Ali Erbaş, lüks makam aracı ve korumalarla dolaşır. Bunlar maaşını her türlü kazançtan oluşan, devletin bütçesinden alırlar. Siyaset bütün hiddetiyle dini tartışırken, Devletin Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş, dilini yutmuş konuşmuyor.
Ankara’da Paşalar 19 Kasım 1922 Tarihinde, Abdülmecid’i Halife seçtiler, 3 Mart 1924 Tarihinde Halifeliği kaldırdı, Halife Abdülmecid’i ailesiyle birlikte sürgüne gönderdiler. Ondan sonra da Kemalizm Paşalar Cumhuriyetinin Dini oldu. İslam’da Tarikat diye bir kurum olmaz. Kemalist Dinde başından beri, Tarikatlar oluşturulmuş, görevleri insanları Kemalist Dine yöneltmektir. Başlangıçta bu Tarikatlar, Bediüzzaman Said’i Kurdiye bağlı çalışıyorlardı. Saidi Kurdi 23 Mart 1960 tarihinde Urfa’da öldü ve orada defin ettiler. 27 Mayıs 1960 İnönü-Gürsel Cuntası yönetime el koydu, darbe gecesi Saidi Kurdi’nin 65 günlük cenazesini mezarından çıkardı, çaldı götürdüler. Daha sonra CHP’li Kasım Gülek Saidi Kurdi’nin yerine, Fetullah Gülen’i buldu ve Paşalar Cumhuriyetindeki, tarikatların başına getirdi koydu. Siyaset hararetle devletin Din sorununu tartışıyor, Din İşleri Genel Müdürü ve ona bağlı Tarikatlardan ses yok. Onlar kendilerinden emin, çünkü ne yaparlarsa yapsınlar, kendileri Mustafa Kemal’in oluşturduğu kurumlardan olduğu için, dokunmayacaklar.
İran’da; ahlak polisi, peçesini kurala uygun bağlamadığı için, 22 yaşındaki Kürt kızı Jina Amini’ye İşkence yaparak öldürdüler. Bunun üzerine bütün İran ayaklandı, üç haftadır protestolar devam ediyor. Bütün dünyada protestocular hala ayakta. Gelişmeler Türkiye’yi hayli ürküttü. Zaten siyaset Kemalist Din’i, Anayasal devlet dinine dönüştürmeye çalışıyordu, İktidar ve Muhalefet birlikte süreci hızlandırmaya çalışıyorlar. Tartışmaların asıl nedeni de kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar, gerisi yalan. Eğer yasaklı Aleviler ve yasaklanmış Şafiiler kendileri için bir düzenlemeyi bekliyorlarsa, yanılıyorlar. Sadece Kemalist Din’i, devletin Anayasal dini yapmaya çalışıyorlar.
CHP bir yasa çıkaralım, Türkbant serbest olsun diyor. AKP hayır yetmez, Anayasayı değiştirelim, Türkbant Anayasal bir hak olsun diyor. Bu danışıklı dövüşün amacı, Kemalist Din’de kadınların taktığı Türkbant, Anayasal bir hak yapmaya çalışıyorlar. Böylece karışıklıklar başladı mı, kendi dinleri Kemalist dinin Anayasal bir hak olduğunu savunabilsinler diye. Karadeniz Pontus Türkleri şimdiden zil takmış oynuyorlar, Aleviler, Şafiler siz daha çok beklersiniz.
Ben daha önce de yazmıştım, Paşalar Cumhuriyeti Alevileri Müslümanlaştıramadı, Şafii’leri de Hanifileştirimedi. Aleviler için daha önce devlet, Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi Vakfı’nı (CEM) kurdu, başına da İzzettin Doğan’ı koydu, İzzettin Doğan’ın sahte isimli vakfı başarılı olamadı. Şimdi de Erdoğan “Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cem Evleri Başkanlığını” kuracağını söylüyor. Daha önce Erdoğan “Aleviler de bizim Müslüman kardeşimizdir” diyordu. Eğer öyleyse neden Erdoğan yeni kurumunu, Ali Erbaş’ın başında olduğu, Din İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturmuyor? Yoksa orası sadece Müslüman Hanefilere ait olduğu için mi?
Zerdüştler; Halife Ömer döneminde, tarihin görmediği bir katliam yaşadı. Sağ kurtulanlar kaçtı ormanda ve mağaralarda gizlenmeye çalıştı. Osmanlı döneminde, kesintisiz yüz yıldan fazla süren, Celali katliamlarını yaşadı. II Mahmut döneminde, Hacıbektaş Dergahını İstanbul’a aldı ve bütün Zerdüşt Dergahlarını buna bağladı ve katliam başladı, bütün dergâhlar yok edildi. Sağ kalanlara da bazı Cami hocalarını Dedelik belgesi (Şecere) vererek, köylere görevli gönderdi. Elinde şeceresi olan dede değil, II Mahmut’un görevlisidir. Bunlar da bu insanları, Halife Ali ile başlatıp, Ali evine dönüştürmeye çalıştılar. Osmanlı Paşaları yönetime el koydu, yaptıkları ilk iş, 1925 tarihinde çıkardıkları 677 sayılı yasa ile Alevi inancını yasakladılar. Hatta 12 Eylül Kenan Evren cuntası, zorla Alevi köylerine Cami yaptı ve Hanefi imam atadı.
Görüldüğü gibi Paşalar Cumhuriyeti de Alevileri Müslümanlaştıramadı. Hala Türkiye’de 20 Milyon kadar Alevi yaşıyor. Bunların %80’i Kürt, geri kalanlar da Azeri ve Nusayri kökenlidir. Devlet Aleviler için yeni bir oyun hazırlığı yapıyor. İktidar Muhalefet ortaklaşa oyunu oynuyorlar. Erdoğan Kemalist Din’i devletin Anayasal dini yapacağım, Aleviler için de yeni bir kurum oluşturacağım diyor. Aleviler artık bu tür oyunlara gelmeyecekler, çünkü dünya ve insani ilişkiler değişti, Alevilerin aydını ve dünya görmüşü çoğaldı. Kılçdaroğlu da herkes inancından hürdür (Aleviler hariç) diyor.
AİHM kararı “Alevilik bir inançtır, Cem Evleri onların ibadethanesidir” bu karara göre 7 yıldır Alevilik Anayasal bir haktır. AİM kararı “Çocuk Hakları Sözleşmesine göre, Din dersi mecburiyeti yasaktır, Türkiye derhal bunu durdurmalıdır” diyor. İktidar ve muhalefet anlaşmalı bir tartışma olduğu için, bu kararları asla ağzına almazlar. Kılıçdaroğlu’ndan ve Erdoğan’dan daha akıllı on binlerce Alevi aydını var, yöneticiler boşuna kendilerini yoruyorlar, inandırıcı değiller.
Eğer yeni bir yasa çıkarmak istiyorlarsa, önce Din İşleri Genel Müdürlüğü ile ilgili yasayı çıkarsınlar. Türkiye’nin acilen din vergisi yasasına ihtiyacı var. Kendi rızasıyla Cami üyesi olan herkes, aylık kazancından her ay %2,5 Cami vergisi ödemelidir. Böylece hem herkes kendi ibadethanesinin giderlerini ödemiş olur, hem de Ali Erbaş ve Cami Hocaları da haram yemekten kurtulmuş olurlar.
Erdoğan; İstanbul AKP İl Danışma Toplantısında, yaptığı konuşmada, 20 Milyon Alevi ile ilgili neler söylüyor. “Ahlaksız Alevilik olmaz, Muhammedsiz Alevilik olmaz, Alisiz Alevilik olmaz, Dinsiz amelsiz sadece sapkınlığın üzerine bina edilmiş Alevilik, Müslümanlık, Türklük, Kürtlük hatta insanlık da olmaz” diyor. Ortodoks Hristiyan Gürcü kökenli bir aileden gelen, yerli ve milli kelimesi ağzından düşmeyen Erdoğan, kendisini ne güzel tarif etmiş. Sen bir devlet adamısın, vatandaşın neye nasıl inanacağına, nasıl ibadet edeceğine, karışma hakkın yoktur, otur yerine.
Ayrıca; Muhammet Müslümanlara namaz, oruç gusül, abdest gibi görevleri farz kılmış, Aleviler bunlardan hiçbirini yapmazlar. Ali İslam’ın dördüncü Halifesidir, öldüğü zaman 8 karı ve 36 tane de çocuğu vardı. Alevilerde iki evlilik yasaktır. İki evlilik yapan, Cemden ve Cemaatten kovulur. Aleviler 8 karısı olan sizin Halifeniz Ali’yi Cemine Cemaatine bırakmazlar. Bil de konuş.
Aleviler; Paşalar Cumhuriyeti sizin için yeni bir oyun hazırlıyor, sakın inanmayın ve güvenmeyin.
Ekim 2022