Değerli okuyucular, ben 40-50 ülke gezdim, konuşmacı olarak yüzlerce toplantıya katıldım, bu toplantılara benimle birlikte katılan, binlerce konuşmacıyı dinledim. Dünya’yı anlamaya çalıştım ama, Paşalar Cumhuriyeti vatandaşlık kimliğini taşıyan, devşirme Türklere bir türlü akıl erdiremedim.
Geçtiğimiz günlerde 2022 yılı fındık taban fiyatları kilosu 54 TL olarak belirlendi. Muhalefet liderleri, “fındık çok ucuza gitti, köylü yandı, mazot, gübre ve ilaç fiyatlarına bakın, fındık kilosu en az 70 TL olmalı” diye bağırıyorlar. İşsiz vatandaş ve asgari ücretli vatandaşlar da bunların peşinde, fındık ucuza gitti diye bağırıyor. Ben birkaç market dolaştım, fiyatlara baktım. 2021 yılında taban fiyatı 26 TL olarak belirlenen fındık, marketlerde kilosu 170 TL ye satılıyor. Türkiye’de ailelerin %80’ni yılda bir kilo fındık bile alamıyor. Onlarda fındık ucuza gitti diye bağırıyorlar.
Aslında fındık, en az emekle üretilen yarı yabani bir bitkidir. Karadeniz’in dik yamaçlarında yetişir ve yılda bir kere ilaçlanır. Bunun dışında, bahçe sahibi sadece fındık toplamak için bahçesine uğrar. On dönümden büyük olan fındık bahçesine de çok az rastlanır. Bahçe sahiplerinin %80’i de köyde oturmaz, Türkiye’nin değişik şehirlerinde oturur. İş adamıdır, işçidir, memurdur babasından miras kalan 3-5 dönüm fındık bahçesine, sadece fındıkları toplamaya gider. Yani fındık onun için bir yan gelirdir. Türkiye’de fındık en kolay ve en ucuza üretilen bir bitkidir. Köylünün 26 TL’ye Sattığı fındık, marketlerde 170 TL’ye satılıyorsa, köylünün 54 TL’ye Sattığı fındık, yarın kaç liraya satılacak? Karadeniz Pontus Boyu Türkmenleri ve Düzce Çeçen Boyu Türkmenleri fiyatlardan memnun, size ne oluyor evine yılda bir kilo fındık alamayan işsiz herifler?
2021 yılında buğday taban fiyatları 2,25 TL bu buğdaydan üretilen 200 gr. ekmek, 1,5 TL’ye satılıyordu. 2022 yılı buğday taban fiyatları, 7,5 TL olarak belirlendi. Muhalefet liderleri ve sosyalistler buğday çok ucuza gitti diye bağırmaya başladılar. Durun efendiler ne bağırıyorsunuz, Türkiye’de köylünün %80’ni ancak kendi ihtiyacı kadar buğday üretir. Çiftlik sahibinin buğdayı ucuza gitti diye bağıran sosyalistler, utanın be..! 7,5 TL olan patronun buğdayından üretilen 210 gr. Ekmek 4 TL. oldu. Ben buğday ucuza gitti, ekmek 4 TL çok pahalı, fakir fukara evine ekmek alamıyor diye protesto eden enayileri seyir ediyorum.
Muhalefet yine ayçiçeği kilosu en az 16 TL olmalıdır, diye bağırıyor. Malum vatandaş da aynı naraları atıyor. 2021 yılında ayçiçeği taban fiyatı, 5,4 TL olarak belirlendi. 5,4 TL olan ayçiçeğinden üretilen yağın litresi 45 TL’ye satılıyor. Acaba kilosu 16 TL İle üretilen Ayçiçek yağı kaç TL’ye satacaklar? Trakya’daki Boşnak ve Arnavut boyu Türkmenleri memnun size ne oluyor?
Acaba bu akıllı yöneticiler neden domates taban fiyatını belirlemiyorlar? Halbuki Türkiye milyonlarca ton domates ve ondan ürettiği salçayı ihraç ediyor ve milyarlarca dolar döviz kazanıyor. Gerçekçi olmak istiyorsak, yöneticiler, soğan ve patates taban fiyatlarını da belirlemeleri gerekiyor. Türkiye’deki ekonomik sistem bunu gerektiriyor, vatandaş da buna alışmış, yetiştirdiği domatesi, soğanı, patatesi, devlete teslim eder, parasını alır cebine indirir.
Hem Marksist hem de Leninist olduğunu iddia edenler, Komünist Manifestoyu okuyun, Karl Marks orada, “Köylü küçük üreticidir” diye tarif ediyor. Küçük patronun buğdayına, fındığına ve ayçiçeğine zam istemek senin görevin değil ama, emekçinin tükettiği ekmek pahalı diye protesto etmek senin görevindir. Türkiye’de hem Marksist hem de Leninist olduğunu iddia edenler, Kürtçe türkü söyleyene, polisten önce saldırır hastahanelik ederler. Alın size enayi sosyalist sürüsü.
Bir ara devlet teröristlerden koruyamıyorum diye, TSK Kürt köylerine saldırıyor, 4000’den fazla Kürt köyünü yerle bir etti. Bu köylerin çoğunda Cami’de vardı, buralarda teröristler barınmasın diye, binlerce Camii de yıktılar. Türkiye’de Müslüman olduğunu iddia edenler de var ama, asker Cami yıkarken ses çıkarmadılar. Çünkü onlar Kürtlerin Camisiydi. TSK’nın yıktığı Cami’ler Diyanetin envanterine de kayıtlı ama, Müslüman bir kurum olduğunu iddia eden Diyanet, sesini çıkarmadı.
Yakılan yıkılan köyler ve yayla yasağı ile Kürdistan’da Kürt kalmadı, hayvancılık bitti. 2012 yılında Türkiye’de kişi başı et tüketimi 24,0 kilo. Kişi başı bu kadar et üretildiği gibi, İran, Irak ve Suriye’ye de hayvan ihraç ediliyordu. Şimdi kişi başı et tüketimi 7 kilo yetişmiyor, et ithal ediyorlar. Kürt köyleri yakılırken, kör mü Kürtler rahat dursun diyen devşirme Türkmenler, et bulamıyorsanız zıkkımın kökünü yiyin diyorum.
Geçtiğimiz günlerde, Trabzon / Çaykara doğumlu İyi parti Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu adında bir zat “Müslüman olmayan Kürt, insan değildir” diyor. Bu zat Nizam-ı Alem Ocakları Genel Başkanlığı, BBP MKYK üyeliği ve Genel Başkanlığı yapmış. İyi Parti Grup Başkanvekilliği, Parti Sözcülüğü yapmış. Halen İYİ Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevini sürdürüyor.
Hani Türkçede bir söz vardır, “bildiğin kadar konuş” derler. Bu zat da öğrendiği kadar konuşmuş.
Bu zatın cahilane söylemlerine bakıldığında, adını, şanını, geçmişini çok iyi biliyor ama, Cahilane saldırısına bakıldığında, Amasya ve Trabzon merkezli, Pontus Rum İmparatorluğundan haberi bile yok. Dedesinin Ortodoks Hristiyan, Pontus Rumlarından olduğunu ve Türkmence bilmediğini, Rumca konuştuğundan haberi yokmuş gibi davranıyor. Zavallı adamcağız, ne hale düşürülmüş.
Karatenizde bir DNA testi yapılsa, Türkmen kökenli bulunmaz. Hepsi Pontus kökenli şanlı bir geçmişi vardır. 1461 yılında Osmanlılar, Pontus Rum İmparatorluğunun başkenti Trabzon’u işgal etti ve Osmanlı topraklarına kattı. 1914 Tarihinde Ruslar, Osmanlının Karadeniz sahil kentlerini işgal etti. Pontus Rumları işgalcilere karşı ayaklandı, işgal edilen yerleri kurtardı, Trabzon Cumhuriyetini ilan ettiler. İngiliz General Harington, 1923 Tarihinde Misak-ı Milli alanında Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu, Osmanlı Paşalarına teslim etti. Böylece Trabzon Cumhuriyeti de ortadan kalktı. Mustafa Kemal ve arkadaşları boşuna Samsun’a çıkış oynunu oynamadılar. O günden beri, Ortodoks Hristiyan Karadeniz Pontus Rumları, “Türk-Müslüman” olduğunu iddia ederler ama, hepsi de korkudan söylediğini bilir. Her türlü baskı ve zulme rağmen, neci olduğunu söyleyen Kürtleri de çok kıskanırlar. Lütfen Yavuz Ağıralioğlu efendinin söylediklerinden dolayı, kusuruna bakmayın. Ortodoks Hristiyan Pontus Rumları için de “Müslüman-Türk” olmayı kabul etmek kolay olmadı. Yavuz efendiye kızmayın, saldırganlığı sayesinde, hayat merdivenini tırmanmış nerelerde?
Yavuz Ağıralioğlu denen zat, Cumhuriyetin kabul ettiği “Kemalist Din’i” İslam’la karıştırıyor. Bu adam tam bir İslam cahili, eğer İslam’ı biraz bilseydi, bu şekilde saçmalamazdı. Yavuz efendi Türkiye’de Cumhuriyetle birlikte, İslam diye “Kemalist Din” uygulanıyor. Eğer bir daha böyle saçmalamak istemiyorsan, İslam Dinini öğrenmeni tavsiye ederim. Senin Genel Başkanın bir bayan, tek başına bu bile, Müslüman olmadığınızı gösteriyor. İslam’da bayan yönetici olamaz…!
Maddi, manevi, fikren ve ruhen bu kadar karıştırılmış bir toplumun, toparlanması ve doğru yolunu bulması çok zor. Her gün bir kadın öldürülüyor, birkaç tanesi de hastahanelik oluyor. En ufak bir sorun, kitlesel kavgalara dönüşüyor, insanlar birbirlerini öldürüyor. Türkiye nüfusa oranla en çok mahkûmu olan ülkelerden biridir. Hapishanelerde yer olmadığı için, mahkemeler suçluların çoğunu tutuklamıyor, adli kontrol hapishanesine yani evine gönderiyor. Karısını bıçaklayan adama mahkeme evden uzaklaştırma cezası veriyor, bu ceza değil suça teşviktir.
Ben bunları Avrupalılar anlattığım zaman, bana gülüyorlar. Sizin olaylardan haberdar olduğunuzu ve gülmeyeceğinizi bildiğim için, bu saçmaları siz değerli okuyucularla paylaştım. Aslında bu saçmalardan sayfalar dolusu yazmak mümkün. Şimdilik bu kadarıyla yetinelim.
Haberlerde izledim; bir ayı fazla bal yediği için hastalanmış, siz de dikkat edin fazla fındık yemeyin.
Ağustos 2022