Duyduk duymadık demeyin Devlet Bahçeli, Alparslan Türkeş’in köyüne Cemevi yapıyormuş. Alparslan Türkeş’in ailesi, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesi Yukarı Köşkerli adında bir Ermeni köyündendir. Sultan Abdülaziz döneminde Ermenilere yapılan zulüm nedeniyle 1860 tarihinde oradan kaçıp, Kıbrıs Lefkoşa’ya yerleşmiş. Ermenilerden boşalan Yukarı Köşkerli köyüne, 1863-64 yıllarında Rus Çar’ının zulmünden kaçan Çeçenler, yerleştirilmiş. Günümüzde Ermeni evleri tamamen virane ama, hemen yanıbaşında yeni yerleşim yerinde, Çeçenler’den hala oturanlar var. Devlet Bahçeli viran olmuş Ermeni evlerinin bitişiğine, geniş bir alana, Cemevi yaptırmış, yakında açılışını yapacak. Köyde bir tek Alevi yoktur.
Eğer Devlet Bahçeli art niyetli değilse, eskide var olan Ermeni Kilisesinin temellerini bulsun, insanlık adına, Kiliseyi yeniden onarsın. Ayrıca Alparslan Türkeş kendisi 25 Kasım 1917 Lefkoşe doğumludur. Türkeş adına Cemevi yapmak istediği köy, Türkeş’in dedesinin köyüdür. Türkeş’in babası Ahmet Hamdi Bey bile Kıbrıs doğumludur. Türkeş’in iki adı vardı (Ali Arslan ve Hüseyin Feyzullah). Kuleli Askerî Lisesine önce geçici kayıt yaptırdı, Türk vatandaşı olunca da kesin kayıt yaptırdı. Burada adını değiştirdi Alparslan yaptı, soyadı kanunu çıkınca da Türkeş soyadını aldı.
Devlet Bahçeli, “Aleviler bizim kardeşimizdir” diyor. Bahçeli başından beri Ülkücülerin arka planda yönlendiricisi olduğu için olup bitenlerden haberdardır. 19 Aralık 1978 tarihinde Maraş’ta Ülkücüler Alevilere saldırdı, CHP iktidarda, Ecevit Başbakan, olaylar yedi gün yedi gece sürdü. Askerin ve polisin denetiminde, Ülkücüler önce Alevilerin binlerce iş yerlerini ve evlerini talan etti ve yaktılar. Yüzlerce Alevi öldürüldü, cenazeler bir yere sığmadı, Et ve Balık Kurumunun soğuk hava deposunda, üst üste yığıldı. Olaylarla ilgili dosyalar, hala devlet sırrı olarak gizleniyor, Bahçeli çıkmış, “Aleviler bizim kardeşimizdir” diyor. Acaba Bahçeli bu sözleri söylerken, Aleviler Bahçeli ile ilgili ne düşünüyor? Elbette ki Ülkücü saldırıları Maraş’la sınırlı kalmadı, Malatya, Elâzığ, Erzincan, Sivas, Çorum, Tokat gibi Alevilerin yoğunlukta yaşadığı şehirlerde devam etti. Olaylar askerin polisin gözü önünde olmasına rağmen, hiç kimse tutuklanmadı. Hala Ülkücü evlerinde, Alevi talanlarında kalma eşyaya rastlamak mümkün. Belki Bahçelinin evinde de vardır. Demek ki Bahçelinin kitabında, Alevilere zulüm vaciptir yazıyor.
Ben haziran ayında (Cumhuriyetin Alevi Aşkı Depreşti) başlığıyla bir yazı yazmıştım. “Devlet Alevilere karşı yeni bir oyun hazırlıyor” demiştim. Gelişmeler o yöne doğru ilerliyor. Eğer Bahçeli de bu işle ilgilenmeye başlamış ise, devlet Alevilerle ilgili bir oyun hazırlığı içerisinde. Devletten maaşlı yüzbinlerce Cihatçı militan Türkiye’de yaşıyor. Bu cihatçılara göre Aleviler Mecusi’dir, katli vacip kadınları ve malı helaldir. Türkiye’de bu tür olaylarda, iktidar muhalefet ayrımı olmaz, çünkü bir devlet sorunudur, onlar birlikte hazırlar ve uygularlar. Mesela; iktidar ortakları, Alevilerin sırtını ovarken, dün başına Türkbant örtenlere saldıran, muhalefet ortakları da Türkbant takanlar kardeşimizdir deyip, başını ovuyor. Bunlara inananlar da onlar gibi olsun.
Cemevi; Alevilerin ibadethanesidir. Herkes kendi ibadethanesine duyduğu saygıyı, başkalarının da ibadethanesine göstermek mecburiyetindedir. Kimse ulu orta Cemevlerine saygısızlık yapamaz. Cemevlerine sadece Bahçeli değil, en büyük saygısızlığı İzzettin Doğan’ın ekibi ve hem Marksist hem de Leninist olanlar yaptı. Devlet Cumhuriyetçi Eğitim Vakfı Merkezi diye bir vakıf kurdu başına İzzettin Doğan’ı getirdi. O da vakfın adını kısaltarak CEM vakfı yaptı. Şimdi de vakfın bürolarına Cemevi diyor. Hem Marksist hem Leninistler de dernekler açtılar, derneklerine Cemevi dediler. Bu büro ve derneklerde ne idüğü belirsiz kişiler, folklorik kıyafetler giyerek, semah dönerler. Aleviliği dejenere edip, folklorik bir kültüre dönüştürmeye çalışıyorlar. Aleviliğe karşı yapılan en büyük terbiyesizliği yapıyorlar. Alevilik bir inançtır, folklorik bir kültür değildir.
Terbiyesizlik yapmayın. Eğer samimi ve yiğitseniz, bir de Arabi folklorik elbise giyinin, namaz gösterisi yapın.
Alevilik Zerdüşt inancının bir alt versiyonudur. Alevilik Hallacı Mansur’la başlamış devam ediyor. Hacı Bektaş’ın kendisi de Mansurcudur. Hallacı Mansur “En’el-Hak” dediği için, 922 tarihinde Müslümanlar tarafından Bağdat’ta idam edilmiştir. Alevi inancından haberi olmayan, Alevilik cahilleri, Bahçeli, İzzettin Doğan ve kendisini sosyalist sanan bazı şahıslar, Aleviliği dejenere edip, toplumsal kültüre dönüştürmeye çalışıyorlar. Elbette ki bu da devletin Kemalist politikasının özünü oluşturuyor. Yukarda adını verdiklerim menfaat karşılığı bilerek yapıyor ama, bilmeyen bazı insanlar da bunlara alet oluyor. Bahçeli’nin yaptıklarını kısaca anlatmaya çalıştım ama, Aleviler için İzzettin Doğan daha tehlikelidir. Devlet Kemalist Dini topluma İslam diye dayatıyor, bunlarda aracı.
Alevilik 1925 tarihinde, 677 sayılı yasa ile Mustafa Kemal tarafından yasaklanmıştır. Alevilikle, inançla ilgilenenler eğer samimiyseniz, önce 677 sayılı yasayı iptal edin. Alevileri serbest bırakın, onlar ne yapacağını bilirler. Türkiye’de 20 milyon Müslüman Şafii yaşıyor. Bahçeli’nin de ortak olduğu yönetim, bütün Şafii Camilerini gasp etti, Hanefi Camilerine dönüştürdü. Eğer Bahçeli inanç konusunda samimiyse, öncelikle Şafii mezhebi üzerine koydukları yasağı kaldırır, Şafii camilerini eski sahiplerine teslim eder. Eğer Kılıçdaroğu, Şule Yüksel Şenler modası Türkbant konusunda samimiyse, Şafii Camileri konusunda da samimi davranır, sahiplerine iade eder.
Türkiye’de yüz yıldır izlenen siyasetin, vatandaşın gördüğü bir ön yüzü, bir de siyasetçilerin oynadığı arka yüzü vardır. Bunlar perdenin arkasındaki sahnede oyun oynuyor, insanlarla alay ediyorlar. Hiçbir zaman Türkiye’de inanç özgürlüğü olmadı, olamaz. Yalancılara inanmayın. Bahçeli kendi milli ve dini kimliğini gizleyerek siyaset yapıyor, Kılıçdaroğlu da kendi milli ve dini kimliğini gizleyerek siyaset yapıyor. Demek ki Türkiye’de milli ve dini kimlik insanların başına beladır. Devletin hizmetçisi üst kademedeki siyasetçiler bunu gizliyorsa, vatandaşın manen ne acılar çektiğini siz düşünün.
Başından beri Türkiye bu aynanın şavkı ile aydınlatılmaya çalışılıyor, bu nedenle de insanlar önünü pek göremiyorlar. Cumhuriyetin kurucularının tamamı, Avrupa’dan devşirme Hristiyan çocuklardan oluşuyor. Yukardaki sözün sahibi de bunlardan birisi. Söz biraz değiştirilerek, yerli ve milliye dönüştürüldü. Halbuki parlamentodaki partilerden hiçbirinin genel başkanı Türk değildir ama, “yerli ve milli” olduğunu iddia ederler.
Geçmişte devlet Karadeniz Pontus Türkleri arasında kan davalarını körükleyerek, insanları birbirinden uzaklaştırdı, insanlar bireyselleştikçe devlete sığındı. Taraflar yine devlet eliyle Müslüman Türk ve dost oldular, aralarında hiçbir sorun kalmadı. Günümüzde de devlet, insanları ötekileştirerek, birbirine düşman ediyor, bireyleri yalnızlaştırıp devlete sığınma politikasını uyguluyor. Paşalar Cumhuriyeti, bireyleri olduğu gibi asla kabul etmez, devlet hizmetçisi siyasetçiler hiç etmez. Bu ülkede Müslüman Türkmen olmayanlar, ancak köle olma hakkını kullanırlar. Devlet hizmetlisi siyasetçilerin söylediklerine inanıp, kölelikten kurtulacağını sananlar, siz daha çoook beklersiniz.
Bahçeli; Türkeş’in köyüne Cemevi diye yaptırdığı binanın bir tarafını Kütüphane, diğer tarafını da Türkeş’in eşyalarını sergileyip, müze yaparsa, Türkeş’in ruhunu şad etmiş olacak.
Bahçeli ve Kılıçdaroğlu; Aleviliği yasaklayan 677 sayılı yasayı kaldırın, Şafii camilerinin üzerindeki yasağı kaldırın, insanların başına ne bağlayacağına da karışmayın, gidin evinizde oturun.
Ekim 2022