Dolar aldı başını gidiyor, diyenler, dolar sizden kaçıyor, daha huzurlu bir yer arıyor. Para çok akıllı bir varlıktır, huzurun olmadığı yerde durmaz. Türkiye’nin bu kaotik ortamında, insanlar durmak istemiyor, para durur mu? AB ülkeleri kapılarını açsa, nüfusun yarısı Türkiye’yi terk eder. İktidar muhalefetten, muhalefette iktidardan daha güvenilmez, durulacak bir yer değil. Herkes silahlı dolaşıyor, sokaklar sanki savaş meydanı, en ufak bir sorun çatışma nedeni. Adliyede adalet ve güven kalmadı, herkes kendi adaletini uyguluyor.
Dolar bu huzursuz alanı terk ederken, TL de diz çökmüş, ‘gitme gel sırtıma bin burada kal’ diye yalvarıyor. Böylece biri çökerken, diğeri de onun karşısında yükseliyor. Dünyanın en büyük araba üreticisi VW Türkiye’ye fabrika yapmak istedi, arazisini aldı, projesi her şeyi tamamlandı ama, aniden vaz geçti, bırakıp gitti. Honda, 24 yıl sonra Türkiye’deki fabrikasını kapatıp, gitti. ABD uçak şirketi çekildi, Alman Mercedes çekildi. Bunun gibi daha birçok yatırımcı, Türkiye’ye uğramaz oldu. Paranın ne kadar akıllı olduğu, burada belli olmuyor mu? 10 milyar dolar yatırım sözü veren BAE, acaba neye yatırım yapacak, nasıl bir hinlik düşünüyor, yakında ortaya çıkar.
Türk sanayisi genellikle fason sanayi olduğu için, firmaları yüksek kurla ayakta tutmaya çalışıyorlar. Türkiye hemen hemen bütün hammaddesini ithal eden bir ülke. Petrol ve gaz fiyatlarının dolardan vazgeçmediği ortada. Tarım ülkesi Türkiye buğday bile ithal etmeye başladı. Mevcut Türk sanayisi, yüksek kura uzun süre dayanamaz. Gidişat sabit ücretler karşısında, fiyatlar artınca ki bu hissedilmeye başlandı, insanlar sokağa dökülecek.
Para her zaman kendisine güvenli bir yer arar, Türkiye para için güvenli yer değil. İnönü Gürsel Cuntasının FETÖ’cü siyaseti, teşhir oldu ama, Türkiye hala onu yaşatmaya çalışıyor. Türkiye Maarif Vakfı namıyla bir vakıf var, FETÖ’nün yeni versiyonu. Erdoğan’ın açıklamalarına göre, 46 ülkede 414 okulu ve 50 bin öğrencisi var. Giderleri Türkiye tarafından karşılanıyor. Bu okulların Amacı bulunduğu ülkelere Kemalist Dini ihraç etmek, yerli ve milli siyaseti oluşturmak, bunun için ilişki oluşturacağı kadrolar yetiştirmek.
Türkiye’nin 230 bin kadar lejyoneri var, bunun yarıya yakını yabancı cihatçı militanlardan oluşuyor. Lejyoner ordusuyla Türkiye 5 cepheden savaşıyor. Bir savaş uçağı saatte 2,5 ton yakıt harcıyor, bir de bunların diğer giderleri var. 230 bin kişilik lejyoner ordusunun günlük giderleri, kullandıkları silahlar, savaş çok pahalı bir espridir. Bunlar kamuoyundan gizlense de yüklü maddi bir maliyeti var. İnsanlar ortalığa saçılmış, krizin sorumlularını arıyorlar. Krizin tek sorumlusu izlenen ve Türkiye’yi dünyadan koparan FETÖ’cu yerli ve milli siyasettir. Yerli ve milli siyasetinden vazgeçip AB’ye üye bile olmak istemedi.
Siyaset itibar kayıp ettikçe, para da değer kayıp eder. Türkiye’de olan da budur. İslam birliği ülkeleriyle siyasi ilişkisi kalmadı. AB ülkeleriyle siyasi ilişkiler ham iple bağlı, her an kopabilir. Biden’ın ev sahipliğinde internet üzerinden Demokrasi Zirvesi’ne 110 ülke davet edildi, içlerinde Türkiye yok. Tartışılacak konular, otoriterliğe, yozlaşmaya karşı müdahale, insan haklarına saygıyı teşvik etme. Elbette davet etmez. İslam-i sosyal yaşama uyum konusunda, yapılan bir araştırmada, İrlanda birinci bunu İskandinav ülkeleri izliyor, Türkiye 103’cü sırada. Biden’ın tartışacağı konulara Türkiye çok yabancı, bırak tartışmayı, duymak bile istemiyor.
AİHM’sinin kararları, Anayasa’nın 90’cı maddesine göre kanun hükmündedir. Türkiye’nin Çocuk Hakları Sözleşmesinin altında da imzası var. 6 Yıl önce AİHM’nin “Din dersi mecburiyeti çocuk hakları sözleşmesine aykırıdır, derhal durdurulmalıdır” kararını hala uygulamıyor. AİHM aynı yıl aldığı, “Alevilik bir inançtır yasaklanamaz, Cem Evleri onların ibadethanesidir kapatılamaz” kararı d hala uygulamıyor. Türkiye’de 20 Milyon Müslüman Şafi-i yaşıyor. TSK 3000 kadar Şafi-i Camisini yıktı, geri kalanları da Hanefi Camisine dönüştürdüler. Peki “insan haklarına saygıyı teşvik” toplantısında Türkiye’nin ne işi var? Biden da zaten onun için davet etmedi.
Türkiye yaşadığı her sorunda, devşirme Türkler “Dış güçler sorumludur Türkiye’yi fakir bırakıp sömürmek istiyorlar” derler. Fukaranın sömürülecek hiçbir şeyinin olmadığını da bilmezler. Çin ABD ticaretinde, ABD yılda 300 milyar dolar açık veriyor, zavallı ABD Çin’in sömürgesi mi diyelim. Türkiye’nin 1980 yılında kişi başı milli geliri 1539 dolar, yıllık ithalatı 7,9 milyar dolar, 2020 yılında kişi başı milli geliri 8538 dolar, ithalatı 219,4 milyar dolar. Dış güçler zenginleri daha çok severler. 100 yıldır Türkiye’nin yaşadığı bütün sorunların sebebi, izlediği yerli ve milli siyaset ve bunu görmek istemeyen, devşirme Türklerdir.
Hükümet ortağı Devlet Bahçeli nara atıyor “Kürdistan diye bir yer yoktur” ikinci gün bağırıyor, “Kerkük Türklerin kadim kentidir, gerekirse etrafına etten duvar örer Kürtleri oraya sokmayız” diyor. Eğer Bahçeli’nin etten duvar örme imkânı varsa, Doların etrafına etten bir duvar oluştursa da Dolar dışarı kaçmasa. Böyle bir imkânı olsa da yapacağını sanmıyorum. Milliyet Gazetesi 10 Temmuz 2006 Bahçeli Erdoğan’a “Seni Köşk’ten indirip Yüce Divan’a vermezsem adam değilim” diyor. Ama dün dündür, bugün de bugün. 2001 krizinde Bahçeli başbakan yardımcısı idi, yaşananları insanlar hala unutmadı. 20 yıl sonra 2021 krizi Bahçeli yine görev başında. Son 50 yılda Türkiye defalarca Ekonomik krizleri yaşadı. Ekonomik kriz, Siyasi krizin ürünüdür, sadece siyasi krizi yaşayan ülkelerde olur ve o ülkeye has bir krizdir, bulaşıcı değildir.
Devşirme Türkler Ortadoğu’nun garipleri olduğu için, Tarih ve Coğrafyaları biraz zayıftır. Ayrıca tarih diye bunlara masal anlatılır, coğrafya diye de Mu kıtası yahut ta Asena macerası anlatılır. Onun için Bahçeli’nin kusuruna bakmayın. Kerkük, Erbil ve Süleymaniye Misak-ı Milli belgesine göre hazırlanan, Lozan Antlaşmasında, Türkiye sınırları içerisindedir. Fakat 1926 Ankara Antlaşmasıyla buralar, İngilizlere hediye edildi, Bahçeli’ye hatırlatmak isterim. Umarım bir daha Bahçeli buraları anlatırken, neyin bedeli olarak İngilizlere hediye ettiklerini de anlatır.
Biz konumuza dönelim, bakalım doların keyfi nasıl? Vay be!.. Dolar; Türkmenlerin kemençesinin önünde, horon tepiyor. 29 Ocak 2010 yılında Duruş gazetesinde bir haber. “TSK’da 18 yılda en az 15 bölük asker intihar etti” Sabah Gazetesinde bir haber “PKK’nin 20 yılda Türkiye’ye maliyeti 240 Milyar Dolar” bu haberleri sayfalar dolusu yazmak mümkün. Demek ki yeni kriz Türkiye’nin izlediği yanlış siyasetin ürünüdür, gerisi yalan. Yerli ve Milli Siyasetle, liberal ekonomi bir arada el ele yürümez. Onun için Türkiye sık sık ekonomik krizleri yaşıyor. Faiz düşünce, TL Dolara dönüşüp hızla daha emin yerlere kaçmaya başladı, Kriz de böyle oluştu. Siyaset sallanırsa para zıplar, Türkiye kendi acısını yaşayacak, çünkü sebebi AB’ye karşı kullanmak üzere barındırdığı 5 milyon göçmen, 230 bin lejyoner, beş cephede savaş ve izlediği yerli ve milli siyasettir.
30-35 Milyon Kürdün yaşadığı bir ülkede, “Türkiye’de Kürt yoktur” diyen siyasiler, insanlık tarihinin en kadim yerleşim yerini görmeyen (Göbekli Tepe) “Kürdistan diye bir coğrafya yoktur” diyen yerli ve milli siyasiler yüzünden, Türkiye daha çok krizler yaşar.
Türkiye’nin 2003 yılı başında dış borcu, yaklaşık 129 milyar dolar, bunun yaklaşık %34’ü özel kesimin borcu. 2021 yılında dış borç 450 milyar dolar, bunun %57’si özel kesimin borcu. Özel kesim de devletin kefaretinde “Dış Güçler” den borç alabiliyor. Yani şu anda 450 milyar dolar borcun 256 milyar doları, devletin kefil olduğu özel şahıslara ait borçlar.
Burada yeri gelmişken bir yetkiliden dinlediğim bir konuyu yazmadan geçmek istemiyorum. Bir gün Leman gölü kenarında biramızı yudumlarken, İsviçreli emekli bir banka çalışanı anlatmıştı. “İsviçre’deki banka gizli hesaplarında en çok Türklerin parası var. Gizli hesabı olana banka kefil olur, başka bir banka buna yüksek faizle borç verir, her iki banka da sadece komisyonunu alır” Bu pek değerli Türk iş insanı da kendi parasını yüksek faizle borca alır çalıştırır, faizini de vergiden düşürür. Bu paranın sadece akıllısı değil, süper zekisidir, canı isterse tekrar kaçar gider.
Yerli ve milli siyaset, liberal ekonomiye uyum sağlayamadığı için, Türkiye sık sık kriz yaşıyor, bedelini de vatandaş ödüyor. Devlet hep bir biçimde paçayı kurtardı ama bu sefer biraz zor görünüyor. Ben hep bir gün 2001 krizi Türkiye’nin karşısına dayanırsa, ordusuyla buna karşı koyamayacağını yazdım. Buyurun buradan yakın, kriziniz hayırlı olsun, paraya kurşun işlemez.
Bu krizle Türkiye seçime gider, gidecek olanlar kurtulur, Türkiye gelecek olanların başına yıkılır.
Kürtler size yalvarıyorum bir kere de seyirci kalın, 100 yıldır siz hiç krizden kurtulmadınız ki.
Kendi düşen ağlamaz…!
Aralık 2021