12 Eylül Kenan Evren Cuntası, Kürt Milletine yaptığı zulüm dayanılmaz sınırlara dayandı ama, Kürtlerin de bir gün karşı isyan başlatacağından korkuyorlardı. Devletin kontrolünde Kürtleri yatıştırmak gerekiyordu. Hafız Esad’ın koltuğu altındaki APO’sunu birkaç arkadaşıyla, Şam’a yerleştirdi, eğitim kampı da Beka vadisindeydi. 1984 yılında APO Türkiye’ye karşı “Bağımsız Birleşik Kürdistan” sloganıyla, savaş ilan etti. 40 yıldır Kürt gençleri APO’nun emrinde, APO da devletin emrinde kırsal alanda TSK ile savaşıyor. Gerilla kırsal alanda düzenli orduyla çatışmaz, saldırıya uğrarsa çatışarak geri çekilir. Gerillanın görevi, sivil topluma zarar vermeden, yöneteni yönetemez duruma getirmektir. PKK’ye baktığımızda, sadece Kürdistan’ı terörize etmek, köy ve şehirlerinin yıkılmasına gerekçe hazırlamak. Devlette bütün Kürtleri terörist ilan etmiş, Kürtlere saldırıyor ama, 40 yıldır hala Kürtleri yoramamış.
Mesela; 2015-16 yıllarında Başbakan Davutoğlu, önce kendi memurlarına süresiz izin verdi. Sonra sokağa çıkma yasağı ilan etti, devlet topuyla, tüfeğiyle, ordusuyla polisiyle, Kürt şehirlerine saldırdı. Devletin ilan ettiği sokağa çıkma yasağına uyup evinden çıkmayan, çok sayıda kadın ve çocuk bombalarla yıkılan evlerin enkazı altında can verdiler. Gerekçe de Apocular bu şehirlerin altında, yüzlerce km uzunluğunda tünel kazmışlar. Behey kör olası Davutoğlu, bunlar kazdıkları tünellerde çıkan, yüzbinlerce m3 enkazı nereye döktüler? Bu tünel kazma ustaları nerede, onlar şehirlerin altını delik deşik kazarken, Başbakan Efendi sen neredeydin? Vali, garnizon komutanı, emniyet müdürü, Asker ve Polis neredeydi? Köylerini ve şehirlerini PKK’den koruyamayan zavallı Paşalar Cumhuriyeti.
Sadece Avusturya’da üretilen bazı komando hafif silahların parasını Paşalar Cumhuriyeti ödedi, aldığı silahları bekliyordu. Cizre’de bir Kürdün cenazesi bir Tankın arkasına bağlayıp sürükleme olayı ve Cizre’de bir köyde, köylülere insan pisliği yedirme olayı ve askerin tecavüzüne uğrayan kadının çıplak resimleri basına yansıyınca, Avusturya aldığı parayı iade etti, silahları vermedi. Bu nedenle Avusturya ile ilişkiler hala buzdolabında bekliyor. İsveç ve Finlandiya ile de Kürt mültecilere yardım ettiği için, Paşalar Cumhuriyeti’nin ilişkileri soğuk. Bunları NATO’ya almayacağım diyor. Fakat her mevsimde binlerce TIR dolusu silahı ve milyonlarca dolar parayı, Batı Kürdistan’a yardım eden ABD ile Paşalar Cumhuriyeti’nin siyasi ilişkileri gayet iyi.
Paşalar Cumhuriyeti; İsveç Parlamentosunda milletvekili olan, Kürt asıllı Kakabaveh’yi sallandırmak için İsveç’ten istiyor. APO 19 yıl Şam devlet mahallesinde oturdu, Paşalar Cumhuriyeti’ne karşı savaştı ama, Paşalar Cumhuriyeti resmi bir belgeyle Suriye Hükümetinden istemedi. 18 Yaşını dolduran APO’nun yeğenleri sırayla, Türk Parlamentosunda Milletvekili olurlar. APO’nun kardeşi, Gerilla Başkomutanı Osman Öcalan, saatlerce Türk televizyonunda, programa katılır. Devletin savaş Helikopteriyle, APO’nun avukatı Mahmut Şakar, APO’nun mesajını Kandile götürür ama AB’den istenmez. Eski Terörist Ozan Ceyhun, 1982 yılında kaçtı Almanya’ya sığındı, bir dönem burada milletvekilliği yaptı. 2013 yılında döndü Ankara’ya geldi, bir süre Erdoğan’a danışmanlık yaptı, şimdi de Paşalar Cumhuriyeti’nin Viyana Büyükelçisi. Burası Paşalar Cumhuriyeti, bir dönem dağda Gerilla komutanlığı yapmış, daha sonra gelip Ankara’da vakıf başkanlığı yapanlar da var. Başka ülkeler yapamaz ama, Paşalar Cumhuriyeti istediğini yapar.
Lozan antlaşmasına göre Misak-ı Milli sınırları, yani işgal edilmemiş Osmanlı toprakları, Paşalar Cumhuriyeti’nin sınırlarıdır. Bu sınırlar, Lazkiye’nin hemen kuzey ucundan başlar, 50 km. Kadar Halep’in güneyinden, El-cezire bölgesinin güneyinden, Dicle nehrine kavuşur. 1926 Ankara Antlaşmasıyla, demiryolu sınır kabul edildi, güneyde kalan toprakları, Paşalar Fransızlara hediye ettiler. Fransa Suriye’den çekilirken, Antakya’yı Paşalara hediye etti gitti. Günümüzde bu topraklar üzerinde, Fransızlar ve burada yaşayan Kürtlerin dışında kimsenin hak iddia etme hakkı yoktur. Kendi sınırlarını korumaktan aciz, zavallı Türkiye.
NATO ortağı olduğunu iddia eden Türkiye, Ocak 2018’de hiç bir ortağının rızasını almadan, Güneybatı Kürdistan’a saldırdı, Afrin ve çevresini işgal etti. Esad’a karşı savaşan cihatçı örgütlerden Suriye Milli Ordusu diye 50-60 bin kişilik militan bir guruptan, paralı bir ordu oluşturdu, bunlarla birlikte Güneybatı Kürdistan’ı işgal etmeye devam ediyor. Başkent Kandil’e bir mermi bile atamayan Türkiye, evinde ölüm kalım savaşı veren Kürtlere bomba yağdırıyor. Buna kahramanlık denmez, kötü niyetin kötülüğü denir.
Türkiye “ben kendi sınırlarımda, terörist devlet istemiyorum” diyor. Suriye var olduğu günden beri, Kürtleri nüfusa bile kayıt etmeyen Esad rejimine karşı özgürlük mücadelesi veren Kürtlere Terörist diyenin dilleri çarpılır. Kuzey Kıbrıs’ta, Bosna Hersek’te ve daha birçok yerde, devşirme Türklerin haklı olarak yaptıkları, o Milletlerin özgürlüğüne kavuşmaları, hala zihinlerde tazeliğini koruyor. Acaba Kürtler söz konusu olduğu zaman, devşirme Türkler neden bu kadar asabileşiyor?
Kendi yasal sınırları içerisinde, kendi sınırlarını koruyamayan, zavallı Türkiye. Irak ve Suriye sınırları içerisinde, 30 km bir şeridi işgal edip, güvenlik şeridi oluşturup, askeri üsler oluşturarak kendisini korumaya çalışıyor. Yer yüzünde böyle bir saçmalık ne görüldü ne duyuldu. Böyle bir saçmalık ancak devşirme Türklerin icadı olabilir. İran sınırında her gün yüzlerce Katırla benzin kaçırıyorlar, binlerce Afgan ve Pakistanlı geçip geliyor. Onlar geliyor da, bölgede doğup büyüyen Kürtler daha rahat gelir giderler. Acaba devşirme Türkler, İran sınırı için de bir güvenlik şeridi düşünüyorlar mı?
Paşalar Cumhuriyeti, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmasına engel olamayacak. Çünkü bedeli Paşalar Cumhuriyeti için çok daha ağır olur. Paşalar Cumhuriyeti Batı Kürdistan’ı işgal etmeye devam ederse, başını belaya sokmuş olur. Batı Kürdistan’ı işgal etmek kolay görünse de Türkiye başını daha büyük belalara sokmuş olacak. Çünkü Batı Kürdistan’da bulunan 62 müttefik devlet için, bölge dünden daha önemli duruma geldi. Ayrıca bu devletlerin önemli bir kesimi de NATO üyesi, Suriye sorununda Türkiye’yi yanlarında istemediler.
Şimdi bütün Kürtlere bir soru soruyorum, elinizi vicdanınıza koyun, cevap verin. PKK’nin Batı Kürdistan’da ne işi var, hangi yüzle orada olmak istiyor? APO Şam devlet mahallesinde otururken, Batı Kürdistan’ı Esad’a hediye ettiklerini söylüyorlardı. Hatip Dicle bana; “Bütün vücudu kurtarmak için, kangren olmuş koldan vaz geçilir” diyordu. Güney Kürdistan PKK’nin kangren olmuş koluydu. Esad istemediği Kürtlere parmak uzatıyor, PKK’de ihanetçi, işbirlikçi suçlamasıyla, götürüp Beka Kampında kurşuna diziyordu. Acaba Kampın çevresindeki taş yığınlarının altında PKK’nin kurşuna dizdiği, kaç Kürt gencinin kemikleri yatıyor? Paşalar Cumhuriyeti de bu PKK’yi gerekçe gösterip, Batı Kürdistan’a saldırmak istiyor. PKK şöyle bir durup bakmalı, Batı Kürdistan’ı, Serok Mazlum Kobani’yi ve başarılarını örnek alacağına, PKK devşirme Türklerin emir ve komutasında, buranın işgal edilmesini hayal ediyor.
40 yıldır PKK devlet iş birliğiyle, devlet Kuzey Kürdistan’ın üzerinden silindir gibi geçti ama, Kürt’ler hala dimdik ayakta, yorulmuşa hiç benzemiyorlar. Aynı işbirlikçiler, çatışmalarını Güney Kürdistan’a taşıdı, burayı da boşaltmak istiyorlar. 500’den fazla köy boşaldı ve yüzlerce de sivil öldü. PKK militanlarının Güney Kürdistan’da ne işi var? Kırsal alanda nelerini kayıp etti, ne arıyorlar? PKK’nin bu işbirlikçiliği devam ettikçe, bir gün Kandil Vadisi PKK’ye dar gelecek. Önemli değil canım onlarda, Lice Vadisine taşınırlar.
APO epeycedir ortalıkta görünmüyor, zaten artık yaşlandı da. Devletin çalışmalarına bakıldığında, yerine yeni kadrolar oluşturmaya çalışıyor. Selahattin Demirtaş hapiste, siyaset etrafını sarmalamış, saldırıyor, savunuyor, koruyor böylece de Selahattin’i meşhur ve meşru hale getirmeye çalışıyor. Dağa gönderdiği abisi Nurettin için de hazırlıklar var. APO da artık yaşlandı, emekli olup köşesine çekilecek. Devlet Irak ve Suriye sınırları içerisinde, geniş bir güvenlik şeridi oluşturup, cihatçı Arapları buralara yerleştirecek, Paşalar Cumhuriyeti güvende, gel keyfim gel.
Paşalar Cumhuriyeti hayal değil de, hayaletle karşılaşacağını düşünse fena olmaz.
Türk uçakları Başkent Kandil’in üzerinden uçamıyor ama, PKK başka uçakların uçabileceğini düşünse fena olmaz.
Kürtler; PKK’den ne kadar uzak durursa, Bağımsız Birleşik Kürdistan’a o kadar yakın durmuş olur.
Haziran 2022