1923 yılında 1 dolar 1 TL, 1950 yılında 1 Dolar 9 TL, 2015 Yılında 1 Dolar 3 milyon TL, 2021 yılında atılan sıfırları da eklersek, 1 Dolar tam 11 milyon TL ediyor. Guinness Rekorlar Kitabı 1995-1996’larda ve 1999-2004 yıllarında TL’yi dünyanın en değersiz para birimi ilan etti. Böylece bir ilk olsa da Türkiye Guinness Rekorlar Kitabında yerini aldı. Görüldüğü gibi TL’nin değer kayıp etmesi bir ilk değil. Bir ülkenin izlediği siyaset, dünya siyasetindeki değeri, parasının değerini de belirler.
Devşirme Paşalar birinci dünya savaşında işgal edilmemiş (Misak-ı Milli) Türkmenlerin olmadığı bir alanda, Türkler için mi kendileri için mi bir Cumhuriyet kurdular. Kuruluş sloganları, “Türkiye Türk ve Müslüman bir ülkedir”. “Türk ve Müslüman olmayanların sadece Türklere Köle ve Hizmetçi olma hakları vardır”. Çok önemli olan bu sloganlar yerli ve milliye dönüştürülse de hala tazeliğini koruyor. Özellikle Lenin’in Yoldaş İmparatorluğu’nun dağılmasıyla, dünya siyaseti değişti ama Paşalar Cumhuriyeti, kuruluş sloganını inatla sürdürmeye çalışıyor, dünya ile çelişiyor ve yalnızlaşıyor.
Türkmenlerin ana yurdu Hint Okyanusundaki Mu kıtası batınca, sağ kalan Türkmenler bütün dünyaya dağıldılar. Kuzey Asya’daki Türkmenistan’a gidenler daha sonra, Geyiklerine bindi Deli Dumrul köprüsünü geçerek, Anadolu’ya gelmeye çalıştılar. Bir ara dar bir boğazdan geçerken yollarını kayıp ettiler, önlerine Asena denen kancık Kurt çıktı, onu takip ederek gelip Anadolu’ya yerleştiler. Elbette ki Anadolu o zamanlar boştu, böylece Anadolu baştan başa Türk yurdu oldu. İster inanın ister inanmayın, devşirme Türk aydınları böyle anlatıyor.
Gelenlerden Pontus boyundan olanlar, bir baştan bir başa Karadeniz’e yerleştiler. Günümüzde hala Karadeniz’de yaşayanların %90’nı Türkmen Pontus boyundan olduğunu söylerler. Trakya’ya Bulgar boyundan gelenler yerleşti. Ege’ye Grek boyundan gelenler yerleşti. Marmara’ya Boşnak boyundan gelenler yerleşti. İzmit ve çevresine Çeçen boyundan gelenler yerleşti. Akdeniz’e Arnavut boyundan gelenler yerleşti. Diğer azınlıkta kalan boylar da bunların arasına serpişti yerleştiler. Biliyorum buna da inanmadınız.
Güney ve Doğu Anadolu’da başka bir millet yaşıyordu ki bunlara da Ğart-Ğurt diyorlardı. Bunlar çok aksi bir toplum, günümüzde sayıları 30-35 Milyon kadar ve kendilerine Kürt diyorlar. Bununla kalmıyorlar, bir de Kürdistan bizim ana vatanımızdır diyorlar. Yüz yıldır uygulanan her türlü baskı, zulüm ve katliamlara rağmen, inatlarından vaz geçmediler. Hala Kürt olduklarını ve Kürdistan’da yaşadıklarını iddia ediyorlar.
Evet kısaca Devşirme Türklerin anlattığı Anadolu’ya geliş masallarını tarif etmeye çalıştım. Bu tarife uymaya çalışan Türkiye dünya siyasetinden soyutlanmış, tek başına kalmış, ekonomik sonucu da ortada. Yaşananlar daha krize giden yolun sinyal işaretleri. Erdoğan’ı başa getirenler vatandaşa gelin Erdoğan’ı devirelim, bütün sorunlarınızı çözeceğim diyor ama, nasıl çözeceğini de açıklamıyor. Vatandaş da sorunlarının ne olduğunu ve nasıl çözüleceğini çok iyi biliyor ama içlerine sinmiş Kürt düşmanlığı, insanca davranmalarına engel oluyor. Ben bir çuval ekmekten vaz geçiyorum, yeter ki Kürde bir lokma ekmek vermeyin diyorlar. Ben soyumu, sopumu, dinimi, inancımı terk ettim, Türk ve Müslüman oldum, Kürtler neden terk etmiyor diyorlar, devletin kışkırtmalarıyla da Kürtlere düşman kesiliyorlar.
Siyasiler ve sözde aydınlar ne söylerse, insanlarda onu tekrarlıyor. Efendim Abdullah Öcalan ABD’nin adamıymış. MHP Maraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor, İçişleri Bakan’ı Süleyman Soylu’ya sadece dört sorudan oluşan bir soru önergesi veriyor. Fahrettin Oğuz Tor, Bakan Soylu’ya Abdullah Öcalan’ın mal varlığını soruyor. Bakan Soylu hala bu soru önergesine cevap vermedi. Acaba Bakan Soylu, Abdullah Öcalan’ın mal varlığını neden gizliyor?
PKK’nin Kuzey Saha Komutanı Şemdin Sakık, Suriye’de APO’nun hapishanesinden kaçtı Duhok’a yerleşti. Türk yetkililer gitti, eğer Şemdin itirafçı olursa hapis yatmayacağı sözünü verdi, o da buna inandı, helikoptere bindi Türkiye’ye geldi. Şemdin sayfalar dolusu itiraflarda bulundu. PKK’yi yaptığı eylemleri, işlediği katliamları, kimleri öldürdüğünü ve daha neler anlattı. Bir itirafçının söylediklerini, devlet neden insanlardan gizliyor? İnsanlar çok acı çekti, nedenlerini bilme hakkı vardır. Eğer sorulduysa komutan Şemdin Sakık ABD ile olan ilişkilerini de anlatıştır, insanlar bunu da öğrensinler ve vicdanen daha huzurlu olurlar. Bir Teröristin ifadesi devlet sırrı olamaz.
APO 20 yıl önce daha uçakta iken her şeyi anlatacağını söyledi. APO nasıl Şam’a yerleştiğini, Beka Vadisini nasıl eğitim kampı yaptığını muhakkak anlatmıştır. Şam’daki evinde hangi ABD’li yetkililerle neler görüştüğünü, mutlaka anlatmıştır. Esad yönetimi APO’nun gelen ABD’li patronlarına, nasıl görüşme izini verdiğini de anlatmıştır. Velhasıl APO eteğindeki her şeyi yere döktü. APO gibi bir insanın yaptıkları, asla devlet sırrı olamaz. Devlet bunları neden insanlardan gizliyor? Yoksa APO’nun ABD ile ilişkisi uydurma bir yalan mı? APO’nun da Şemdin’in de ifadeleri, kitap olarak yayınlansa, insanlar da bunları daha iyi tanısa, çok güzel olur.
Eylül 2019 yılından beri bazı Kürt anaları, Diyarbakır HDP il binası önünde, PKK’yi protesto ediyorlar ve dağa giden çocuklarını geri istiyorlar. Şimdiye kadar 30’ dan fazla Kürt genci geldi analarıyla kucaklaştı. Bir dönem bu analar, Jandarma ve Polisin korkusundan çocuklarının dağa gittiğini inkâr ediyorlardı. Çünkü çocukları dağa giden analar gözaltına alınıyor, günlerce işkence görüyorlardı. Aynı dönemde PKK’nin korkusundan çocuklarını isteyemiyorlardı, çünkü PKK bunları ihanetle suçlayıp, ölümle tehdit ediyordu. Liseli Kürt gençlerini Polis göz altına alıyor, ulan akranlarınız dağda siz hala buradasınız deyip, günlerce işkence yapıyordu. Birdenbire analar cesaretlendi protesto meydanlarına döküldü. Devlet PKK iş birliğiyle Kürtlere karşı oynanan bir oyundur. Dağdan gelen, itirafçı olan bütün Kürt gençleri, hepsi şu anda hapishanedeler.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’de 181 PKK’li kaldığını söylüyor. Biraz zor da olsa insanlar inanmak zorunda, çünkü bir bilen söylüyor. Güney Kürdistan’da Türk uçakları bir vadiyi bombalıyor, iki PKK’liyi öldürüyor. Cenazelerin yanına bile uğramadan, bunların kim olduğunu, kaç yıldır dağda olduklarını ve hangi eylemleri yaptıklarını, insanlar haberlerde dinliyor. Bunu biliyor da kaç kişinin kaldığını bilmeyecek mi?
HDP Eş Başkanları, eski Başbakan Davutoğlu’nu ziyaret ediyorlar, iş birliği ve erken seçim istiyorlar. Başbakan Davutoğlu’nun emriyle, başta sur olmak üzere, TSK Kürt şehirlerini bombaladı yerle bir etti. Sokak köpekleri günlerce enkaz altında kalan Kürt çocuklarının etiyle besleniyordu. Zerre kadar yüzleri kızarmadan, tabanı bile olmayan bu zatı ziyaret eden insanlar, yarın hiç yüzleri kızarmadan gidip Kürtlerden oy isteyecekler. Kürtler de her zaman olduğu gibi, bunların bir bildiği vardır deyip, bunlara oy verecekler. Kürt kardeşim; seni suçlamaya dilim varmıyor ama, kabahatin çoğu sende canım kardeşim.
Türkiye yüz yıldır Kürtlere yaptığı zulümden dolayı, şu anda dağda kar fırtınasına yakalanmış, tek başına kalan yolcu gibi şaşkın. Bütün dünya mazlum Kürt milletini destekliyor, Türkiye’ye yardımı kimse düşünmüyor. Çünkü Türkiye verdiği hiçbir sözünü yerine getirmedi, kimse güvenmiyor. Yaşanan bu ekonomik kriz sadece bir mesajdır, arkadan gelene bakın. İran’ın içerisine düştüğü durum herkesin malumudur. Artık savaşlar silahlarla yapılmıyor, ekonomik savaşlar Atom bombasından daha etkili oluyor. Türkiye elindeki bütün kozlarını denedi ama, nafile. Elinde tek kozu APO kaldı. Son yaptıkları ile PKK ve ilişkilerini de batı dünyası çok iyi tanıdı. Türkiye’nin yaşadığı kriz, PKK’yi de etkileyecektir, bunu hep birlikte göreceğiz.
Son dönemlerde Türk uçakları Güney Kürdistan’ı bombalıyor. 400-500 köyü boşalttı ve arazilerini işgal etti. Devletin Helikopteri APO’nun avukatı Mahmut Şakar’ı, Başkent Kandil’e götürür geri getirir ama, Türk uçakları Kandil’in üzerinden uçamazlar. Belki de Cemil Bayık Kandil vadisine Rusya’dan aldığı S400 füzelerini yerleştirmiş, Türk uçakları korkudan oradan geçemiyorlar.
Türkiye; Boşnak Müslüman kardeşlerine, Filistin Müslüman kardeşlerine ve Kıbrıs’taki, Arnavut boyundan gelen Türk soydaşları için ne istiyorsa, kendi vatandaşı Kürtler için de hak görmeli. Devşirme Türklerin devleti, yüz yıldır Kürtleri ötekileştirerek bu sonuca geldi. Hala da Kürtler rahat durmuyor deyip, saldıran da devletin kendisi. Filistinliler, Kıbrıslı Türkler, Boşnaklar ne kadar haklıysa, Kürtler de o kadar haklıdır. Kürtlerin bu haklarından vaz geçeceğini düşünenler yanılıyor.
Bütün okuyucuların yeni yılını kutlar, güzel gelecek günler dilerim.
Aralık 2021